Yargı: Renklerin geri dönüşü

Yargı: Renklerin geri dönüşü
“Kim demiş uzaksın diye
Burdasın burdasın işte
Tam şuramda göğsümde
Benliğimde içimde”
 
Senelerdir varlığından bile bihaber yaşadığı anne babası ondan ne kadar uzakta olsa da tam göğsünde, benliğinde, içindeymiş aslında Mercan’ın.

Anne babamıza karşı hissettiğimiz güven hissi kolay inşa edilmediği gibi kolay da sökülüp alınamaz içimizden. Gerekirse yıllarca bizi alıp bir eve kapatsınlar, dünyaya yabancılaştırsınlar, sevgiden habersiz büyütsünler, ailemiz olduklarını söylesinler yine de kalpten hissettiklerimizi unuttuğumuzu sansak bile aslında derinlerde bir yerden bize hatırlatırlar kendilerini. Mercan Ilgaz ve Ceylin’e henüz “anne” “baba” diyemese de Ilgaz ve Ceylin anne babasıymış gibi hissediyor aslında. Dış dünyaya yabancılaştırılmış bir çocuk olarak büyütülmesine rağmen onları bu kadar hızlı içeriye alıp, kabullenmesi de Ilgaz “Ceylin seni doğuran annen, ben de babanım.” dediğinde elini Filiz’in elinden aniden çekmesi de bu yüzden. İki buçuk yıl boyunca ona gelip biz senin anne babanız demelerini beklemiş gibi.

Ilgaz ve Ceylin’den bir bölümde gördüğü ilgi, sevgi ve üzerine titremeyi annesi sandığı kadından iki buçuk yılın tamamında görmemiştir Mercan. Onu buldukları ilk andan bölüm sonuna kadar ondan başka hiçbir şeyi düşünmediler. Birbirlerini bile. Uykusu geldi mi, aç mı, tok mu, canı mı sıkıldı, üşüdü mü acaba, bizi sevdi mi, unuttu mu, hatırlıyor mu… Bunun gibi onlarca soruya cevap aradılar bölüm boyu. Mercan’ın kaldığı yerin bahçesine kamp kurmaları, Pascal ile birlikte beklemeleri, birlikte pizza yemeleri, yeni oda alışverişi, sarılan sarmalar, sarmanın yanına yapılan ev yoğurdu (çünkü kızları öyle severmiş) yarattıkları her an o kadar özeldi ki. Mercan yaşadığı iki buçuk senenin kocaman bir yalanın üzerine kurulduğunu anımsamaya başlarken, Ilgaz ve Ceylin ise kızları olmadan enkaza dönen hayatlarını yeniden inşa etmeye çalıştı tüm bölüm.
 
“Bendesin ve bir o kadar da benden uzak.”
Furuğ Ferruhzad
 
Ilgaz ve Ceylin’e baktığımda hala evli bir çift görüyorum. Birbirini seven iki insan değil direkt evli bir çift. Çünkü iki kişinin birbirini sevmesi Ilgaz ve Ceylin’in ekrandan bana hissettirdiği duyguların çok gerisinde kalıyor. Ilgaz ve Ceylin resmi olarak evli ama aslında hiçbir şeyken bile birbirini seven iki insandan çok üst duygulara sahiptiler gerçi. Günümüzde çoğu evlilik de bile onların duygularına karşılık bulunamayabilir. Benim evli bir çift olarak gözüktüklerini söyleme sebebim geçen sezonlara göre çok daha yapıcı olmaları ve duygularını kaçmadan yaşamaya çaba göstermeleri aslında. Ceylin’in Ilgaz’dan özür dilediği bir sahne var mesela. Ceylin’in özür dilediği. Evet yanlış okumadınız Ilgaz’dan özür dilediği. Üstelik rastgele bir olay sebebiyle. Ilgaz deseniz zaten pıtı pıtı Ceylin’in peşinde her an. Gözünün içine bakıyor. Yani Ilgaz ve Ceylin biraz birbirlerinin kaderi olduklarını kabullenmiş gibiler bu sezon. (Çocuğunuz olmuş artık bir zahmet diyebiliyor muyuz) Ilgaz kızıyor ediyor mesela Ceylin’e ama içinden bu kadın ne yaparsa yapsın benim diyor sanki her sahnede, Ceylin’de aynı şekilde.

Üçüncü sezon Ilgaz’ını diğer sezon Ilgaz’larından ayıran tek özellik babalık güncellemesi bence. Baba bir Ilgaz izlemek bana aşırı zevk veriyor. Ilgaz’ın Ceylin’den başka bir kıza böylesine aşkla bakabileceğini, başka bir kızla konuşurken ses tonunun yumuşayabileceğini hiç düşünmezdim ama yanılmışım. Mercan’ın olduğu her sahnede eridi resmen. Karakolda Mercan’ın önlerinden yürüdüğü bir sahne var. Herkes Mercan’a hayran hayran bakarken, Ilgaz etrafa gülücükler saçıyor “İşte benim kızım!” der gibi.

“Biz açık ara dünyadaki en medeni çiftiyiz.” zırvalığı da en kısa sürede kapanır muhtemelen. Bu cümleyi kurduktan iki dakika sonra Ceylin bile ben ne dedim az önce ya, ne saçmaladım farkındalığı yaşadı çünkü. Ilgaz deseniz dokunsanız ağlayacak gibiydi zaten. Mercan’ı bulduktan sonraki gün Ceylin ona geri dönecek diye gidip yeni bir damatlık bile almış olabilir çünkü. Ne ortak velayete imza atması gidip nikah defterine imza atacaklar kesin pat diye. Mercan onların bu ani hareketlerine hazırlıklı olsa iyi olur aniden kendini anne babasının düğününde bulabilir çünkü.
 
Renklerin Ceylin’e, tebessümün Ilgaz’a, Pascal’ın oyun arkadaşına, Mercan’ın mavi peluş tavşanına döndüğü gibi Ilgaz ve Ceylin birbirlerine, Mercan ise Ilgaz ve Ceylin’e döndü. Çünkü birbirlerine aittiler. Şeker Portakalı’ndan çok sevdiğim bir söz var tüm bu anlattıklarımı özetler nitelikte; “Sana ait olan seni bulur.” Böyledir. Size ait olan ne varsa er ya da geç ona kavuşursunuz.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER