Rüzgârlı Tepe: Yeni bir hikâye yazmanın zamanı geldi

Rüzgârlı Tepe: Yeni bir hikâye yazmanın zamanı geldi
Gülüşün şehrin dengesini alt üst ediyor.
Sen gül; şehri yeniden inşa ederim ben...
 
Zeynep'in hayatı ile sınanması Halil'de bir devrin kapanıp başka bir devrin açılmasına vesile olacak demiştim, geçen haftaki yorumumda. Halil'in kalbinin bir tarafını uçsuz bucaksız bir suçluluk duygusu diğer tarafını ise kaybetme korkusu öyle bir sarmıştı ki; bir kaç metrekarelik koridorda bile savrulup duruyordu oradan oraya tüm duygularıyla. Zeynep'in elinin hareket etmesiyle birlikte Halil'in gözünden bilinçsizce süzülen gözyaşlarına kalbimi bıraktım desem yeridir. Kalbinin ta derinliklerinden gelen o rahatlama sesini hissettim adeta. Derin bir oh çekti Halil'in yüreği, hoş geldin yeniden hayatıma dercesine, küçük bir çocuk misali elinin tersiyle sildi gözlerinden akan gözyaşlarını. Omuzlarından değil de yüreğinden ömürlük bir yük kalkmış gibiydi... Camın arkasında, kendi canına can gelmesini bekleyen o küçük çaresiz çocuğu kalbimde hissetmemi sağladığı için sevgili Gökberk Yıldırım'a ayrıca teşekkür ederim. Halil'in parmağının tersi ile sildiği o gözyaşı benim kalbime değdi. 


 
Zeynep'in gözlerini açar açmaz Halil'i görmesi ve o can havliyle bile kendini ifade etmeye çalışması, Halil'in engel olamadığı vicdanını daha da tetikledi. Zeynep'in gözlerinden süzülen  yaşlarla birlikte, canı yana yana hala masumiyetini anlatma çabasını, sesinin tonuna kadar yansıyan o çocuk masumiyetini sahneye o kadar güzel yansıtmıştı ki sevgili Cemre Arda, yüreğine sağlık. Ben Zeynep'in tüm duygularını kalbimde hissettim, eminim Halil'de hissetmiştir. 

Halil, Zeynep'in bir Aslanlı olduğunu öğrendiğinden bu yana hep bir küçük ışık aradı, onu geçmişten aklayıp kalbinde yer açmak için. Kendine bunu defalarca kez inkâr etse de Zeynep'in her canı yandığında, her üzüldüğünde ona karşı gardını bir tık indirerek gösterdi bizlere, aslında ona karşı olan zaafını. İyileşme sürecinde de vicdanını öne sürerek Zeynep'e yakın kalmak onun için bir avantaj oldu. Teyzesi her ne kadar sözleriyle onu zehirlemeye çalışsa da söz konusu Zeynep olduğunda Halil'in kalbi teyzesinin zehirli sözlerine karşı  zaman zaman kulaklarını tıkamayı başardı...


 
Kalbi ve aklı arasında bir çıkmaza girdi, Halil. Yolunu kaybettiği anda da Aziz ustasının yanında buldu kendini. Annesinin ve babasının intikamını aldığını söylerken ki yüzündeki ifade duygularının yansımasıydı adeta. Mutlu değildi ve bir şeyler yolunda gitmiyordu. Belki de intikam için girdiği bu yolda kalbini kaybetmişti, Halil. Ya da belki de kaybettiği kalbini yeniden bulmuştu...

Halil'in kalbi ve vicdanıyla sınanmalara doyamadığı bir hafta izledik hep birlikte. Zeynep'in iyileşmesiyle vicdani borcunu ödediğini düşünen Halil, Zeynep'in tüm uyarmalarına rağmen dolaylı yolla bile olsa Zümrüt Aslanlı'nın kaybolmasına sebep oldu. Zeynep'in konakta kalmayı kabul etmesinin aslında babaannesinin sağlık durumunun olduğunu öğrenmesiyse Halil'in kendi kalbinde vicdan mahkemesi kurmasına sebep oldu. Velhasıl kelam Zümrüt Aslanlı sapsağlam bulundu. Bulunmakla yetinmeyip konaktaki odasına da kuruldu. Halil zaten Zeynep'e karşı gardını indirmişti. Hatta daha fazlası onu mutlu edecek kararlar almaya başlamıştı bile. Ve fakat hissettiklerini saklayabilecek bahanelere ihtiyacı vardı. Zümrüt Aslanlı onun en iyi bahanesi oldu... 


 
"Sen ona sahip çık. O herkesi her şeyi düşünür de bir tek kendini düşünmez." dedi, Zümrüt Aslanlı, mutfakta Halil'e Zeynep'in varlığını anlatarak. Gördüğüne inandığı Zeynep ile duyduğu ve şahit olduğu Zeynep çok farklıydı, Halil'in. İnanıp inanmamak ile teslim olup olmamak arasında bocalamaya başladı artık. Kimseye teslim edemediği o çocuk kalbini, sert kabuğundan çıkarıp hastalığına sığındığı Zümrüt sultana teslim etti Halil. Zeynep mahcup oldukça Halil küçük bir çocuk gibi dolandı durdu Zümrüt sultanın peşinden mutfakta. Annesini kaybettiği günden bu yana yapmış olduğu en güzel şey olduğuna yemin edebilirim. Belki de geçmişi ilk kez bu kadar unutup anın keyfine varmıştır...

Zümrüt sultanın kendi dünyasında Halil ve Zeynep'i nişanlaması ve Orhan Tuğrul'un geçmişten gelmesiyle sonlandırdık bu haftayı. Ortada Zeynep'e karşı zaafını bariz göstermiş bir Halil vardı zaten. İşin içine kıskançlıkta girince tadından yenmez bir hal alacak anlaşılan bu hafta, tüm bölümler. Bence Halil için yeni bir hikâye yazmanın zamanı geldi. İzleyip görelim bakalım. 


 
Benim içim haftanın sahnesi Zeynep ve Halil'in Zümrüt Aslanlı'yı ormanda yerde baygın buldukları sahnedir. Zeynep'in yaşadığı o korkuyu Cemre Arda o kadar muazzam, o kadar kusursuz işlemiş ki yüreğim titredi adeta. Yüreğine sağlık yeniden. Halil'in Zümrüt sultanın nabzını yokladığındaki o derin nefes verişine kalbimi ayrı bıraktım. Zeynep'in çığlıklarına karşılık yaşıyor diyerek sesini duyurma çabası, gözlerinde ki o korkuyla karışık mutluğu sahneye o kadar güzel yansıtmış ki; yüreğine sağlık Gökberk Yıldırım.
 
GENEL NOTLARIM:
* Halil'in Zeynep için "Ölüyordu az daha..." Dediği yere kalbimi bıraktım. İçindeki fırtınası gözlerine yansımıştı. 

* Hastaneden çıktılarında üzerine doğru gelen arabayla Zeynep'in travması tetikledi. Korkma dedi Halil, artık hiç kimse sana zarar veremez. Hâlbuki senden çok zarar veren sendin be Halil!

*  En başından beri Halil'in babasının hırsızlık meselesinde teyzesinin parmağının olduğunu hissetmiştim. Halil'in annesini konaktan kovanın Canan ve Asu olduğunu öğrendiğimizde Zeynep ve Tülay Aslanlı aklanmıştı o konuda. Bu hafta inci kolyeyi çalanın da Songül olduğunu öğrenmiş olduk. Böylelikle Aslanlı ailesi tamamen aklanmış oldu. Başlarına gelen bütün felaketlerin tamamen teyzesinin takıntılarından ibaret olduğunu öğrendiğinde Halil'in yaşayacağı o büyük hayal kırıklığını ve pişmanlığını şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum. 

* Zeynep’in panik atak geçirir gibi ağlayarak boğazını kaşıyıp kızartma detayını çok sevdim.

* Orhan Tuğrul'un ismini duyunca meyve suyunu yudumlayan Halil'e tepkim: Soğuk su paklar Halilcim seni meyve suyu az kalır. 

* Hikâye başladığında tarlalarda işçileriyle çalışan, bölgenin en başarılı ziraat mühendisi olarak izledik biz Zeynep'i. Konakta hizmetkârlık yapmaktansa traktör tepesinde o tarladan bu tarlaya iş için koşturan Zeynep'i seyretmeyi tercih ederim. 

Yazan, yöneten, kamera arkası ve önü emeği geçen herkesi yüreğine sağlık.

Sevgiyle kalın.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER