Yargı: Aydınlık ve karanlığın savaşı

Yargı: Aydınlık ve karanlığın savaşı
Yargı ile ilgili sezon finalinden sonra yazdığım yazıyı okudum bu yazıyı yazmadan önce. Yazımın başlığı "Kral tanımayan cesur bir kadının zaferi" idi. 
 
Bu sezon Yargı ile ilgili yazmadım hiç. Bu hafta bana yeniden yazdıran yine Ceylin oldu. 48.bölümde Yekta ile olan o güçlü sahnesinin 49. bölümde nereye varacağını görmek istedim ama önce.
 
Öncelikle belirteyim bu yazıda Ceylin ve Ilgaz ilişki analizi yapılmayacaktır. 
Bu yazı güçlü ve cesur bir kadının yani Ceylin'in, o meşhur masaldaki çocuğun cesareti ile "Kral çıplak" diye gösterdiği aralarında dolaşan ve herkesin aralarında dolaşmasını doğal saydığı bir kötü ile, yani Yekta ile savaşı üzerine bir yazı olacak.
 
Sezon finalinde Yekta yakalandığında, onu yakalatan Ceylin kadar sevinmiştim diyebilirim. Çünkü Ceylin'in İnci öldürüldüğünden beri en büyük savaşı gerçek kötüleri ve suçluları adalete vermekti. Bu önce Engin'di. Özellikle Engin öldükten sonra Yekta oldu. Yekta ise eline geçen fırsat ile Ceylin'i hedef almaya başladı ondan sonra.
 
Fırsat ile dedim evet. Yekta'nın, Ceylin'in gerçekten Engin'i öldürdüğüne inandığını düşünmüyorum. Oğlunu seven Laçin bile bir an olsun inanmamıştı. Yekta da oğlunu sevip, katilinin peşinde olan bir baba değildi. Peşinde olduğu kişi Ceylin'di.
 
48. bölümde Yekta ile ofisteki tartışmada Ceylin, "Ben bunları hak etmedim. Ama sen hak ettin." dedi. Yekta'nın tek amacının Ceylin'i mutsuz etmek olması da çok dikkat çekici bir şeydi.  
 
İşte bu noktada bir seyirci olarak altı boş olan noktaları tahminlerim ile dolduruyorum. 
 
Yekta, en başından beri Ceylin'e takmıştı. Bunun sebebi sadece Engin ile çalışması değildi. Çünkü Engin ile ilişkisi, bir avukat olarak da muhtemelen Engin'in Yekta için çok aradığı bir profil olmaması, tek sebebin Engin olmadığını düşündürüyor. Zaten hangi sebeple bir adam, oğlunun üniversite arkadaşı olan bir kızın karşısına sürekli çıkar? Sadece oğlu onunla çalışıyor diye mi?
 
Normalde kimse böyle davranmaz diye düşünüyorum. 
 
İlk bölümde Ceylin'in Yekta'nın belli ki sürekli tekrar ettiği onunla çalışma teklifini reddetmesi ve "Ben kendim kazanmayı severim." sözü geliyor aklıma.
 
Yekta'nın şu andaki takıntısını anlamak zor değil. Çünkü Ceylin sezon finalindeki o çok sevdiğim operasyonu ile Yekta'nın gücünü ve servetini aldı. Fakat bu takıntı öncesinde de olduğu için sadece kökeni ile ilgili tahmin yürütebiliyorum. 
 
Yekta'nın Ceylin ile ilgili bu takıntısında elde etme güdüsünün önemli rol oynadığını düşünüyorum. Bu elde etme güdüsü ilk akla gelen anlamda olmayabilir. Ceylin'i istediği gibi eğitirse kendisine rakip olmak yerine, onun adına çalışabilecek "altın öğrenci" olarak da görmüş olabilir. Tabii Yekta'nın geçmişi ve alışkanlıkları hakkında bildiklerimizi düşünürsek, o elde etme güdüsünün içinde ilk akla gelen şey de olabilir. Babası hapiste olan, ailesi için ve okumak için çalışmak zorunda olan güzel ve zeki genç bir kız kim bilir ne kolay lokma görünmüştür Yekta'ya zamanında. Ceylin'in ona kanmayacağını, kolay lokma olmadığını da anlamış bir Yekta hayal ediyorum bu noktada.
 
İlk sezonda Ceylin, ona her şeyi anlatıp Çınar'ın olduğu noktaya getirenin Yekta olduğunu söylememişti. Bunun Yekta'ya etki etmeyeceğini biliyordu. Kendi planıyla alt etmeyi kafasına koymuştu. Ceylin'in onu ele vermediğini öğrenen Yekta'yı hatırlıyor musunuz? Şaşırmış, gözleri parlamıştı. Sonra Ceylin'in yanına geldiğinde dediklerini hatırlayalım. Ceylin'e etrafını saran bu insanların kuru kalabalık olduğunu ve ait olduğu tarafın kendi yanı olduğuna dair sözler söylemişti. Burada da yine belki Ceylin'in bir avukat olarak zekasına ve kabiliyetine hayranlığından veya ek başka sebeplerle kendi tarafına çekme isteğini görüyoruz.
 
Yargı'daki asıl aydınlık ve karanlık savaşı bu iki karakter arasında. En başından beri öyleydi. Şu anda sadece çok keskin şekilde taraflar belirlendi. Aslında karanlığın ya da siyahın karşıtı beyaz değildir sadece. Karanlık ve siyah bütün renkleri örter. 
 
Ceylin dizide aydınlık ve onun gün yüzüne çıkardığı tüm renklerdir. Çünkü karanlığa karşı gün ışıdığında, yani aydınlık olduğunda tüm renkler ortaya çıkar ve kendini gösterir. Dizide ideal bir dünya hayaliyle adalet isteyen tek kişinin de Ceylin olduğunu görüyoruz. Onun istediği adalette ve dünyada Yekta gibilerin saklanabileceği bir ortam yoktur. Ceylin, Yektaların saklanabileceği her kuytuyu ortaya çıkarmak ister. Bunu yaparken her rengi kullanır. Bunun arasında siyah da vardır, beyaz da. Ama amacı Yektaların olmadığı bir dünya yaratmak oldu her zaman.
 
Yekta ise dizideki karanlıktır. Kendi çıkarı için çalışır. Kutsalı yoktur. Ya da tek kutsalı para, güç ve onu ayrıcalıklı kılması için kullandığı meslektir. Onun gibi sadece çıkarı için savaşan bir adamın çıkarına ters düşen tek davranışının ise, Ceylin ile vazgeçmediği savaşı olduğunu görüyoruz. Çünkü adalete teslim edilmesi gereken bir karanlık olduğu düşüncesini Ceylin'in aklına ve kalbine yerleştiren, bizzat Yekta'nın vazgeçmediği Ceylin takıntısı oldu.
 
Bu aydınlık ve karanlık savaşı bundan önce de vardı ipuçlarından anladığımız kadarıyla. Yekta'nın karanlık dünyasına Ceylin'i çekmeye çalışması ve muhtemelen Ceylin'in öğrenciliğinden beri bunu reddetmesine dayanan ve belki hatta bununla başlayan bir savaş idi.
 
Bu kadar aydınlık ve karanlık taraf demişken Star Wars evreninden örneklemezsem olmaz. 
 
Yekta, dizinin Sith lordudur diyebiliriz. Kendi gücüne aşıktır. Gücünün devamı için bilgisini aktaracağı ideal öğrencisi de muhtemelen hep Ceylin'di. Ama Ceylin onu reddetmiştir. Onunla hiçbir zaman çalışmaz. Bununla başlayan mücadele daha farklı bir savaşa dönüşür.
 
Ceylin'in farkı en başından beri Yekta'nın kötülüğünü ve karanlığını biliyor olmasıydı. Ceylin için de Jedi gücü olan ve bunun için Jedi eğitimi (hukuk eğitimi) almış, fakat Jedi eğitim ve öğretisini sorgulayan asi bir Jedi diyebiliriz. 
 
Bu Jedi öğretisine de dizideki bembeyaz olma saplantısı diyebiliriz. Halbuki hayat çok renklidir. Sadece beyaz olan bir öğreti hayatı kapsayamaz. Unutmayalım ki Jedilar kendi güçlerinin verdiği kibirle içlerine kadar yürümüş Sithleri fark etmemiş ve sonunda da Sith saldırısına uğramışlardı.
 
Ceylin, Star Wars evrenindeki Anakin Skywalker ile benzer isyanları olan ama karanlıkla mücadelede karşı konumu onunkinden farklı olan karakterdir. Ceylin'in de içinde isyanlar olsa da karanlık tarafı temsil eden Yekta'nın teklifleri onu cezbetmez. Çünkü bir daha güçsüz olmamak için güçlü olmak isteyen köle çocuk Anakin'in aksine, Ceylin'in derdi haksızlıklar ve adalet kavramıyladır. Ceylin, başkasının vadettiği güce de güvenmeyecek kadar şüphecidir. Kimsenin yeterince önemsemediği Yekta tehlikesini tek gören ve önemseyen de Ceylin'dir. Bunun için de Yekta'nın yegâne hedefi odur. 
 
Yargı evreninin şansı da farkı da Ceylin aslında. Çünkü Star Wars evreninin aksine içlerinde dolaşan karanlık gücün farkında olan bir Ceylin'leri var.

Tamam, kendimi çok kaptırmadan Star Wars evreninden çıkıyorum.

Fakat Ceylin'in Yekta'nın kötülüğünü anladığı ilk anı çok merak ettiğimi de belirteyim. Belki bu anın Yekta'nın Ceylin'e olan takıntısı ile de ilgisi vardır.

Yekta 48. Bölüm ile ilk kez kartını çok açık oynadı. Çok açık ve direkt şekilde Ceylin'i tehdit etti. Onu karanlığına çekme arzusunu ilk kez bu kadar net duyduk. Hatta Ceylin'e olan korkuyla karışık takıntısını da çok net ilk kez duyduk. Açık şekilde Ceylin'i mutsuz etmek istediğini söylemişti. Hep bir perdenin arkasına gizlerdi niyetini önceden.
 
Peki şimdi ne olacak?
 
Ceylin bu savaşta yalnız. Yekta ile ilgili uyarıları hiç dikkate alınmadı. Ama her felaketin ardından da Yekta çıktı. Şu aşamada da kim Ceylin ile takım olup Yekta ile savaşabilir bilemiyorum. Bunun için onu yalnız savaşıyor olarak düşünüyorum tahmin yürütmeye çalışırken şimdilik. 
 
Özellikle sezon finalindeki gibi ama bu defa daha ayrıntılı ve işini şansa bırakmayan bir planla Ceylin'in Yekta ile savaşını izlemek en ilgimi çeken konulardan biri şu an Yargı'da. 34.bölümdeki Ceylin çok rahat ve sakin şekilde operasyon yürütmüş, Yekta'yı altın tepside sunmuştu adalete. İzlediğimiz 49. Bölümün Ceylin'inde de aynı operasyonel zekayı izledik. Ceylin'in en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. Hızlı planla, takımı kur, harekete geç. Umarım Yekta ile savaşında da bunu bol bol görürüz.
 
Son olarak 49. Bölümdeki Avukat Ceylin Erguvan'ı ne kadar sevdiğimi anlatamam. Yargı'nın adının geldiği yargı sisteminde özellikle en gerekli ve anlatılması gerekenler avukatlar iken ve esas kadın karakterimiz Ceylin bir avukatken, neden onun dünyasına bu kadar uzak kaldık anlayamıyorum. Halbuki en içinde olmamız gereken Avukat Ceylin'in dünyası idi. 
 
Sevgili Sema Ergenekon artık umarım Avukat Ceylin'e esaslı, çözümünü Ceylin'den adım adım izleyeceğimiz, Ceylin'i ofisinde ve dışarıda davaları için çalışırken göreceğimiz, Ceylin çalışırken onun düşünme sistemine bile girebileceğimiz davalar yazar. Ceylin bunun için çok uygun bir karakter.
 
Karanlıkla mücadelende güç seninle olsun Ceylin.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER