Bir ayda çekip bir ayda da vizyona hazır hale getirdiği Shoplifters'la (2018) Cannes Film Festivali'nden Altın Palmiye ödülüyle dönen usta yönetmen Hirokazu Koreeda 1995 yılında vizyona giren ilk sinema filmi Maboroshi no hikari'den itibaren Japonya'nın unutulmaz yönetmenlerinden Yasujiro Ozu'nun izinden gidip o gün bugündür Japon aile kurumuna odaklanan filmler yapıyor. Sıklıkla ölüm, terk ediş gibi melankolik temaları filmlerinde işleyen Koreeda melankolik temalara rağmen ajitasyona kaçmadan öykülerini anlatan, karakterlerini alt veya orta sınıftan seçip bu karakterlerin aralarında kan bağı olsun olmasın aile olma, aile olarak yalnızlıklarını bitirme ve mutluluğa ulaşma çabalarını işlemekten hoşlanan bir sinemacıdır. Yönetmenin ilk sinema filmi Maboroshi kocası intihar eden bir kadının yalnızlığına, yalnızlıkla başa çıkma çabalarına ve kocasını intihara iten sebepleri bulmaya çalışmasına odaklanırken bunu takipleyen bilimkurgu filmi After Life (1998) ise kişilerin öldükten sonra üç gün içerisinde hayatlarından en güzel anıyı seçmelerini konu alan bir dramaydı. Burada da ilişkileri, iyiliği, kötülüğü, sevgiyi, sevgisizliği, aileyi işleyen Koreeda'nın sinemasını sonraki filmlerinden Nobody Knows (2004) şekillendirir. Önceki filmlerinde yetişkinleri merkeze koyan Koreeda bu filminden itibaren aile kurumunu ve Japon toplumunu çocukların gözünden aktarır. Farklı kişilerden dört çocuk yapmış bir annenin çocuklarını bir apartman dairesinde bırakıp sevgilisiyle kaçmasından sonra kardeşlerden en büyüğünün aileyi çekip çevirmeye çalışmasına odaklanan dramada Koreeda sakin kurgusunu ve karakterlerle mesafesini korumayı başarır, küçük çocuğun omuzlarına zorla yüklenen imkansız görevle büyümesini, olgunlaşmasını oldukça iyi bir şekilde işler.
Yönetmenin en iyi filmlerinden Still Walking (2008) bir babayla yetişkin oğlu arasındaki çatışmaya, öfkeye, soğukluğa odaklanan şahane bir dramadır. Koreeda gene gündelik yaşamdan aldığı karakterler üzerinden aile kurumunun işlevsizliğini, geçmişteki bir trajedi sebebiyle aile bireyleri arasındaki koptu kopacak fırtınayı sakin (slowburn) bir kurguyla anlatır. Kızgın Damdaki Kedi filminin izinden giden Still Walking'ten üç yıl sonra kotardığı I Wish / Kiseki (2011) filminde Nobody Knows'un sularına dönüp merkeze gene bir çocuğu koyar, onun boşanma sebebiyle annesi ve kardeşinden ayrılmasına odaklanır. Yönetmenin epey yankı uyandıran draması Like Father, Like Son (2013) oğlunun doğum sırasında karıştığını yıllar sonra öğrenen ebeveynin biyolojik çocuğunu bulup değiştirmesine, çocukların yeni ailelerine alışma çabalarına odaklanır. After the Storm'la (2016) Still Walking'in sularına dönüp bu kez kopan fırtınanın sonrasında işsiz bir adamın ailesine bakmaya çalışmasını anlatan Koreeda bu filmle yakın zamanda kotardığı Umimachi Diary'de (2015) yıllardır görmedikleri babalarının ölüm haberini alan üç kız kardeşin 13 yaşındaki üvey kız kardeşle tanışıp onu kanatlarının altına almaya (yani aileye dahil etmeye) odaklanır. Koreeda'ya Palmiye ödülünü getiren Shoplifters da burada uzun bir şekilde andığım bu dramalardaki temaların en iyi şekilde işlendiği film oluvermişti. Bir grup yankesicinin aynı çatı altında yaşamaya başlayıp aile olmalarını konu alan bu dramada da merkeze yapayalnız bir çocuk konuyordu. Koreeda bir intikamı konu alan janr filmi Hana yori mo naho (2006) ve The Third Murder (2017) dışındaki filmlerinde kan bağıyla birbirine bağlanmış aileleri anlatırken Shoplifters'da ilk kez suçluların bir araya gelip bir aile olmalarını anlatmıştı.
Memleketinin dışına çıkıp Fransa'da Fransız oyuncularla kotardığı, ünlü bir anneyle kızının çatışmasını işlediği La verite'den (2019) hemen sonra bu kez Güney Kore'ye geçip Broker adlı filmini kotardı Koreeda. Usta yönetmen yirmi yedi yıldır işlediği temalarından ve sakin kurgusundan bu filmde de ödün vermez. Kore'nin sevilen şarkıcılarından IU'nun hayat verdiği annenin bebeğini 'bebek kutusu' (bize uyarlarsak cami avlusu) denilen, devlet destekli bir yere bırakmasıyla açılan film bebekleri alıp başka ailelere satan iki kişinin (Kore'nin yıldız aktörleri Dong-wong Gang, Song kang-ho) bu bebeği alıp satmaya çalışırken bir polisin (Donna Bae) bu ikiliyi suç üstü yakalayıp adalete teslim etmek istemesine odaklanıyor. Yani Koreeda öyküsünü üç hat üzerinden ilerletiyor: Bebeğini terk ettikten sonra geri dönüp bebeği almakla satmak arasında gidip gelen bekar bir anne, bu bebeği satmak isteyen iki 'broker' ve iki polis.
Shoplifters'da suçlu bir çiftin yankesicilik suçuna sokakta terk edilmiş olarak buldukları küçük bir kızı da dahil ederken zamanla çekirdek bir aileye dönüşmeleri işlenirken Broker'da da aynı hat üzerinden ilerlemeyi tercih etmiş Koreeda. Gene suçlular odakta, gene bu suçlular, her şeyden habersiz bir bebek ve bebeğin ailesinin zamanla aileye dönüşmeleri işleniyor. Yalnızlığı giderip aile olma, birbirlerini destekleme, aileyi aile yapan unsurlar gibi klasik Koreeda konularına bu kez de bebeklerin daha iyi bir hayat için satılıp satılmaması üzerinden ilerleyen tartışmayı da ekliyor. Bebekler zengin ailelere satılmalı mı, yoksa 'bebek kutusu' adı verilen yetimhanelere, yani devlete / kiliseye mi bırakılmalılar? Bebek şartlar sebebiyle kiliseye terk edilecekse onu hiç doğurmamak, kürtaj yapmak daha iyi değil midir? Beş karakter üzerinden bu konuları kurcalayan Koreeda hiçbir şekilde didaktizme kaçmıyor, kendi fikrini izleyiciye empoze etmiyor. Elindeki karakterler üzerinden durumu ortaya koyan Koreeda bu ağır konuyu hep yaptığı üzere mizahtan kaçmadan da işliyor. Koreeda'nın merkeze suçluları koyup onları yargılamaması, onlara aynı mesafede kalması kendisine olumsuz bir eleştiri olarak dönmüş. Fakat Koreeda merkeze iyi karakterleri de koysa, suçluları da koysa o karakterlerle arasındaki mesafeyi hep uzak tutan bir senarist ve kurgucu. Daha önceki hiçbir filminde izleyicilere fikrini empoze etmemiş, ne ajitasyona, ne de didaktizme kaçmıştı. Hollywood filmleriyle büyüyen eleştirmenler ve izleyicilerse bebekleri satarak para kazanan suçluların filmde yargılanmasını görmek istiyorlar, bu olmayınca da bu durum, Koreeda'ya olumsuz bir eleştiri olarak dönmüş.
Fakat konunun derinlemesine işlendiğini söylemek de zor. Koreeda öyküyü farklı perspektifler üzerinden aktardığından dert edindiği suçlara değinip geçiyor, bu konuları derinlemesine işlemiyor (misal şu an ABD'nin en güncel konularından olan kürtaja bir replikle değinip geçiyor). Yine de Shoplifters'ın izinden giden Broker'ı izlemek gerek. Hem usta oyunculardan Sang Kang-ho'nun anlatıyla uyumlu, sakin ama epey etkileyici performansına da tanık olunur. Broker yönetmenin en iyi filmlerinden olamasa da dert edindiği temalarla izleyiciyi düşündüren bir film.