Yargı: Ceylin Erguvan ve dizilerde kariyer sahibi kadın olmak

Yargı: Ceylin Erguvan ve dizilerde kariyer sahibi kadın olmak
Dizilerimizi kötülemek için yazılmış bir yazı değil bu. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Sadece gözlem, istek, talep ve ufak bir isyan içermektedir. Yabancı dizileri de izliyorum ama beni çeken bir dizi bulursam bizim dizilerimizi izlemeyi daha çok seviyorum. Teknik, konu, hayal gücü, senaryo serbestliği yüksek yabancı işlerde, ama duygu ve insan konusunda tatmini daha çok bizim dizilerimizde arıyorum bir süredir. O nedenle değişmez yârimiz Türk dizilerini de takipteyim. Takipteyim de tabii izleyecek dizi bulmak da ayrı bir konu oluyor o zaman. Genelde hiç izlemem dediğim konuları içermiyorsa, bir iki bölüm şans veriyorum gözüme kestirdiğim dizilere. Bazılarını daha ilk bölümde bırakıyorum. Kimini birkaç bölümde. Ama sonuna kadar izlediğim, hatta tekrar tekrar izlediğim özel işlerimiz de var.
 
İşte bu durumun genelde hâkim olduğu ekran arayışımda, Yargı inatla hala bırakmayıp izlediğim nadir dizilerden biri oldu. İnatla deme sebebimi yazacağım ama öncelikle izleme sebeplerimi yazayım.
 
Benim bir diziyi sevip, neredeyse 4 saat reklamlarıyla birlikte izleyip, bizim dizilerin genel sorunlarına sabredebilmem için öncelikle kadın karakteri sevmem gerekiyor. Evet, ilk baktığım bu oluyor. Özellikle artık hiç şaşkın, salak demek istemiyorum ama aşırı saf ve güvensiz ya da sesini çıkarmayan ya da tek amacı erkek karakterin hayatını güzelleştirmekmiş gibi yazılan kadın karakterleri izlemeye sabrım kalmadı. İnsan zekâsı, ruhu, düşünceleri ve kavgalarıyla, kendi savaşıyla "Ben buradayım" diyen kadın karakterler izlemek istiyor. Tam da bu nedenlerle Avukat Ceylin Erguvan karakterini görür görmez vahada su bulmuş gibi sarıldım bu karaktere. İlk sebep buydu. Tabii dizinin ilgi çeken girişi, kanayan bir yara olan kadın cinayetlerini işaret eden konusu, temposu, merak duygusunu uyandırması, oyuncu kadrosunu ve karakterleri sevmem, vs. diğer nedenlerdi.
 
Maalesef bizim dizilerimizde kadınlara biçilen o kalıpların dışında kalan, kariyer sahibi kadın karakter bulmak çok kolay olmuyor. Onları bulduğumda da hayali karakterler de olsa, bu kadın kardeşlerime gözüm gibi bakıyorum -yani izleyip destek oluyorum-. Ama sevip uğruna diziyi izleme kararı verdiğimiz bu kariyer sahibi kadın karakterleri dizi içinde ne kadar o mesleği icra ederken görebiliyoruz? 
 
Kimseye işini öğretmek ya da ekrana yazılan bir işin her aşamasındaki emeğe saygısızlık etmek istemem, fakat naçizane bir seyirci olarak görüşüm şu: Yargı'nın en büyük hatasının, zeki, cesur, gözü kara ve duru durağı olmayan Ceylin Erguvan gibi bir kadın karakterin, erkek karakter Ilgaz Kaya'nın en haklı, en doğru, en dürüst olduğu vurgusunu yapmak uğruna "hata yapan, öğrenmesi gereken ve haksız olan kadın" konumuna getirilmesi olduğunu düşünüyorum. Bu öyle bir raddeye geldi ki, Ceylin'in bize tanıtılan suçluyu suçsuzu sezen, davaları takır takır kazanan, cevval avukat kimliği bile unutulmaya başlandı sanki. Dizinin reytingleri kötü değil ama ilk yakaladığı ivmede de değil. En büyük nedeninin, Avukat Ceylin karakterinin vaat ettiklerini bir türlü vermemek, karakterin yapabileceklerini yapabilmesi için yaşadıklarının öğrettikleriyle kanatlarını daha çok ve daha güçlü açmasını, daha yükseğe uçmasını sağlamamak olduğunu düşünüyorum. Aksine karaktere gereksiz bir vicdan azabı yükü yüklenip durdu sürekli.
 
Ceylin'e sürekli hatırlatılıp durulan kurallar ve doğrular da bir tek ona işledi sanki. Neden? Hayatta tek başına ayakta durmayı başarabilmiş, erkeklere kafa tutan genç bir kadın olduğu için mi? Düşünelim bakalım kimler bu kurallara, doğrulara uyma ve vicdan azabı çekme yolunu teğet geçmiş, Ceylin'e uygulanan keskin kılıç kimlere uygulanmamış?
 
- Çınar'dan başlamasam olmaz. İlk bölümlerde sorunlu ama masum bulduğum bir karakterdi. Ta ki 8 yaşındaki kardeşine içinde hap bulunan oyuncak verip, pişman olmak yerine abisine çıkışana kadar. Bu arkadaşın dizi boyunca ne yapsa abisine çektiği "tüm rolleri benden çaldın" nakaratını dinlemek epeyce yordu. Yaptıklarını da en son arkadaş mağdurluğuna bağladı yanılmıyorsam. Arkadaşı başına silah dayayıp yaptırmadı bu işleri. Çınar arkadaşım sen kazandığın parayı beğenmeyip, 15.000 TL için kim bilir kaç gencin, belki çocuğun hayatını karartacak, belki öldürecek torbacılık işine dönmedin mi? Biz bir kere Çınar karakterini "Yahu aç açıkta da değilim, babamın Sarıyer'de 3 katlı evi var. Ben hangi akla hizmet bu işlere girdim? Ya benim sattığım haplar birini öldürdüyse?" sorgusunu yaparken gördük mü? Görmedik. 
 
- Ceylin kardeşinin cinayetini araştırırken maşallah herkes kurallar bekçisi idi. Pars bile Ilgaz'dan hıncını almak uğruna kardeşinin cinayetini çözmek için çırpınan Ceylin'in kariyerini hedef aldı. Peki Ilgaz kardeşini bıçaklayan adamı "özel" bir sorguya alıp, sonra kravatını düzeltip odadan çıktığında içeride ne yapıyordu? Hayır, adamı anlamıyor değilim kardeşi sonuçta, böyle bir sahne de Ceylin söz konusu olduğunda Ilgaz'dan görmek isterim açıkçası ama bu kurallar sadece Ceylin'e mi işliyor? 
 
- Bir de bu işin kurallara uyulmasını talep eden Ceylin olduğunda, bu defa herkesin anlayışlı bir insan ve arkadaş olması ve kuralları yok sayması kısmı var.
 
Ceylin Ilgaz'dan babası Zafer'in öldürülmesi ile ilgili davaya karışmamasını istedi. Olayın iki tarafıydılar. Ceylin de karışmadı. O da soruşturmaya karışmayacaktı. E zaten olması gereken bu değil mi? Kız babanı kardeşini bir daha görmeyeceksin de demedi. Davadan uzak dur dedi. Zaten olması gereken, kurallarda, mevzuatta olan da bu değil mi? Ama Pars da dahil herkesin bu çok abesmiş gibi davranası tuttu. Kendi akıllarıyla sanki sonuca varamıyormuş gibi Ilgaz'a danışacakları tuttu. Bir de bir güzel Ilgaz'ı da "kendini de düşün" diye karısına karşı doldurdular inceden. Yasak zaten yasak! "Hani sırf soruşturmaya karışırsa Ilgaz'ın başını yerim diye ispiyoncu bir kızı peşlerine dikmiştin ya zamanında, karısı hapisteyken de adamın mesleğinden olmasına neden oldunuz el birliğiyle, şimdi ne diye gelip bu haksızlıkmış gibi adamı karısına karşı dolduruyorsun Pars Savcı?" dedim izlerken.
 
Aslında o davadan Pars'ın da Eren'in de alınması gerekirdi. Ilgaz en başta babası ve kardeşinin kendilerinin teslim olması için beklemelerini isteyip, Pars da kabul ettiğinde, o anda suçlarından birini eksilttiler zaten hep birlikte. Kaçma eylemi olduğu halde bu olmamış gibi, kendileri gelmiş gibi kayıtlara geçti ya da geçecekti Ceylin o anda gelmese. Bu da usulsüzlük değil mi?
 
Pars'ı ilk şikâyet ettiğinde de haklıydı Ceylin. Olay neydi hatırlayalım. Pars'ın raporunu Yekta ortadan kaldırmıştı. Pars da Yekta ile ilgili delilleri karartma soruşturması açmayınca şüphelendiler. Bir raporun ortadan kaldırıldığı ortaya çıktı. Nedeni demek ki bu diye düşündü Ceylin ve başsavcıdan soruşturma istedi. Pars'ın Yekta'nın değil kendi raporunu ortadan kaybetmek için Yektayla buluştuğunu öğrenince herkes Ceylin'e yüklendi. E kimin raporuysa raporu aralarında çıkara dayalı sözlü bir anlaşma var mı? Var. Pars delilleri karartma soruşturması açtı mı Yekta'ya? Açmadı. Ilgaz hastalığını öğrendi Pars'ın "ha tamam öyleyse" dedi, meslektaşını korudu Ceylin'e kızdı bir de. Ne hakla? Hani nerede kurallar, doğrular? Başsavcı da öyle. E nerede soruşturma? Pars o soruşturmayı sırf kendi sırrını korumak adına açmadı. Herkes de korudu. Üstü örtüldü resmen. Ceylin'e de ortalığı karıştırıyor diye kızdılar. Halbuki soruşturma açılsa, mobeselere bakılsa, en azından Aylin ve Osman'ın evini döşerken eve gelen bir kamyon vs. bulunurdu. 
 
3- Neva'nın suçsuz bir insanı haksız here mahkûm etmesi olayı var bir de. Ceylin'e hep işleyen doğruluk ve kurallar burada nasıl işledi? Herkes içeride Neva'nın yüksek lisansı uğruna yatan adamın uğradığı haksızlığın, Neva'nın adamın karısına para vermesiyle hallolduğunu düşündü. Dava tekrar açılacak filan dediler ama Neva daha sonra doğru karar verince de tamam dediler, rahatladılar, olayı Ilgaz da Pars da kapattılar. Ama adam hala içeride! 
 
Hadi Pars'ın kardeşi dedik. Peki ya Ilgaz? Karısına o kadar çok şey çektirmiş, suçları dağları aşmış Yekta'nın bir gün bile hapiste kalmasına tahammül edemeyip, "buna karışmamı, sessiz kalmamı nasıl beklersin?" diyen Ilgaz bunu bilip nasıl sustu? Yekta bir gün bile fazla hapis yatmasın diye karısının müvekkil dosyalarının bulunduğu özel bilgisayarını hiç hakkı olmamasına rağmen, Ceylin'in özeline ihanet ederek inceleten ve savcıya veren adam, tamamen masum başka bir adamın haksız yere içeride yatmasına nasıl göz yumdu ve bunu bilerek rahat rahat uyudu acaba? Pars'la daha fazla ters düşmeyeyim diye düşündü herhalde. 
 
İş böyle olunca şöyle bir tablo çıkıyor. Neva'nın arkasında abisi var. Pars da ürkütücü bir figür. Ama Ceylin tek başına savaştı çoğu şeyle. Özellikle Yekta ile savaşında kimsenin gözü pek yemediği için genelde tek başındaydı. Sonunda da tek başına çözdü bu işi zaten. Video olayı sırasında Ceylin'e, onun karakterine dair kırıcı birçok söz de söyledi Ilgaz. Ceylin unuttu, ben unutmadım. Kimsenin sorumluluğunu bir gün bile taşımamış, kendi suçlarını "rolleri çaldın" diyerek başkasına atmaya meyilli kardeşine benzetmeye kadar götürdü işi. Eski nişanlının içeri attığı masum adamı nasıl unuttun kolayca o zaman Ilgaz? Olayı biliyorsun, nedenin İstanbul'da bir yüksek lisans kapmak olduğunu biliyorsun ama çok kolay kabullendin ve unuttun. Adam hala içerideydi sezon finalinde. Sanırım Ilgaz dahil herkes için tek başına savaşan genç bir kadına kızmak, itham etmek daha kolay geliyor diye düşünüyorum bu durumda. 
 
-  Gelelim en absürt bulduğum olaya. Ilgaz'ın Ceylin'e ablasının başında yeterince sorun varken koruma amaçlı, bir de bunun için telaşlanmasın, üzülmesin diye kızının gece gözaltında değil onda kalacağını söylemesine kızması, Ceylin’i yalancılıkla itham ederek hakaret etmesi. Ablasını olabildiğince az üzmek için bu olayı nasıl ve ne şekilde anlatırsa anlatır sana ne yahu! Üstelik Ilgaz da aynısını defalarca yaptı. Sen Ceylin ile babanın babasını iftira atarak yaktığı gerçeğini saklayarak evlenmedin mi Ilgaz? Kaç kere neleri sakladın? Üzülmeni istemedim dedin. Bu olayın hemen ertesinde Zafer'i bulduğun halde söylemedin. Kendisi görsün gemiden çıkmadığını dedin. Onun hayallerini dinledin. Bu da yalan değil mi? Madem öyle tam o an "Baban burada" deyip götürseydin sevdiğin kadını. Neden yapmadın yapamadın? 
 
Şunu sormak istiyorum her karaktere gelince anlaşılır da Ceylin'e gelince mi işliyor bu dürüstlük parametreleri? 
 
Başka örnekler de var ama demek istediğimi anlatmaya bu kadarı yeter sanırım.
 
Ceylin'in hiç ben en dürüstüm, kurallara uyarım, kimseyi kayırmam iddiası olmadı ama bu tür ikircikli ve tutarsız da davranmadı hiç. 
 
Avukat Ceylin Erguvan'ı davalara bakarken ve kazanırken izlemek isterdim ilk sezonda bol bol. Hapishanede, nezarethanede, suçlu olarak, göz altında değil; cübbesini giymiş çatır çatır davalara bakarken izlemek isterdim.  
 
Ama biz Ceylin'i yeni davalar peşinde, kardeşinin öldürülmesiyle öğrendiklerinin ışığıyla adalet peşinde değil de hep suçlanırken izledik. Neden? Cübbesini en son ne zaman giyip esaslı bir davayı kazandı Avukat Ceylin? 
 
Sezon finalinden önceki bölümdü sanırım, Ceylin'e yine Ilgaz'ın hep haklı olduğu söyletildi. Bu izlerken insanı rahatsız ediyor. Halbuki Ilgaz da hayata dair çok şey öğrenmesi gereken ve hayata bakışı özellikle ilk hallerine bakıldığında çok dar kalıplara sıkışmış biri olarak çıktı karşımıza. Üstelik yukarıda da saydığım gibi tutarsızlıkları da mevcut karakterin. Ceylin ile hayatları İnci'nin öldürülmesiyle birleşene kadar, Ilgaz hala babasının eline verdiği el kitabıyla yürüyen bir adamdı. Ona öğretilenler yanlış değildi belki ama hayatını sınırlandırdığı şekle bakarsak eksikti. Her an birbirlerini onaylayıp, kendi doğruları ile gurur duyan bir ikililerdi babasıyla ve hayatı bundan ibaretti. Hayata onun tuttuğu gözlüklerle bakıyordu. Ceylin ile hayatlarının çarpışması Ilgaz'ın elindeki o kitabı, gözündeki gözlükleri çekti aldı. Önce babasının sandığı gibi kusursuz olmadığını öğrendi. 
 
Ailesinin desteği ile okumuş, muhtemelen babasının istediği mesleğe ya da onu örnek alarak seçtiği mesleğe yönelmiş, mesleğini iyi icra etme ve model evlat olma görevlerini yerine getirerek yaşayan, ailesinin üç katlı apartmanında üst katta evi hazır Ilgaz'ın da hayata dair, hayatını kimsenin rehberliği olmadan yönlendirmiş, muhtemelen mesleği gereği gördükleri dışında da genç yaşta hayat mücadelesi verirken suça ve suçluya, iyiye ve kötüye dair birçok şey görmüş, özellikle babası hapse girdikten sonra tüm aileye bakmış, çalışıp hem kendini hem kardeşini okutmuş Ceylin'den öğreneceği çok şey vardı. 
 
Dizinin asıl kaçırdığı noktanın da bu olduğunu düşünüyorum. Ilgaz'ı mükemmelleştirmek adına insan olmaktan uzaklaştırdılar- Bunu gerçek dışı mükemmel erkek imasıyla söylemiyorum. Zira bir günde canı yanınca adam, tek kişilik dönüş bileti taşır gibi bir köşede tuttuğu boşanma dilekçesini çıkarıp, üstüne kendininkini ekledi ve görevini kullanarak hâkimi filan ayarlayıp iki günde kestirip atar gibi boşandı. Korkutucu buldum şahsen. - Ceylin'i de bu uğurda kurban seçtiler gibi hissettim hep izlerken. Ilgaz'ın bir öğretici gibi Ceylin'in başına dikilmesi, onu sevgili ve eş rolünden uzaklaştırdı zaman zaman, kimi zaman Ceylin'in karakterine kırıcı olacak şekilde direkt saldırması -her şeyi işine geldiği gibi yorumluyorsun tarzı birçok kırıcı söylem- ve değiş diye tutturması psikolojik şiddet olarak bile tanımlanabilir aslında. Mesele birinin değişmesi değil, birlikte öğrenmek ve birbirine doğru yürümek olmalıydı. Zira ben Ceylin'in yaşadıklarından ders çıkarmasını ve daha düşünerek adımlar atmasını istesem de özünün değişmesini istemiyorum. Karakter öyle güzel çünkü. Cesareti, cüreti ve zekasıyla güzel. O biraz dağınık hali, hep dolaşmış haldeki kulaklığı ile güzel. 
 
Bütün bu muamele cesareti, cüreti, zekâsı ve meslek aşkıyla harika bir kadın kahraman olma potansiyeline sahip Avukat Ceylin'in yapabileceği birçok şeyi de engelledi ilk sezonda diye düşünüyorum. Ceylin mesleğini yapma fırsatı verilse daha ne Yektaları adaletin keskinliği ile tanıştırır- Sezon finalindeki en güzel şey Ceylin'in planı ve Yekta'yı adalete teslim etmesiydi.- Karakter bu donanıma her şeyiyle sahip. 
 
İşbu nedenlerle yeni sezonda yine suçlanan, kelepçelenen, parmaklıklar ardında bir Ceylin görme şüphesi beni hiç cezbetmediği gibi, yeni sezona dair heyecanımı epeyce azalttı. Zincirleri açılsa artık karakterin keşke, üstüne sürekli vicdan azabı yükleme çabasından vazgeçilse- hâkim, avukat, bilirkişi demeden herkesi öldürmeye kalkan manyak kızın bile Ceylin'e vicdan azabı yüklemek için kullanılması mesela. Ceylin bir avukat. İşini yapıyor. Ceylin üzerinden bir avukat düşmanlığı mı yapılıyor diye düşünüyorum zaman zaman.-, ona mesleğini icra etme alanı tanınsa da biz de biraz Yargı'yı sadece savcılar kolundan değil -cümlelerde geçen savcım kelimesi sayısını takipte zorlanıyorum bazen-, avukatlar açısından da izleyebilsek Ceylin'i mesleğini yaparken izlerken. 
 
İlk sezonda merak ettiğim ama cevabını alamadığım şeyleri de sona ekleyeyim yazımı bitirmeden önce. Diğer karakterlerin flört ve yemek sahnelerinden biraz zaman ayrılır ve daha ana karakterlere ve çifte dair derin sahneler olursa izleriz belki ikinci sezonda diye umut ediyorum.
 
1- İlk bölümlerde, özellikle ilk 3 bölümde Ceylin ve Ilgaz birbirlerini anlatırken Ceylin daha genel, belli bir tanışıklığı olduğu belli birinden, 3. kişilerden de duyduğu şeylerle Ilgaz'ı anlatıyordu. Nam salmış dürüstlüğünden ve biraz birebir çalışınca zekasından bahsetti. Ilgaz ise daha kişisel gözlemler içeren bilgilerle Ceylin'i anlattı. Hatta daha tanıyormuş, huyunu suyunu biliyormuş gibiydi. Kardeşine özellikle avukat tutmadı. Ceylin gelecek dedi ve bekledi. Onun nasıl tepki vereceğini biliyordu. Bu davayı çözecek ateş Ceylin'de var dedi. Dahası kardeşiyle güvendi, Ceylin'in adil olacağını biliyordu. Ceylin'in eylemsiz kalmayacağını bildiği için en baştan peşinde takip ediyordu. Bu bilme hali nereden geliyor izlemeyi bekledim açıkçası. İlk tanışma adı altında bir şeyler izledik ama öncesi ve sonrası ile çok ucu açık olduğu için aydınlatıcı olmadı. Hala beklemekteyim.
 
(Burada parantez açmadan edemeyeceğim. İnci öldürülmeden önce özellikle Ceylin'in hayatı ne kadar güzelmiş. Ne kadar renkli, kendi çalışıp kazanmış genç bir kadının yeni şeyleri öğrenme ve kendini geliştirme istek ve enerjisi ile doluymuş. Dans kurslarına gitmesine, ateş etme eğitimi almasına ve işaret dili bilmesine bakılırsa sürekli yeni şeyler öğrenmek ve kendini geliştirmek üzere çalışmış Ceylin. O sürekli yeni şeyler öğrenmek isteyen Ceylin'i yeni sezonda görmek isterim. Ilgaz karavan hobisine devam edip, ayrı bir hayata çoktan alışmış gibi bir başına tatillere bile çıktı. Ceylin'i de kendi alışkanlıkları ve istekleriyle uğraşırken görelim isterim.
 
Bir de bir kadın olarak belirtmeden geçemeyeceğim Ceylin'in kıyafet meselesi var. Bu tür konulara estetik açısından çok önem veriyorum. İzlerken ana karakterin saçı, kıyafeti, takıları takip ettiğim şeylerden oluyor. Özellikle son 10 bölümdür falan giydikleri karakteri tanıdığımız kadarıyla dolabına uğramaması gereken şeyler. Üzerinden düşen depresif renkte kıyafetleri, ilk bölümde dar kalem etek ve yırtmaçla hayatımıza giren Ceylin'in alıp giyeceğine kimse inandıramaz beni. 1 yıl önce Laçin ile bir öğle yemeğine bile şık ve seksi bir kıyafetle giden Ceylin, gidip özellikle depresyon kıyafeti alışverişi yapmadıysa o şeyleri dolabında bulundurmaz. Ortadan ikiye ayrılmış düz depresyon saçını ve kıskaç toka takıp dışarı çıkan bir Ceylin'i söylemiyorum bile. Oyuncu oyun gücüyle karakterin ruh halini veriyor, kıyafetlerini duygulara karıştırmayın lütfen.)
 
2- 3. bölümde Ceylin ofisini bastıklarını söylemişti. O zamanlar Avukat Ceylin'in dünyasını da izleyeceğimizi düşündüğüm için bu olaya dair de bir şeyler bekledim ama çıkmadı. Bu olay olmasa da mesleğini icra edebilse cesur, zeki ve fişek avukatımız Ceylin Erguvan (Kaya) kim bilir daha neler izleriz diyorum hala.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER