Bir küçük gün ışığı yeter mi?

Bir küçük gün ışığı yeter mi?
Bi' kadın bi' adamı ne kadar sevebilir?

Ne yapar bir yalanın içinde yaşadığını öğrendiğinde? Söylenen tüm aşk sözlerinin, kendini iyi ve güvende hissettiren her anın bir yalandan ibaret olduğunu anladığında?

Böyle başlıyor Bir Küçük Gün Işığı'nın hikayesi..

Sevdiğiniz adamın öldüğü gün, sizi aldattığını öğrendiğiniz günle aynı olsaydı, ne yapardınız? O adamın başka bir kadından olan küçük kızına sahip çıkar mıydınız? Etik ikilem sorularını her zaman sevdim. Ve yıllardır sorduğum sorulardan biri bu projeyle karşımda.

Hikayenin temel taşları bilindik.. Kötücül anne, görkemli ev, o evin duvarları arasında soluksuz koşan entrikalar.. Fakat tanıdık olmayan bir şey var. Elif karakterini ustaca giyinen Seray Kaya.. Canıyla kanıyla yoğurmuş Elif'i, şüphesiz. Beyaz camı yıkıp geçen bir duygu sunuyor. Müthiş performans.

Hakan rolünde izlediğimiz Yiğit Yapıcı'nın yalın ve içten performansının gelecekte pek çok projeye anlam katacağını düşünüyorum. Güneş karakteriyle tek kelime etmeden dünyaları haykıran Azra Aksu, histerik bir karakteri tadında sunan Tuğçe Açıkgöz, hikayeye çok yakışan Berk Oktay ve izlemekten büyük keyif aldığım Esra Dermancıoğlu.. (Bir faciaya doğru ilerleyen fondöten kullanımını makul seviyeye çeken ekibe teşekkürler)

Hikaye giderek serpilirken gerçeğin düğümleri de çözülüyor. Hakan'ın Elif'i aldattığını düşünmüyorum. Güneş'in Hakan'ın çocuğu olduğunu da.. Görünenin ardındaki gizem meçhul. Fakat Hakan masum çıkarsa, Elif ve Fırat arasındaki aşk aksı nasıl ilerler, bunu da hep birlikte göreceğiz.

Hikayenin temposu bir level yükselirse.. Karakterlerin derin sularına girilirse.. Temelde saklı onlarca duygu doğru yöntemle sağılabilirse.. Bir Küçük Gün Işığı'nın seyircide karşılık bulacağına inanıyorum.

Dizinin müzikleri Alp Yenier imzası taşıyor. Hikayenin duygusuna hizmet eden dokunaklı bir parça.. Diziyi izlemeyenlerin dahi dinlediğine şahit oldum.

Bende karşılık bulan ise Elif'in mücadelesi..

Çalışan, üreten, sevmeyi bilen bir kadın bir gecede yapayalnız kalıyor. En güzel rüyasından uyanıp boğazına dayanmış kırk tane bıçak gören her kadın gibi devam etmek zorunda. Merhametini aptallık sayan dünyaya inat. Böyle bir hikaye her zaman değerliydi. Her zaman da değerli olacak.

"Beni gerçekten sevdi mi acaba? Ya da ne zaman vazgeçti sevmekten?"

Aşkın en soğuk yanı bir yalanın içinde yaşadığını anladığın andır. Mutlu olduğunu sandığın. Sevildiğini sandığın. Öyle olduğunu sandığın an.

Herkesin karanlığı kalbinde. Herkesin hikayesi gizli bir yara.

Ama belki de, bir küçük gün ışığı yeter.

Güzel günler.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER