Sevgili Geek 101 takipçileri, bu yazımda sizlere insan
psikolojisine ve biyolojisine yaklaşımıyla kendi devrinde çığır açmış bir bilim
insanı olan Sigmund Freud’un en bilinmeyen yönlerini ve hikayelerini ekrana
taşıyan Netflix’in psikolojik ve biyografik dizisi Freud’u anlatacağım.
Duyguların Zekayla Kusursuzca Buluşması: Sigmund Freud
Psikoloji biliminin en temel alt dallarından biri olan psikanaliz
biliminin kurucusu olan Sigmund Freud, hastaların psikolojik açıdan zor ve
sıkıntılı süreçler geçirmesinin beyin temelli bir sorun olduğunu düşünmekten
çok bilinçaltına saklanılan, itilen duygulardan, hazlardan, arzulardan kaynaklı
olduğunu savunmuştur. Bastırılmış duygular, ertelenmiş cinsel hazlar ve
durdurulamayan bilinç akışı gibi sorunların en derinine inen Freud, duygularını
zekasıyla kusursuz bir şekilde birleştirmeyi başarmıştır.
Freud Dizisinin
Konusu:
“Her insan, gördüğü rüyanın tabiridir.”
Sigmund Freud
Freud dizisi, Sigmund Freud’un meslekteki ve kişisel
hayatındaki ilk dönemlerine uzanıyor.
11. yüzyıl Viyanası’nda, Avusturya İmpartorluğu’nun siyasal
ve ekonomik yönden halkı kısıtlamalara ve baskılara zorladığı bir dönemde,
mesleki anlamda kendini ispatlamaya çalışan Sigmund, nörolog olarak bir akıl
hastanesinde çalışmaktadır. Henüz asistanlık döneminde olan Sigmund Freud,
hastalara hocalarının bakmadığı taraflardan bakmayı fazlasıyla sevmektedir.
Eğitim aldığı hocalarının çoğunun psikolojik rahatsızlıkları beyin temelli
yollarla açıklamasına şiddetle karşı çıkan Freud, bilinçaltı kuramının ilk
basamaklarını ve temellerini oluşturmaya başlar. O sırada Viyana’nın sosyal
hayatı da fazlasıyla karışıktır.
Şehirde sebebi olmayan cinayetler işlenmekte, her gün bir
sürü masum insan canice öldürülmekte ya da başka bir kişiliğe
dönüştürülmektedir. İmparatorluk askerleri, cinayetleri sıradanlaştırmaya ve
üzerini kapatmaya çalışırken Freud ise cinayetlerin altında yatan sebeplerin
peşine düşer hem mesleki hem de kişisel hayatında devrim yaratacak olaylara
doğru da ilk adımını atar.
Bilinçaltı, Bastırılmış Duygular ve Arzular!
“Kendini öldürme arzusu daha derinde başkalarını öldürme
arzusunun projeksiyonudur.”
Sigmund Freud
Freud şehirde meydana gelen bu gizemli cinayetlerin derinine
indikçe birçok şey de açığa çıkmaya başlar. Cinayetlerin işleyen kişilerin
hemen hemen hepsi; bastırdıkları duyguları ve arzuları tarafından ele
geçirilen, hayattaki yerini ve rolünü arayan, sözlü ve fiziksel şiddetin içinde
büyüyen, aile ve toplum baskısı gören kişilerdir. Freud, bu kişilere
bilinçaltında sakladıkları şeyleri ortaya çıkaracak bir hipnoz yöntemi uygular.
Bu yöntem, basit bir cep saati uygulanarak yapılmakta, kişinin bilincindeki
sahteliklerden çok bilinçaltındaki gerçekliklere ulaşılmaktadır. Freud bu
hipnoz seanslarıyla bu kişilerin başka bir ruh tarafından ele geçirildiğini
fark eder ve kendini bir anda mistik bir döngünün içinde bulur. Bu mistik
döngünün baş kahramanı Fleur Salome ile tanışan Sigmund Freud, büyük bir
tehlikeyle karşı karşıya olduğundan habersizdir.
Gizemli, Tehlikeli ve Efsanevi Bir Medyum: Fleur Salome
Freud dizisi, Sigmund Freud’un hayatını merkezine alan
psikolojik ve biyografik bir yapım olsa da içinde gerçeğe dayanmayan kurgular
ve karakterler de barındırıyor. Dizideki Fleur Salome karakteri, Sigmund
Freud’un gerçek hayatta büyük bir aşk yaşadığı nörolog- psikolog Lou Andreas
Salome’nin çok farklı bir kişilik ve hikayeyle ekran önüne kurgulanmış halidir
ve gerçek Salome ile hiçbir benzerliği yoktur ama dizideki ana hikâye örgüsünün
neredeyse tamamı bu yapay karakter kurgusunun üzerine kurulmuştur.
Macaristan’da yaşadığı köyü ve ailesini bir katliam
sırasında kaybeden Fleur Salome, o trajik katliamdan kurtulmayı başarmış tek
kişidir. Macar soyunun en güçlü ailelerinden biri tarafından evlat edinilen ve
büyütülen Fleur, kendi içinde çok farklı bir ruh daha taşıdığını fark eder.
Fleur Salome, geleceği gören bir medyumdur. Bunun dışında efsanelere ve
mitolojilere konu olmuş şeytani yaratık Taltus’un da ruhunu kendi bedeninde
taşımaktadır. Zamanla kendi öz benliğini kaybedip Taltus’a dönüşen Fleur,
Viyana şehrini ve halkı birbirine katar. Birçok cinayete, katliama ve suça
sebep olur. Fleur’u derhal ortadan kaldırılması gereken bir canavar olarak
gören İmparator, Fleur’un akıl hastanesine kapatılmasını ve burada ölüme terk
edilmesini emreder.
Fleur’un tekrar kendi benliğine kavuşmasını sağlayacak kişi
ise yine Sigmund Freud olacaktır. Freud sadece Fleur Salome ile uğraşmakla
kalmaz, bir de kendini Taltus’un askerleri olarak gören kişilerle mücadele
etmek zorunda kalır. Karanlık ve şeytani bir ruh tarafından ele geçirilen bu
masum insanları tekrar öz benliğine kavuşturmak Freud için hiç de kolay
olmayacaktır.
“Bir gün dönüp geçmişe baktığınızda, mücadelelerle geçen
yılların, hayatınızın en güzel yılları olduğunu göreceksiniz!”
Sigmund Freud
Bir Ayrımcılık ve Yok Sayma Trajedisi: Yahudilik Sorunsalı!
Freud dizisi, Sigmund Freud’un asıl adıyla Sigismund
Freud’un hiç bilmediğimiz taraflarını da gözler önüne seriyor.
Sigismund, Yahudi geleneklerine gönülden bağlı bir ailenin
oğludur. Hastalarını ve cinayet vakalarını geride bıraktığı zamanları,
ailesiyle yediği akşam yemeklerine katılarak geçirmektedir. Sigismund, bu
masada kendi bilinçaltı ile yüzleşme fırsatı bulur. Ne yaparsa yapsın, kendisi
tarafından asla takdir görmediği bir babası, bu babanın sürekli katlanmak
zorunda olduğu sahte gülümsemelerle dolu bir maskesi, oğlunun büyüdüğünü asla
kabul etmeyen ve her daim kendisine bağımlı olmasını isteyen bir annesi ve
Sigismund’un her hareketini hatta başarılarını bile eleştiren bir de kız
kardeşi vardır ve Freud’un bilinç altı hep bunlarla yani ailesiyle doludur.
Ailesine kendini
ispat edebilmek için hep çok daha fazlasını yapmaya çalışan Freud aynı zamanda
bir kokain bağımlısıdır. Kokainin ve hipnozun etkisiyle kendi içine yaptığı
yolculuklarda ve hipnoz seanslarında özellikle annesinin bu bağımlılık dolu
davranışlarından ve baskılarından kurtulmaya çalışan Sigismund tüm bunlar
yetmiyormuş gibi bir de Yahudi olduğu için çalıştığı hastanede dışlanmaya
başlar, Yahudiliği öne sürülerek çoğu buluşuna, başarısına ve vaka yaklaşımına
asla itibar edilmez.
Sigmund,
düşüncelerle, sanrılarla ve olasılılıklarla dolu bir adamdır ve hep yalnızdır.
Bu yalnızlığa onu; birlikte çalıştığı insanlar, toplum ve kendi öz ailesi itmiştir…
“Annesinin tartışmasız gözdesi olmuş bir erkek, ömür boyu
bir tatmin olma duygusu çoğu zaman da gerçek başarıya götüren özgüveni içinde
barındırır.”
Sigmund Freud
Rüyalarımız, Gerçekten de Öz Benliğimizin Aynası Mıdır?
Freud dizisinin ilgi
çekiciliğini arttıran diğer bir nokta, dizideki sahnelerde kendinizi her daim
bir hareketin içinde hissetmeniz. Dizideki her karakter, içindeki duygularla ve
geçmişte kopamadığı sayfalarla bir şekilde yüzleşiyor ve bu yüzleşmeler bir
rüyanın içindeymiş gibi gerçekleşiyor. Rüyalarımız, gerçekten de öz
benliğimizin aynası mıdır? Yoksa, gerçekten görmek istediğimiz için mi o
rüyalara sahip olmak isteriz? İşte Freud dizisi sizlere bu soruları sordururken
aynı zamanda insan psikolojisine ve ruhuna bambaşka ve fazlasıyla sıra dışı
pencerelerden bakmanızı sağlayacak! Herkese şimdiden iyi seyirler dilerim.
“Bilinç altının gücü. En derinlerimizde gerçekten
istediğimiz şey, bize gelecektir öyle ya da böyle. Ya da tam tersi. İnsanın
dönüştüğü şeyin aslında en derindeki arzusu olduğunu söyleyebiliriz.”
Sigmund Freud