“Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne, gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.”
KARACAOĞLAN
Nedir hırs? Ateşten bir gömlek mi? Yoksa yağlı bir
urgan mı? Yaşadıkça daha mı çok kazanmak isteriz? Yoksa kazandıkça mı daha çok
yaşamak isteriz? “Dünya bir handır. Konan göçer.” derler. Dünya malı dünyada kalır ama mal da canın
yongası. Bu yüzden tüm hırslar, tüm kararmış gözler. Bu mal hırsı ipe götürür
insanı. Kazandıkça daha çok kaybedersin. Vermeden almak olmaz. Kolay yoldan
para kazanmak hayra yorulmaz. Diziyi ilk bölümden beri izleyenleri belki de ilk
defa bu kadar şaşırttı Hüseyin. Ailenin yaramaz ama iyi niyetli amcası “Sen bir
sandık altın etmen oğlum.” repliğiyle ilk defa bu kadar üzdü. Hayra alamet
değildi elbet bu gidiş. Hüseyin parayla ve ölümle sınavını verdi bu hafta.
Taner ve Yasemin evliliğinin olmaması seyircilerin
yüreğine su serpti. Cemile’ye güvenen ve Yasemin’le bu işin yürümeyeceğini
görenler derin bir nefes aldı. Taner Yasemin’e giden tüm kapıları kapattı fakat
Yasemin pek te bu defteri kapatmış gibi görünmüyor. İşi biter bitmez Dilek’e
koşan Taner bizleri hüzünlendirdi. Bu işin olmamasına en çok sevinen Asuman ve
Cemile, en çok utanan da Halime oldu. Halime artık oğluna karışmayacağını ve
utandığını söyledi. İzleyenlerin “Çok
şükür.” dediğini duyar gibiyim. Taner Veysel, Asuman ve Cemile’ye nikahta ne
olursa olsun yanında olmadıkları için sitem etmeyi de ihmal etmedi.
Ramazan’ın ortada olmaması herkesi telaşlandırdı.
Babasının gömü olaylarından dolayı rehin tutulan Ramazan, Asuman’ın onu yanlış
anlamasından çok korktu. Ramazan Asuman’ın kendisini terk ettiğini düşünmesini
istemedi. O istemedi ama Münir her zamanki gibi şaşırtmadı kızının Ramazan tarafından terk edildiğini
düşündü. Münir nasıl hala damadına güvenemiyor? Akıl alır şey değil. Asuman
“Ben kocama güveniyorum. Ramazan beni terk etmez.” diyerek kalpleri fethetti.
Yengemiz Asuman bir kere daha kalbimizi kazandı. Ramazan amcaoğullarının ve
diğer arkadaşlarının çabalarıyla bulundu. Hem de tam vurulmak üzereyken.
Son bölümlerde oldukça sinirleri ve sabırları zorlayan
Erkan bu hafta pek bir sessizdi. Üzerinde Sefer babasını tehlikeye atmış
olmasının verdiği bir utanma duygusu vardı. Erkan “Neden ya neden? Öz babamız
bu kadar sevmezken sen neden bizi bu kadar seviyorsun? Niye bu kadar
düşünüyorsun bizi.” diyerek duygulandırdı. Sefer Erkan’ın üzerindeki ölü
toprağını atması için Gedelli Spor’u aldı. Hatta çok büyük bir borca girdi.
Erkan çok çalışacak ve zamanla bu kulübe çok para kazandıracaktı. Sefer o kadar
çok güvendi ki Erkan’a bir saniye bile düşünmedi bunu yaparken.
Muammer’in pamuk gibi olası tuttu. Gittiği doktorun
etkisiyle olsa gerek hiç olmadığı kadar büyük bir şefkat ve anlayışla yaklaştı
her şeye. Tüm aileyi kahvaltıda topladı hatta sucuklu yumurta bile yaptı.
Veysel’e “İyi ki varsın oğlum.” dedi. Daha ne olsun? Veysel ve Kenan’ın eve
girerken ki şakalaşmaları hepimizi güldürdü. Elif ve Kenan düğün işini zorunlu
hizmetten dolayı hızlandırmak zorunda kaldılar. Almanya’dan bir numara ısrarla
aradı Elif’i. Elif babasının öldüğünü öğrendi. Bu onu çok zorlayacak gibi
duruyor.
Selma, Divane’nin peşini bırakmıyor. Divane’nin adının
Adem olduğunu öğrenmesiyle birlikte harekete geçti. Farafat köyünde onu
araştırmaya başladı. Önce kahvehaneye sordu. Onlar köyün yaş almış ileri
gelenlerine yönlendirdiler Selma’yı. Selma böylece bir teyzeden Adem amcanın
bir kızının olduğunu öğrendi. Bu yaşlı ebe muhtemelen Selma’nın ebesi.
Selma’nın babası Adem’e kavuşmasına az kaldı. Umarım Adem’e bir şey olmadan
kavuşurlar. Son bölümlerde gördüğümüz Kuşçu karakteri de oldukça ilgi çekici
geldi bana ama Divane’nin yerini tutmaz tabii ki.
Ciritçi Abdullah’ın çıktığı yolculukları hepimiz çok
seviyoruz. Okuduğu şiirler, anlattığı hikayeler çok etkileyici. Bu hafta birine
yardım etmek için çobanlık yaparken Kuşçu’yla yaptığı sohbet güzeldi. Herkesin
bir şeyler güttüğünü gördük, öğrendik. Zengin bir adamın kahyasının mal
hırsıyla kendisinin sonunu nasıl getirdiğine şahitlik ettik. Gökyüzüne yine
kuşlar uçtu. Bakalım bu sefer kimin nasibine.
Sefer, Erkan yüzünden nezarete atılır atılmaz ilk
koşan Rıfat oldu. Sefer ağabeyinin hırsızlık yapmayacağından adı kadar emin
olan Rıfat’ın karakola girişi hepimizi hem şaşırttı hem güldürdü. Münir olayın
Erkan yüzünden olduğunu öğrenince şikâyeti geri çekti. Haliyle Sefer serbest
bırakıldı. Zahide’nin ve Erkan’ın Sefer’in kıymetini bir kere daha anlayacağını
ümit ediyoruz. Bu hafta Rıfat’ın ne kadar insancıl ne kadar merhametli ve ne
kadar vefakâr olduğunu görüyoruz. Kaybolan
Ramazan’a da, içeri alınan Sefer’e de ilk koşan o oldu.
Fragmandan anlayacağımız kadarıyla Bilişim Vadisi’nin
kurulmasının ilk adımları atıldı. “Başımıza icat çıkarın.” sloganıyla
hareketlenmeler başladı. Bu aşamada Selma öğretmen ve Selma arasında bir
yakınlık olacağını düşünüyorum. En azından bir arkadaşlık doğacaktır. Bu
arkadaşlık ne zaman duygusal bir boyut kazanır? Daha vakti var diye
düşünüyorum. En azından bu sezon değil. 4. sezonunda yüksek ihtimalle olacağını
düşünürsek önümüzdeki sezon.
Hüseyin bütün bir bölüm boyunca çocukken de saklandığı
yere için altın dolu sandığıyla saklandı. Amacı altınlara bir zarar
gelmemesiydi. Ağabeyi Muammer onu buldu. Bu sefer bir kavga başladı. Bir
terasta altınlarla ilgili boğuşma yapılırken altın dolu sandık aşağıya düştü.
Altınlar gitti. Muammer ve Hüseyin içeri alındı. Polisler gözlerinin yaşlarına
bakmadı. Hüseyin hırsının kurbanı oldu. Gözü kaybolan oğlunu bile görmedi. Bana
kalırsa Günşıl’ın gidişi Hüseyin’i çok etkiledi. Günşıl durum böyle olunca
İstanbul’dan dönmeli. Gülhan Tekin olmasa bile başka bir oyuncuyla biz Günşıl
karakterini görmeliyiz. Hüseyin’in üzerine taşıdığı kadim hikâye de bu oldu.
Haftaya görüşmek üzere.