Bir süredir Yargı için bir şey yazmıyordum. Ülkece
yaşadığımız depremden sonra sanki bazı heveslerimizi, keyiflerimizi de yapamaz
olduk. Yazı yazmak da bunlardan biriydi benim için. 55., 56. ve 59. bölümlerde
yazmak istedim ama elim gitmedi nedense. 60. Bölümde o kadar eğlendim ki
"Artık çok şey birikti yazmak lazım" deyip açtım Word sayfasını.
Bu arada yazmıyordum ama Yargı'yı izliyordum. Yargı
bırakamadığım bir bağımlılık gibi. Halbuki 2.sezonunda dizileri böyle
bağlılıkla her bölümü izleyerek takip etmem genelde. Fakat seni bırakamıyorum
sevgili Yargı. Ama bana iyi gelen bir bağımlılık bu. Yargı'nın ekranda kadın ve
erkek ilişkisine, aşkın önemine ve nadir bulunan bir şey olduğuna, bulduğunda
bırakılmayacağına, bırakılmaması gerektiğine ve toplumda kadının olması
gerektiği o eşit ve aydınlık yere dair en doğru noktaları vurgulayan tek dizi
olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle Ceylin ile Yekta'nın iş birliğine değinmem
lazım. Çok eğlenerek, keyif alarak izledim. Bu ikilinin birlikte çalışsalar
önlerinde kimsenin duramayacağını düşünüyordum. Gerçekten öyle olacağına dair
bir kesit gördük 60. bölümde. Seyir zevki yüksek sahnelerdi. Sevgili Uğur
Polat'ı izlemek büyük keyifti ve usta oyuncunun karşısında Pınar Deniz de çok
rahat ve çok güzel oynadı
Gelelim bizim oyun arkadaşlarına... Ben onları
yazmayalı tam da önceki yazımda bahsettiğim şey oldu. Ceylin oyunun kurallarını
değiştirdi. İyi ki de değiştirdi. Artık karşılıklı olarak birbirlerinin
farklılıklarını değiştiremeyeceklerini idrak etmiş ama çözümün sevgileri ile
orta yol bulmak olduğunun farkında olarak oynuyorlar. Ve bence aşklarının çok
daha farkındalar. Aşklarının ortasındaki o değişme-değişmeme kaygısı kalkınca
pırıl pırıl aşk doldu her yer.
Uzun uzun bu konuda yazmayacağım. Sanırım paslanmışım.
Belki başka bir zaman... Fakat bu yazıyı çok sevdiğim bu oyun arkadaşlarının
başka bir özelliğinden bahsetmek için yazıyorum aslında. Onlar sadece
birbirlerinin oyun arkadaşı değiller, birbirlerinin kahramanılar aynı zamanda.
Herkesin bir kahramanı vardır. Özellikle çocukken
gönlümüze yerleşen kahramanlar... Çünkü çocukken bir şeylere inanmak isteriz.
Bize söylenenden, gösterilenden fazlasının olduğuna, tüm o gizemli dünyalara,
başka dünyalara açılan kapılara ve bizi oralara götürebilecek, canavarlarla
savaşabilecek özel güçleri olan o kahramanlara inanmak isteriz. Bir gün
kahraman olabileceğimize inanmak isteriz. Kimsenin yapamadığını
yapabileceğimize inanmak isteriz. Büyüdükçe hayal dünyamızdaki bu sembollerin
gerçek hayattaki yansımalarını ararız. Bu gerçek kahramanları hepimiz bence
buluruz bir yerlerde. Kimimiz çok yakınında, kendi hayatında bulabilir hatta
birini ya da birkaçını. Kimimiz ise kendi hayatından çok uzakta buluruz.
Kahramanlarımız kendi gerçekliğimizden ne kadar uzaksa veya farklıysa kendi mutluluğumuza
giden yol da içinde büyüdüğümüz gerçeklikten bir o kadar farklı yerde oluyor.
Ceylin ve Ilgaz hayatlarında kahraman olmadan büyümüş
ve hala bir parçaları hiç büyümemiş iki çocuk. Ceylin'in çok büyük bir hayal
dünyası vardı muhtemelen ve o dünya ile annesi Gül'ü epeyce zorluyordu. Babası
görevi gereği uzaktaydı hep. Kahramanlarını ailesi dışında bulan çocuklardan
olduğu belli. Çünkü hayal dünyası kendini Erguvan ailesinden çok başka bir
insan olarak çıkarmasına neden olmuş Ceylin'in. Ilgaz da kahramanı ailesi
içinde olmayan çocuklardan. Metin'i örnek almış olmasını kahramanlık ile
karıştırmamak lazım. Ilgaz, Metin'i rol model almış fakat bunu yaparken
içindeki hayaller kurup oyunlar oynamak isteyen çocuğu susturmuş. İçimizdeki o
hep çocuk kalmak isteyen yanı, daha biz çocukken susturmak isteyen hiç kimse
kahramanımız olamaz. Metin de Ilgaz'ın içindeki çocuğu ona kuralları, yapmaması
gerekenleri, onu arkadaşlarının önünde bile utandırarak verdiği eğitimle
susturmuş. Ilgaz da babası gibi olmak için içindeki çocuğu dinlememiş ve o da
susturmuş.
Ceylin'in içindeki o çocuğu susturmadığı belli. Sadece
kendi başına oynamayı öğrenmiş. Peki Ilgaz? Sizce Ilgaz'ın içindeki o çocuk ilk
ne zaman konuşmaya başladı? Ceylin odasına ilk kez girip kendisini tanıştırdığında
ve Ilgaz'ın soğuk ve kaba tavrından sonra ona iğneleyici lafları nazikçe
sıralayıp gittikten sonra mı? İlk o zaman mı Ilgaz'ın içindeki o susturulmuş
çocuk "Bak gördün mü? Uğruna beni susturduğun kurallarını da makamını da
hiç önemsemedi. Ne güzel senin cevabına karşılık verip topu sana fırlattı. Hadi
kalk! Kim bu gidip bakalım!" dedi? Ya da ilk tanıştıkları davada hâkimin
önünde Ilgaz, savcılık yapmaktan çok Ceylin'e laf yetiştirmeye çalışırken mi?
Ceylin telefonunu odasında koltuğun arasına sıkıştırdıktan sonra mı yoksa?
O susturulmuş çocuk Ceylin'i görüp Ilgaz'ın içinde
tekrar onunla konuşmaya başladığı an, Ceylin farkında değildi ama Ilgaz'ın oyun
arkadaşı oldu. Sonra da kahramanı...
Ilgaz'ın da Ceylin'in kahramanı olduğunu biliyoruz. Sadece
Ceylin Engin'i öldürmekle suçlandığında Ilgaz'ın onun masumiyetini ispatlaması
ve bu uğurda savcılığı bırakması ile değil, Ceylin'e güvenebileceği bir liman
oluşuyla da haksızlık ve kötülükle zarara uğramış bir ailenin kızı olarak onun
dünyadaki iyiye ve doğruya olan inancını artırışıyla da ve sevginin gücünü ve
mutluluğunu hissettirişi ile de... Evet, Ilgaz verdiği tüm o güven duygusu ve
sevgi ile Ceylin'in kahramanı oldu.
Her ikisi de hissettikleri tüm eksikleri birbirlerinde
buldular ve birbirlerinin kahramanı oldular. Çünkü aşk en büyük kurtarıcımızdır
bu hayatta.
Gelelim Ilgaz'ın kahramanının da Ceylin oluşuna. Bu
yazıyı en çok bunun için yazmak istedim. Çünkü dizilerde ya da filmlerde bir
erkeğin bir kadının kahramanı oluşunu defalarca izlemişizdir. Fakat bir kadının
bir erkeğin kahramanı oluşunu çok izlemiyoruz maalesef. Fakat çok sevgili
dizimiz Yargı'da bu da var. Özellikle 59 ve 60. bölümlerde bunu çok açıkça
gördük.
Ilgaz, yapamayacağı ve yapmaması gereken birçok şey
öğretilerek büyütülmüş. Yapılacak şeylerin bile kurallar gereği yapılması
gereken şeyler olduğu için yapılacağı öğretilmiş. Bunu büyüdüğünde de hayatına
yansıtmış ve bu yönde hayatını kurmuş. Emin değiliz ama anatomiye ilgisini baz
alırsak doktor olmak isterken hukuk okuyuşunu da belki buna
bağlayabiliriz.
Ve karşısına hayat Ceylin'i çıkarmış bir gün. Genç,
güzel ve onun sert ve soğuk tavrından, savcı oluşundan hiç korkmayan bir
avukat. Onun sertliğine ve kaba tutumuna lafını esirgemeden karşılık veren
biri. O ilk dava boyunca hep Ceylin ile karşılıklı mücadele edip oynar gibi laf
dalaşı yapan bir Ilgaz izledik.
İlk bölümdeki Ilgaz'ı hatırlayalım. Hiç tereddüt
etmeden Çınar için direkt Ceylin'e gidişini, Metin'e Ceylin'i savunmak için
sıraladığı özelliklerini hatırlayalım. Ve sonra 59. bölümde nezarette Ilgaz'ın
Ceylin'e dediklerini düşünelim. Ilgaz'daki o ilk Ceylin'i... Kızdığı, yenildiği
ama hayran olduğu inatçı Ceylin ve onun mesleğine olan tutkusu... Çınar'dan
sonra kendini de Ceylin'e emanet ettiğini söyledi Ilgaz.
Sözü daha fazla dolandırmadan işin özüne geleyim.
Ilgaz hep Ceylin'in yapabileceklerine inanıyordu. Ceylin'in kafasına koyduğunu
yapabileceğine hep inanıyordu. Bu durum belki bazen onu korkuttu, halen
korkuyor Ceylin için endişelendiği için ama zaman sadece onun inancını
kuvvetlendirdi.
Kendi kuralları, kendi sınırları ve duvarları
nedeniyle yapamayacağı birçok şey bulunan o ilk bölümdeki Ilgaz'ın, Çınar için
onun yapamadıklarını yapacağını bildiği Ceylin'e hiç düşünmeden gidişindeki
inanç ve ironi hep hoşuma gitmiştir. Bu olayın üstüne Ilgaz, Ceylin'in acısına
rağmen kardeşinin katilini bulmak için savaşını ve daha birçok mücadelesini
gördü.
Başladıkları noktadan bugüne geldiğimizde gördüğümüz
en net şeylerden biri de Ilgaz'ın Ceylin'in istediğini yapabilecek zekâsı ve
gücü oluğuna inancı.
Kahramanlıklar yapamamakla, yapmamakla değil; yapabilmekle
alakalıdır çoğu hikâyede. Hatta çoğu zaman mevcut otoritelerin koyduğu
kurallara, yasaklara rağmen yapılır kahramanlıklar filmlerde, kitaplarda ve
gerçek hikayelerde.
"Bir gün herkes Ceylinlenecek."
"Ve Ceylin Erguvan Kaya kılıcını biliyordu."
Bunlar şikâyet cümlesi gibi görünse de aslında
Ceylin'in gücüne ve yapabilme yetisine inancını da gösteriyor Ilgaz'ın.
59. ve 60. bölümde bu inancın söz konusu kendisi
olduğunda, yani Ceylin'e kendini emanet ettiğinde, Ilgaz'a nasıl büyük bir
güven verdiğini gördük. Nezarette önce Ceylin'e daha en başta, bizim
hikayemizin başladığı ilk bölümden de öncesinde onun gücüne, inadına,
yeteneğine nasıl inandığını anlattı Ilgaz. Sonra Ceylin ile nezarette yemek
yerken Ilgaz'ın sorduğu soru ve Ceylin'in cevabına verdiği tepki var. Ceylin
onu içeri sokmasalar kavga çıkartıp yanına geleceğini söylediğinde Ilgaz mutlu
olup gülüyor.
"Yaparsın, aklı olan kimse Ceylin Erguvan
Kaya'ya bulaşmaz."
Ilgaz'ın bu cümlesindeki inancı ve hayranlığı siz de
hissettiniz mi?
Ceylin'in inandığı ve güvendiği kahramanı ne kadar
Ilgaz ise, Ilgaz'ın kahramanı da Ceylin. Sadece kahramanlarımızın önünde
kimsenin duramayacağına inanırız. Ilgaz da öyle inanıyor Ceylin'e. Sonra Ceylin
"Aklı olan kimse sevdiklerimi benden almaya kalkmaz" dediğinde ise
Ilgaz'ın Ceylin'e bakışı, aldığı o derin nefes ve mutluluk tarif edebileceğim
bir şey değil. İzleyin lütfen. Bir hücrede oluşunun o an Ilgaz için hiç önemi
yok.
60. bölümde de hapiste bir Ilgaz izledik. Hapisteydi
ama sakindi, Ilgaz'ı hiç mutsuzluk içinde depresif bir halde görmedik. Bölümün
başında onu araca bindirdiklerinde ağlayacakmış gibiydi. Fakat karşı araçta
Ceylin'i görünce değişti tüm ruh hali. Sonra da sükunetini korudu. Çünkü
inanıyordu. Ceylin onu çıkaracaktı. Masumdu ve bunu ispatlayacaktı Ceylin.
Yüksel Baba ona karısını sorduğunda aynı zamanda avukatı olduğunu da söylemeyi
ihmal etmedi. Çünkü karısının onu buradan çıkaracak kişi de olduğunu belirtmek
istedi.
Ceylin Erguvan Kaya... Ilgaz'ın özellikle böyle
deyişi, Ceylin Kaya yerine Erguvan'ı da ekleyişi de çok özel. Çünkü Ilgaz'daki
ilk Ceylin, kızdığı ama aynı zamanda yenilip hayran olduğu Ceylin, Ceylin
Erguvan idi. Kardeşi İnci'nin katilini bulmadan ağlamayacağını söyleyen, babası
Metin'in bile inanmadığı Çınar'ın masum olduğunu ispat etmek için ona yardım
eden, evden kovulsa da yolundan şaşmayan, kollarında kendini suçlayarak
ağlayan, katili bulmak için yollarda taksilerin önüne atlayan, Engin katil
çıkınca evine getirdiği ve uykusunun kokusunu alıp hayran olduğu Ceylin Erguvan
idi. Bunun için dolu dolu Ceylin Erguvan Kaya diyor Ilgaz çoğunlukla. Çünkü
kimse kahramanın, hayran olduğu kişinin adını eksik söylemez.
Yazımı bitirirken seyrettiğimiz 60. bölümü çok
sevdiğimi tekrar belirterek tüm Yargı ekibine teşekkür ediyorum.