Seversin: Aşkla renklenen ruhlar ve hırstan kararan kalpler

Seversin: Aşkla renklenen ruhlar ve hırstan kararan kalpler
“…Gerçeği gördüm, kendimi buldum.
Kimseyi istemem yanımda.
Her şeyi çözdüm, sırrını bozdum...”
    
Aşk; kimisi için dibi belirsiz bir kuyu, kimisi için de ölüme benzer aslında. Üçü belirsiz bir yoldur çünkü, başı belli olsa da sonu muammadır. Kimse bilmez attığı adımlar bittiğinde onu bekleyen sonun barındırdıklarını.
    
Asya’yla Tolga da kavga dövüş başlayarak çıktıkları yolun devamında birbirlerine kör kütük âşık olacaklarını, başta zorla tuttukları ellerini sonradan önlerine çıkan her engelde birbirlerine güç olmak için kenetleyeceklerini bilemezdi.
   
 İçlerine düşen aşkla birlikte renklenen ruhlarının hissettiği heyecanla mutlu olmayı bekleyen çiçeği burnunda bir çiftin, kararmış kalpleri ve kötü niyetleriyle onları ayırmayı isteyenlerle başa çıkmaya çalışmak durumunda kalması ise kaçınılmaz bir şeydi.
    
Şimdiye kadar yaşadıkları inişli çıkışlı yolun karmaşası yetmezmiş gibi tam birbirlerine olan aşklarını kabullenip mutlu olacaklarını zannettikleri sırada bazı kötü niyetlilerin en birliğiyle önlerine çıkarttıkları yeni engelde de tam olarak böyle yaptılar. Bölüm hikayesi boyunca yaşadıkları her zorlukta ilk önce birbirlerine tutundular.
     
Selin’in hazmedemediği yenilgi yüzünden kendi işini bile tehlikeye atacak kadar gözünün dönmesi ve ince ince planladığı sinsiliğini devreye sokarak başta yaratılan ‘sahte ilişki’ bombasının pimini çekmesi bölüm hikayesinin tamamımı oluşturuyordu.
    
Açık konuşmak gerekirse; genç bir kadın olarak hemcinsim bir karakterin sırf hırs yapıp elde edemediği bir aşk uğruna kendi işini bile tehlikeye atacak kadar bencilleşmesi, yaptıklarına rağmen kendini haklı bulmaya devam edecek kadar ileriyle gitmesi, bu da yetmezmiş gibi büyük bir pişkinlik ile bu saçmalığı devam ettirip suçu başkalarının üzerine yıkmaya çalışmasını görmek kurgu icabı da olsa pek tatlı gelmedi.
    
Evet, Selin karakteri dışarıdan bakıldığında güçlü duran ama içinde çok fazla güçsüzlük ve hata barındıran bir tipleme ama doğrusunu söylemek gerekirse bir kadına sırf kaybedilen bir aşk uğruna bu kadar alçalmak yakışmadı.
   
Hikâyenin aksı bir yana, umarım bu işin sonunda Selin’in de kendini toparlayıp hayatına devam edebildiğini gösterirler izleyiciye.
    
Bölümün geneline dönmek gerekirse; tam aşk itiraflarının ardından her şeyin iyi olacağını beklerken böyle bir magazin bombasıyla boğuşmak zorunda kalan AsTol çiftimizin hem magazinle hem de aileyle uğraşması, gerçeğe dönen bu yalanın berbat zamanlamayla ortaya çıkması yüzünden yaşadıkları stres yetmezmiş gibi işlerin daha da sarpa sarması, Nazlı’yla Hakan ikilisi yüzünden bir de nezaretlik olmaları ve son olarak da Selin’in verdiği kanıtlarla birlikte magazinciler televizyona çıkması bölümü aksiyonlu kılsa da romantik komedi klasmanında bir dizi için biraz dazla dramatik bir bölümdü desem yalan olmaz sanırım.
 
“…Düşmüşüm ben bir kuyuya.
Bakma öyle, gel yanıma. Dünya güzel.
Aklamam hiç günahımı.
Koy masaya, vur yüzüme. Ölmek güzel…”
   
Olan oldu, ortalık karıştı, ilişkiler çarşamba pazarından halliceye döndü. Selin’in azmettiriciliğiyle, içeriği hakkında bilgi verilmeyen bir şey sayesinde tehdit edilen Suzan’ın bildiği şeyleri Asya’yı ikna etmeleri için ailesine anlatan Suzan hem kendi paçasını hem de oğlunu kurtarmak isterken günah keçisi çıktı.
     
Bölüm boyunca Tolga’nın her şeye rağmen Asya’nın yanında olması, elini bir an olsun bırakmaması, aşkına ve ilişkisine sahip çıkması, başta Bahri’nin korkusuna girdiği bu yalana rağmen Selin’den şüphelenince her şeyi göze alıp Bahri’yle konuşması eski Tolga Tuna’nın kalbine düşen aşkla birlikte ne kadar değiştiğini kanıtlar nitelikteyken en sonunda Selin’in her şeye rağmen bağırdığı iş sonucu kanalın diziyi kaldırma kararına gelmesiyle zamanında sırf gıcık olduğu için diziden attırmaya çalıştığı kızın kariyerini kurtarmak için kendini feda etmesi ise izleyenlerin takdirini kazanmıştır desem abartmış olmam.
     
Bölüm, Tolga’nın onun kariyeri ve hayatı için kendini feda etmesiyle peşi sıra giden Asya’yla; daha doğrusu, hikâyenin başında kesi köpek gibi didişen çiftimizin sarılması ve yine önceki bölümde olduğu gibi onlar dışında her şeyin siyah beyaz olmasıyla bitti. Akıllarda ise tabi ki deli sorular kaldı.
 
“…Kalbimden nefreti, aklımdan geçmişi
Sırtımdan o yükleri,
Al bu gece…”
    
Ama, başından beri dedikleri gibi bu bir masalsa illa ki mutlu bir sonu olmalı. Kötüler cezasını bulmalı, iyiler hak ettiği mutluluğu tatmalı. Külkedisinden prensese dönüşen Asya’yla prensi Tolga kavuşmalı, kötü kalpliler ise kendi zehirlerinde yaşamalı.
 
Dilara Peksaygılı 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER