Agatha Christie uyarlaması bir film daha nihayet bizlerle buluştu. Salgın ve Armie Hammer'ın yamyamlığı nedeniyle neredeyse iki sene ertelenen Death on the Nile / Nil'de Ölüm filmi bugün vizyona girdi.
1937'de piyasaya çıkan aynı isimli romanın 1978 yapımı bilindik bir
film uyarlaması da bulunuyor. Ayrıca
Agatha Christie's Poirot dizisinin bir bölümü (9x03) için de uyarlanmıştı. 2022 yapımı film ise Kenneth Branagh imzasıyla ekrana geldi. Branagh, 2017'de vizyona giren
Murder on the Orient Express (Doğu Ekspresi'nde Cinayet) filminde de yönetmenliği ve başrolü üstlenmişti.
Filmin geniş kadrosundaGal Gadot, Armie Hammer, Tom Bateman, Annette Bening, Russell Brand, Ali Fazal, Dawn French, Rose Leslie, Emma Mackey, Sophie Okonedo, Jennifer Saunders ve Letitia Wright gibi isimler de yer alıyor. Senaryosunu Doğu Ekspresi'nde Cinayet'in senaristi Michael Green kaleme aldı.
Ben de çoktandır beklediğim filmi vizyonun ilk gününde izlemiş oldum.
** Öncelikle aradan çıksın. Öyle mi diye bir düşündüm de, öyle gibi. Death on the Nile (2022) > Murder on the Orient Express (2017).
** Film, sadık denebilecek bir uyarlama, dolayısıyla Kenneth Branagh'ın bu sefer genel anlamda daha iyi iş çıkardığı düşüncesindeyim. Kadrosu da sağ olsun derli toplu ilerliyor. Armie Hammer polemiği nedeniyle kurgusunu ellerler mi acaba, düşüncem vardı mesela ama dokunmamışlar. Finali de dahil olması gerektiği gibi ilerlemiş. Hikayedeki "bazı" yerlerini göze çarpacak ölçüde ellemişler gerçi, orası ayrı.
En basitinden Tom Bateman'ın canlandırdığı Bouc karakteri Agatha Christie hikayelerinde olmayan biri. İlk filmde yer alması bir yana karakteri ikinci filme de taşıdılar. Hatta bu sefer Annette Bening'in canlandırdığı annesi de hikayeye dahil olmuş durumda. Filmin girişindeki bıyık sekansının "hayal gücü" olduğunu anlaması da zor olmasa gerek...
Bir de içimde kalmasın, Hercule Poirot karakterini tanıyanlar aşka mesafeli bir insan olduğunu bilirler. Filmlerde de aşağı yukarı böyle ama bunun perde arkasındaki sebeplendirmede kendi bildiklerini okuduklarını söyleyebilirim.
** Kadrodaki isimlerden Sophie Okonedo, Emma Mackey, Jennifer Saunders ve Dawn French bana göre daha öne çıktılar. Salome Otterbourne karakterinden böyle bir cevher çıkabileceğini düşünmezdim gerçekten, Okonedo başta olmak üzere katkısı olanlara teşekkür edesim geldi. Emma Mackey ise filmin muhtemelen en kilit karakteri Jacqueline'in hakkını vermiş. Armie Hammer biraz kütük gibi durmuş bu arada ama dert değildi.
Oyunculuğu yanı sıra yaptığı açıklamalarla Gal Gadot'nun zaman zaman gündemi meşgul ettiği malum. Hatta İsrailli oyuncu nedeniyle Death on the Nile'ı Kuveyt'te ve Lübnan'da yasakladıkları haberi geldi bile. Ancak bu film açısından değerlendirirsek bence Linnet Doyle olarak yeterliydi. İşin suyunu çıkarmaya girersek Linnet’in aslında sarışın olması gibi bir detay var ama o kadar abartmayayım ^.^ Tiplerde birebir benzerlik beklediğimi söyleyemem zaten.
** Agatha Christie külliyatını okuyanlar az çok farkındadır, siyah ya da cinsel yönelimi "farklı" karakterlerin etrafta aman aman bahsi yoktur. Biraz o dönemin yayıncılık sektörünün işleyişi, biraz kendi ve halkın inanç sistemi falan derken böyle bir durum olduğunu inkar edemem. Death on the Nile ise 2014 yapımı filmde olduğu gibi bu açıdan da bazı "oynamalar" yapmayı ihmal etmiyor.
Yine en basitinden Andrew Pennington > Andrew Katchadourian olmuş mesela. Açıkçası pek hatırlamıyorum ama aynı avukat karakterin kitapta siyahi olduğunu "pek" sanmıyorum ben. Ayrıca hazır gelmişken #LoveisLove demiş de olayım...
Velhasıl bu uyarlama da bu şekilde işte... Geçtiğimiz filmin sonunda Death on the Nile'ı uyarlayacaklarına dair bir sinyal vermişlerdir. Bu sefer ona benzer bir sinyal yoktu ama umarım bir ara 3. filmi de yaparlar. Hiç değilse üçleme çıkartmaları fena olmaz. Sevgiler, saygılar. Yakında yeni uyarlamalarla görüşmek dileğiyle.