Zeyno-Ali
Bir
seyirci kendine sunulan esas ve yan hikâyelerden bazılarını diğerlerinden daha
fazla beğenir, sever, bağ kurar. Çünkü bunun sebebi senaryonun temelinde yatan,
seyirciye kendinde bir şey buldurtma, önermede bulunma durumu. Ben de Zeyno ve
Ali konusunda bir bağ kurdum, onun için de burada belirtiyorum. Herkes saygılı
bir şekilde sevdiği şeyler belirtmeli. Ama esas hikâyenin yanında olduğunu da
belirtmiş olayım. Çünkü Zeyno ve Ali olmasa da olur, olursa çok güzel, ama bu
kadar; gerisi aşırıcılık, abartı.
Dediğim
gibi ben Zeyno ve Ali’nin derinliğini sevdim ve bence bu hikâyenin kaderinde
Zeyno ve Ali var. Bu benim düşüncem, ben her kesin düşüncesine saygı
gösteriyorum, zaten saygı varsa her şey çözülür.
Zeyno ve
Ali’nin sundukları derinlik hissinin en temel sebebi Zeyno. Uzaktan uzaktan o
kadar sevmesi, bir o kadar da yakınken uzak durması. Hiçbir karşılık
görmemesine rağmen sevmesi... Vefa'nın dilek balonu uçururken ki duasına "Âmin
âmin..." deyişindeki içtenlik. Aslında ben, tam olarak dilek balonu
sahnesindeki tavrı ile Zeyno'nun hissini gördüm... Senaristler zaten ince ince
ve derinden işliyorlar. Buradaki derinlikten kastım illa sonunda aşk olacak
olması değil, sadece işlenen ve bize sunulan his. Ben diğer karakteri de
görüyorum ama bu kadar derini yok valla!
Zeyno,
âşık ama söyleyemiyor, korkuyor. Vefa ile sınanıyor önce, sonra Cemre'yi Ali'yi
öperken görüyor. Ali, Cemre ile ilgileniyor ve bunlar ile sınanıyor. Ailesel
olayları ile sınanıyor. Şimdi karşısında Çağrı ve Ege var. Gene sınanıyor. Ama
son bölümde Hazal’ın dediklerinden sonra burada farklı olaylar bizi
bekleyecektir.
Bir de Zeyno
ile Ali’nin çoğu sahnede birbirine, sizin de dikkatini çekmiştir, bakışları
farklı ve çok güzel. İşte bu iki karakter ve hikâyesi ben gibi aslolan hikâye
savunucusuna bile uzun zamandır bir çift üzerine bu kadar konuşma ve
sahnelerini keyifle izleme durumu oluşturdu. Zeyno ve Ali olsun olmasın ben
onların bağını izlemeyi çok seviyorum, sevgiler!
Kader-Bilal
Zeyno ve
Ali için “derin” kelimesini kullandım, bunlar için de “zorlu, bir taraftan
ihtiraslı ve de güçlü” diyebilirim. Zaten buradaki konunun ‘tema’sına yani
sorduğu soruya bakacak olursak “Aşk, her türlü güçlüğü yenebilir mi?” başta
gelir. Bunu soruyorlar ve cevap arıyorlar ve yenecekler!
Derya-Önder
Bu çift
için de” tatlı tatlı giden, kuvvetlenen” demek doğru olur... Çift özelinde
değil ama Derya’nın 10. bölümde Vedat ile konuşurken ki söylemleri o kadar
günümüzde lazım olan doğru şeyler ki... İnsanın insana yaptığı olumsuzluklardan
bazılarını Derya ile çok güzel aktardılar! Bazı kimseler birbirlerine iyi gelir
ya Derya ve Önder birbirlerine iyi geliyorlar, bir hengâme içinde başlasa da
her şey sanki her şeyi dışarıda bırakıp bir bağ oluşturuyorlar...
Duru-Arap
Dizinin
kafası en rahat çifti. Çok az sahneleri olmasına isyan etmekle beraber,
hikâyelerinde neler olacağını çok da merak ediyorum. Yazının içinde de
bahsettiğim gibi Duru, bir kısım seyirciye gizemli gelen biri, onun için
olumsuz bir şey olur mu bilmem ama olursa Arap çok üzülür. Üzmeyin Arap’ı.
Zeyno-Çağrı/Zeyno-Ege
Sosyal
medyada ilk bölümden beri çift konusun da saçma sapan bir kavga var. Evet, ben
de bir çifti yan hikâye olarak seviyorum ama olmazsa olmaz bu kadar. Esas
hikâyeyi izlemek varken... Bir de şunu unutuyorlar bu dizi siz sosyal medyada
paylaşın diye yapılmıyor. Bu dizi izlemek isteyen herkese (bakın herkese, diyorum;
sosyal medya kullanma zorunluluğu var, demiyorum ^^) yapılan bir dizi. Onun
için bu aşırıcılıktan kaçınmanızı tavsiye ederim. Bu bir eğlence, güzelce
eğlenelim lütfen...
Ama
tabii ki bunları dedim diye bu yan hikâyeleri konuşmayacak değilim. Öncelikle daha
ilk başlardaki düşüncem şuydu ve bunları yazmıştım:
“Zeyno
ile Çağrı mı olsun, Ege mi olsun? durumu var. 4 bölüm itibari ile baktığımızda
hikâyede Çağrı çok kullanılıyor ve kullanılacak da. Ama Ege daha geri planda.
Dizi okula gelen 3 kişi ile okuldaki 5 kişinin çatışmasını anlatıyor. Yani
Ege'nin de bir işlevi olacak/artacak. Hiç kim kimle olur diye çok merak
etmediğim için bir şey düşünmedim. (Bunu ancak bu çift için demiyorum, genel
çiftler ve hikâyeleri için diyorum. Ama tabii ki güzel çift hikâyelerini
izlemek tabii ki çok güzel.)
Burada gördüklerimle Zeyno ve Ege olacak gibi. Zeyno ve Ege olursa az önce de
dediğim gibi Ege'nin hikâyedeki rolünü etkin kılmak için olur ve normal olarak
da Zeyno'nun da artması için, ‘bence’.”
O zaman
bunları düşünmüştüm. Şimdi Zeyno ile Çağrı’nın olacağını, bir yola
çıkacaklarını düşünüyorum. Tabii gene Ege ile bir şeyler oluyor. Ama Zeyno ile
Çağrı, Zeyno’nun annesi ve babasının boşanması ile ortak bir nokta da
buluşurken, hikâyesel olarak da bunun izlenimi veriliyor.
Hazal-Ege
Bundan
önceki yazımda şunları demiştim:
“Bu tarz dizilerde, yani katil kim oyunu
oynadığımız dizilerde, dizinin devamı için aynı derece bizi sürükleyecek
hikâyeler lazımdır. Bu da şöyle olur, önce katili bulmaya çalışırız, sonra
katil buymuş denir ama ileride öğreniriz ki bu değilmiş, ya da katil öğrenilir
seyirci tarafından ama katil yerine başkası yakalanır. Sonra gerçek katilin
yakalanmasını izleriz. Sonra tam her şey bitti derken bir yeni olay da patlak
verir bizi alıp sürükler.
Ben açıkçası 9.
bölüm itibari ile bu konunun biteceğini düşünmüyordum. Evet bir şeyler
öğreniriz ama daha konu devam eder. Fakat 9. bölüm 2. fragmanı izledikten sonra
ileride olmasını düşündüğüm bir şey daha erken olabileceği düştü aklıma:
Önceden ileride
birinin daha öleceğini düşünüyordum ki bu demin bahsettiğim bizi alıp
sürükleyecek yeni ve büyük konu. İşte 9. bölümde bir parti olması, yani
kalabalık bir ortam olması bana o gece gene Vefa olayı gibi bir şeyin
olabileceğini düşündürttü.
Ama benim
düşündüğüm şuydu: 8. bölümde Hazal, Ege’nin çok parası olduğunu duyunca keskin
bir bakış atmıştı. Berk’le de araları bozulunca Hazal’ın sinsi bir plan içinde
olacağını ve hem Hazal’ın hem Ege’nin dizideki işlevini artırmak veya devam ettirmek
için buradan bir konu oluşturulacağını düşündüm. Ve sonunda Ege’nin öleceğini
ve gene katil kim oynayacağımızı. Ama bunun hemen olmayacağını. Fakat şimdi
bunları yazarken ilk düşündüğüm zamandan bir tık uzak kaldım bu fikrime,
bakalım...”
Burada da
değindiğim üzere Hazal ile Ege’nin arasında, illa bir birliktelik anlamında
değil, bir şeyler olacağını düşünüyorum, hem karakterlerin hikâyedeki rollerini
ön plana koymak için hem de genel hikâyeye hizmet etmek için bunu söylüyorum.
Ben bu iki karakter için dizinin dramatik yapısına uygun oldukları için
ölebilir, dedim; çünkü diğer karakterlere bakınca bu iki karakter bu konu için
dramatik yapıya hizmet ediyorlar, neyse izleyip göreceğiz.
İşte
bunlardan mütevellit şöyle bir sonuca bağlayacağım. Bu dizide anlatılan
hikâyeyi Tozluyakalıların penceresinden gördüğümüz için diğer karakterlerin
bunlara eşlik edeceğini düşünüyorum ki bunu tek ben demiyorum. Kendi fikrim
olan Zeyno ve Ali’nin olacağını düşünürsek bu karakterlere yol arkadaşı
olacaklar. Bunu da şunun için belirttim: Yazıda öznel düşüncelerimi söyledim
ama bunun yanın da aynı derecede nesnel yorumla yapıyorum. Her hikâyeye, her
karakterlere, her olaya- duruma farklı bakış açıları bakıyorum, yaklaşıyorum,
onun için yazı karmaşık gözükebilir. ^^
(Fark
ettiyseniz Cemre ve Ali’ye hiç girmedim çünkü Cemre katil. Ali’nin gidişatı hakkında
şu anlık fikrim de yok.)
Hiç
beklemediğim anda, fragmanda Mavi karakterini görmek, hele de son bölümde
izlediğimiz Cemre’nin bu tavırlarına aynı şekil tahammül (Ecem Çalhan iyi iş
çıkarttı son bölümde) etmeyeceğimiz için o kadar mutluyum ki! Çünkü yeniden
başladığımızı net bir şekilde gördük... Bölümün hemen ardından yazmak istedim
bunları, zamanı değerli kıldığınız için ÇOK TEŞEKKÜRLER! Naçizane bir yazı,
teşekkürlerimle;
Naim.