Aktris merakla beklediğim bir işti. Hadi dürüst olayım
biraz da şüpheyle ve ön yargı ile beklediğim bir işti. Ama ne güzel şaşırttı
beni.
Ön yargı işin konusu itibarı ile farklı bir iş
olmasındandı. Hakan Bonomo'nun kalemine güveniyordum ama hem seri katil, hem
aktris, bir star nasıl olacak acaba diyordum.
Olmuş ama dostlar. Vallahi olmuş.
Hiç olmazsa Pınar Deniz'in güzel yüzünü, tanıtımlarda
bize bakan ve "Gel beni izle" diyen yeşil gözlerini izlerim dediğim
diziyi iki günde bitirdim. Bir günde de bitirirdim ama bir de gitmem gereken
bir işim var.
Bu arada Pınar Deniz’in güzel yüzü, yeşil gözleri
dedim ama oyunculuğunu da çok beğeniyorum. İnsanlar İkiye Ayrılır filminde ve
Karanlık Gece'deki performansını çok beğenmiştim. Su gibi Sultan'ı onun tüm duruluğu,
hayalleri ve saf iyi insan haliyle vermişti. Festival filmlerinde daha çok
görmek istediğim bir isim.
Gelelim Aktris'e... Öncelikle spoiler içeren bir yazı
olacak belirteyim.
Aktris klasik bir seri katil hikayesi değil. Siz ekran
karşısına geçeceksiniz, Yasemin insanları öldürecek ve bir yandan da o setten
sete, programdan programa koşarken izleyeceksiniz sanıyorsanız
yanılıyorsunuz.
Evet, insanları öldürüyor. Ama bize sunulan onun
cinayetlerinden çok, onun da bir tehdit ile karşı karşıya kalması ve sonucunda
korkular ve duygular ile tanışması. Açıkçası bunu klişe bir seri katil hikayesi
izlemekten daha çok sevdim.
Yasemin ile sıkı bir ilk sahne ile tanışıyoruz.
Yasemin bıçakları seviyor. Bunu görüyoruz. Olay mahalinde izini de bırakmıyor.
Sonra biniyor onu bekleyen özel aracına ve bir bakıyorsunuz ki film galasına
giden bir aktris oluvermiş.
Yasemin aktris kimliği ile bambaşka biri. Ondan
beklenen bu olduğu için dağıttığı gülücükleri, magazin ile sıcak konuşmaları,
basmakalıp demeçleri var. Çünkü ışıltılı yaşamının da dayattığı, oynamak
zorunda olduğu bir rol var.
Hepimiz biraz öyle değil miyiz? Düşünün okulda, işte
ve hatta aile içinde bizden beklenen bu olduğu için oynamak zorunda olduğumuz
rollerimiz ve hatta sahnelerimiz yok mu? Birini eksik oynarsak biri
endişelenir, gereksiz açıklamalara girilir diye, sadece bazen soru sorulmasın
diye hepimizin ezber sahneleri yok mudur? İzlerken sanırım en çok bunu
düşündüm. Bunun için de yazıma bu başlığı verdim.
Pınar Deniz'in, Yasemin'in seri katil kimliğini bir
yana bırakırsak, duyguları pek tatmamış birinin sahte duygular arasında
boğuluşunu iç monologları ile çok iyi verdiğini düşünüyorum. Özellikle yangınlı
talk show sahnesinde o görsel şölen gibi geçmiş sahneleriyle ruh halinin verilişini
hem sinematografi hem oyunculuk olarak çok sevdim.
Pınar Deniz bu rol ile risk almış gerçekten. Çünkü
Yasemin çok yalın bir şekilde karşınızda size kendini anlatıyor. Onun
dünyasında onun hayatındaki karakterler arasında onun yaklaştığı kadar dolaşıyorsunuz.
Tek bir yerde falso verse o an Yasemin karakterinden ve onun sizi soktuğu
çılgın dünyasından kopabilirsiniz. O falsoyu vermesini bekleyerek izledim
diziyi. Ama hiç falso vermedi. Her duyguyu tadışında onunla birlikte bekledim
tepkisini. Özellikle Ahmet için ağladığı sahnedeki oyunculuğu için tebrik
ediyorum. Kendisini yeni festival filmlerinde hayal etmeye başladım bile.
Diğer karakterlere de değinmem lazım.
Önce Yasemin'in suç ortağı Ahmet ile başlayayım. Tadı
damağımda kaldı karakterin. Çünkü Yasemin ile harika bir enerjileri vardı ve
onları daha çok birlikte aksiyon halinde görmek isterdim. Yasemin duygularından
emin olmasa da bence Ahmet biliyordu onun için üzüleceğini. Onun için kendini
ele vermeye hazır olduğunu da gördü.
Ekin muhtemelen ikinci sezon Yasemin'in yumuşak karnı
olacak diğer kişi. Yasemin ile gelişen bağlarını sevdim. Yasemin'in kendine
yaklaşmasına izin verdiği diğer kişi oldu. Ama ondan Ahmet'ten aldığım güveni
de almıyorum henüz. Göreceğiz bakalım.
Menajer Taner'i daha ilk sahnede gözüm tutmamıştı.
Nitekim haklı çıktım. Ama karakter tüm o ışıltılı yalan dünyanın gerektirdiği
kişi aynı zamanda. Oynadığı oyunu biliyordu o da.
Fatih karakterinin amacını sorguluyorsunuz önce.
Yanlış anlaşılmasın yabani kafe sahibi olarak da gayet ne yapacak bu adamla
Yasemin dedirtiyordu Fatih. Ama bazı şeylerin Yasemin'in dediği gibi
ayılığından değil de başka bir nedeni olabilir mi dediğiniz an Fatih'in
hikayesi açılıyor.
Komiser Raşide Güneş ise karizmatik bir giriş yapıyor
diziye. Ama onu Yasemin ile daha çok izlemek isterdim sanırım.
Aslında çok şey yazmak istediğim ama spoiler uyarısı
vermiş olsam bile şimdilik çok da spoiler vermek istemediğim bir giriş yaptım
diziye şu anda. Bölüm bölüm incelemek, hakkında konuşmak istediğim bazı yerler
var ama daha çok yeni ve önce biraz daha izlensin dizi.
Güzel iş. İzleyin izlettirin efendim.