Yargı: Kral tanımayan cesur bir kadının zaferi

Yargı: Kral tanımayan cesur bir kadının zaferi
Yekta, "Kral'a ateş etmeden önce öldüğünden emin ol." demişti Ceylin'e. Fakat ilk bölümden beri herkesin çekindiği ve korktuğu Yekta'dan tek korkmayan ve onu Kral olarak görmeyen de Ceylin'di. Yekta'nın tek çekindiği insanın Ceylin olması da boşuna değildi. Yargı sezon finaliyle ilgili 6 ay sonrası mevzusuna girmek istemiyorum. Ilgaz'ın öldüğü, Ceylin'in suçlandığı bir olay örgüsüne yorum yapmak içimden gelmiyor. Bunun için Yargı sezon finalinde beni en çok tatmin eden ve mutlu eden şey, yani Ceylin'in zaferi hakkında yazmak istedim. Bu zafer için de Sema hanım ve tüm Yargı ekibine teşekkür ederim öncelikle. 

Ceylin bunu öyle hak etti ki, biraz zip dosyası gibi araya sıkıştırılmış gibi duran düğünden çok, bu mutlu etti beni. Ceylin'in de, biz izleyicilerin de sonunda suçlu birinin hukuk önünde hesap vereceğini görmeye ihtiyacımız vardı.

Ceylin Erguvan karşımıza tuttuğunu koparan, karşısındakinin suçlu mu suçsuz mu olduğunu kendi yöntemleri ile hisseden ve bu yönde aksiyon alan bir avukat olarak çıktı. Fakat özellikle Engin'in cinayetiyle suçlanıp hapse atılmasıyla başlayan süreçte, daha çok düşünmeden attığı adımları olan ve sevgilisine (Ilgaz'ın sürekli hazırda sakladığı bir boşanma dilekçesi olduğunu öğrendiğimden beri kocası diyemiyorum) yalan söyleyen biri konumuna düşürüldü ki, dizide beni en çok rahatsız eden şey bu oldu sanırım. 

Aslında bu aşkta en olduğu gibi, karakteri, hayatı ve yaralarıyla, zaaflarını saklamadan kendini açan tarafın Ceylin olduğunu düşünüyorum. Ilgaz'dan değişmesine, ona ayak uydurmasına dair bir talebi de hiç olmadı. Sevilmek ve terk edilmemek dışında öyle talepsiz girdi bu aşka. Ilgaz ise talepleri olan taraf oldu. Hatta şüphelendiğinde Ceylin'in özel eşyasını bile emniyete götürüp araştırarak hesap soran, sürekli "değiş" diyen taraftı. Bu nedenle ilişkilerinde yalan veya sır diye adlandırılan çoğu şeyi, aslında Ceylin'in kendi gibi kalabilme ama bunu yaparken Ilgaz'ı kendi doğru bölgesinden çıkarmama savaşı olarak görüyorum. Ruhsal ve psikolojik olarak yaşadıklarının davaları ve olayları görüşünü ve tepkilerini etkilemesi bir yana, adımlarını kafasında hep bir "Yapma Ceylin" diyen Ilgaz'ın sesiyle gizli saklı, kısıtlı, "bir şey yapmalıyım ama ne?" deyip düşünmeden attığı için de eski Ceylin'i göremiyorduk bir süredir.

Nedenini tatmin edici ve pek inandırıcı bulmadığım boşanmanın belki de tek olumlu yanı, hep yalnız savaşmış, hep kendi başına ayakta kalmış Ceylin'in, yine tek başına kalmış olsa da, kendini bulması ve ayağa kalkmasıydı. Eski Ceylin gibi kendi planlarını, bu defa kimseye hesap vermeden ve kendini kısıtlamadan ama tecrübeleriyle öğrendiklerini de dikkate alarak yapmasıydı. Sonuçta dizinin şu ana kadar izlediğimiz en organize ve zeki planını yaptı. Yekta da ancak böyle tutuklanırdı zaten. Ve bunu da Ceylin'den başkası yapamazdı. Kimseyi dinlemeden, dikkatle ve yine en çok da kendini en tehlikeye atarak, korkmadan ilerledi ve Yekta'yı tutuklattı.

Evet, Ceylin bu zaferi fazlasıyla hak etti. Bu hikayede her ne kadar Ilgaz babasının ve kardeşinin yaptıklarına kızsa, ihanete uğradığını hissetse de, yaşam olduğu sürece umut da olduğu için yine ailesiyleydi bölüm sonuna doğru. Aynı anda Ceylin'i mezarlıkta gördük. Kayıplarının yerine sarılabileceği bir adalete ihtiyacı vardı. Engin kendini öldürdü ve cezasını çekmedi.  Niyazi kendini öldürdü ve hukuki cezadan kurtuldu. Sarılabileceği somut bir şeye ihtiyacı vardı. Çınar ve Metin'e dair öfkesinin çoğunun da onların da paçayı yırtma ihtimaline karşı olduğunu düşünüyorum (hoş Çınar katil olmasa da Metinle yaptıkları şeyler pek de hafif şeyler değildi Ceylin açısından bakarsak). Sonunda acısının bulutları gözlerinden çekilmeye başladığında resmi daha net görmeye başladı ve en sonunda somut bir değil, 3 suçlu buldu. Engin yine cezalandırılamazdı ama diğerlerini hukuk karşısına çıkarabilirdi. Ceylin'in de ilk bölümden beri istediği buydu. Onu Engin'e ya da Yekta'ya karşı öldürme planları yaparken görmedik hiç. Engin'i öldürüp, onu darp eden ve suçu üstüne yıkan Niyazi kendini öldürdüğünde dahi vicdan azabı yaşadığını gördük. Engin'i öldürmüş olabilme ihtimali olduğunu düşündüğünde, katil olma fikrinin onu nasıl yaraladığını gördük. İstediği hep Engin'e de hesaplaşma sahnesinde dediği gibi, "kitap ne diyorsa o" dediği cezayı suçlulara aldırmak oldu. Bunun için 34 bölüm boyunca savaştı ve sonunda seyrederken çok zevk aldığım kendi planıyla oyununu kurdu ve kazandı.

Yeni sezona dair en istediğim şeylerden biri de bu Ceylin'i kaybetmememiz. Ceylin'i ilk sezon boyunca mesleğini icra etmek yerine o kadar çok nezarette, gözaltında, hapiste gördük ki, artık gerçekten ikinci sezonda fişek gibi olan, zehir gibi kafası çalışan Avukat Ceylin'i bol bol izlemeyi umuyorum.

6 ay sonraya dair bir şey yazsam mı yazmasam mı bilemiyorum. Açıkçası iki bölümdür 6 ay sonra kısmı çıktığında seyir keyfimi etkilediği için seyretmeden kapattım. Geleceğe dair sahnelerle sezon finaline gitmek farklı bir yol olsa da, zaten bir sezon boyunca defalarca suçlanan, gözaltına alınan, hapse atılan, katil olduğu şüphesiyle kıvrandığını gördüğümüz Ceylin'i yine benzer bir pozisyonda görmek heyecanlandırmak yerine canımı sıktı galiba. Öfkesiyle Ceylin kimi öldürdü tarzında reklamlarla bunun sürdürülmesi; Engin'e, Niyazi'ye, babasını yakan Metin amire vicdanla yaklaşan, en zor anlarında bile çiçek satarak geçinen bir kadının ya da yıkadığı çamaşırlardan kazandığı parayı çocuklarına gönderen bir başka kadının sesini duyabilen ve yardım eden Ceylin'den seri katilmiş gibi bahsedilmesi de seyirci olarak biraz kırdı sanırım beni.

Halbuki dizide tüm iç sorguları, iç hesaplaşmaları, yaraları, düşünceleri ve ruhu ile bize kendini en çok anlatan Ceylin oldu. Daha önce benzer ithamlara maruz kalmış, benzer yollardan geçmiş ve hapse bile girmiş bu kadar tanıdığımız bir karakterin, yeniden hapiste ve suçlanacak kişi olacağı yönünde ipuçları veren yeni bir sezon düşünmek istemiyorum sanırım. Çünkü düşündükçe içim sıkılıyor. Ilgaz'ın ölüp ölmediğine dair de farkındaysanız hiçbir yorum yapmadım. Çünkü bu da içimi sıkıyor. Umut seviyorum ben. En karanlık gecede bile yıldızlar ve ay vardır ve güneş doğar demek istiyorum. Enginlerin ve Yektaların kötü ve karanlık planlarıyla kazandığı bir dünya değil, aydınlığa ulaşmak için karanlığın ortasında elini taşın altına sokmaktan korkmayan, yürekli ve cesur Ceylinlerin ve dürüst ve doğru Ilgazların kazandığı bir dünya hayal ediyorum. O nedenle de benim için sezon finalinin en önemli olayı Ceylin'in yeniden kendini bulması ve Yekta'yı tutuklatmasıydı. İkinci sezonda da bu Ceylin'i bol bol izlemek dileğiyle...



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER