“Belki de her şey yolunda gider, kim bilir? Tanrı’nın
yöntemi gizemlidir.”
Yol karardığı anda cebimden çıkarıp tutuşturduğum kibrittir
bu cümle. Güç verir. Hikayeme inanmayı kolaylaştırır.
Hikayelere inanmazsak elimizde ne kalır?
Yalı Çapkını, seyir yolculuğuna ilk sezonun ortalarında
katıldığım bir işti. Dikkatimi çeken birkaç sahne, önceki bölümleri de izlemeye
sevk etti beni. Fakat sadık kitlesine dahil olamadım. Hiçbir bölümü sonuna dek
seyredemedim. Çünkü gidişat hayra alamet değildi.
İlk fragman ne sihirli olasılıklara gebeydi, değil mi?
Görkemli yalılarda geçen, duygulara dokunan bir aşk hikayesi.. Ferit’le
Seyran’ın kimyası beklenti çıtasını zirveye taşıdı. Tutkulu bir dönüşüm
hikayesi izliyoruz sandık. Fakat olmadı.
Sevilen karakterler sanki birer karikatüre dönüştü.
Seyran’ın gücüne hayran kalmayı, Ferit’in değişimine tanık olmayı bekleyen
seyirci her bölüm sonunda “Bu neydi şimdi?” diyerek ekran başından biraz daha
kırılmış ayrıldı.
Senaryo bazen öylesine kopuktu ki karakterler de kim olduklarını
unuttu. Ferit bir gün çocuk gibi sevgiye muhtaç, ertesi gün bir yabancı kadar
umursamaz. Seyran bir gün dimdik ayakta, diğer sahnede belirsizliğe gömülmüş.
Bu kadar zıtlık içinde tutarlılık arayan seyircinin elinde sadece çelişki
kaldı.
Her yeni karakter, her yeni kriz senaryoya yama gibi dikildi.
Mafyatik karakterler, etik sınırları aşındıran sahneler ve yarım kalan onca
güzellik.. Yalı Çapkını beklenen baharı veremedi. Öyküsü çiçek açamadı.
Bir aşk hikayesini işlemek kolay değil. İki yaralı ruhun
birbirine tutunmasını anlatmak. Tek beklenen iki insanın birbirine doğru
büyümesini izlemekti. Yalı değil lunapark oldu burası. Roller coaster gibi
duygular, tahterevalli gibi iniş çıkışlı karakterler, dönme dolap gibi aynı
yerde dönen senaryo..
Başrolleri bu kadar sevilen bir işte her gün duyguları
resetlemek. Senaryo matematiğini yaz-boz tahtasına çevirmek. Bir yama buraya,
bir kriz şuraya..
İnsanlar bu hikayeyi sevdi. Ve sevdiklerimizden kolay
vazgeçemeyiz, değil mi? Aşkı, dramı, dönüşümü arzulayan milyonlarca seyirciyi
bu denli yanıltmak inanılmaz. Ne yazık ki gözlerimizin önünde çöken bir hikaye
oldu.
İzleyici bir rakam değil, bir ruhtur. Yalı Çapkını bunu
unuttu.
Herkesin hayalleri suya düşer.
Yalı Çapkını seyircilerinin hayalleri betona çakıldı.
Emeğiyle hikayeyi ileriye taşıma gayreti gösteren tüm ekibe
sevgiyle..
Güzel günler.