‘Vay
be!’diyerek başlıyorum yazıya. Çünkü
4 yıllık bir dizi finalde doğru gidiyor. Evet, hepimiz biliyoruz Çukur'un final
yapacağını. Hikâyesini, derdini yeterince anlattı ama içimi bir hüzün
kaplamıyor da değil.
Çukur’un
121. bölümünü, 4 yıllık hikâyenin taşındığı noktayı ve Çukur’un çehresinin
değişimini yorumladığım bir yazı yazdım. Keyifli okumlar dilerim.
Yeni
Çukur
Hikâyenin,
zaman atlaması ile değişimi beni çok heyecanlandırdı. Daha bir keyifle
izliyorum bölümleri. Amca ile daha gerçek bir Çukur hissetmeye başladım...
Erdenetler çok kaliteli ve her bir bireyi çok derinlikli yapıya sahip
karakterlerdi. (İlk başta belirteyim, Erdenet ailesini kötülemiyorum; çok sevdiğim
bir ailedir.) Devam edelim. Koçovalı ile Erdenet hikâyesinde tam aradığım etkiyi
bulamadım. Çünkü temelde bir konu eksik gibiydi. Dizinin bir amacının
olmadığını düşündüm ve nereye gittiğini, konuyu nasıl bağlayacaklarını merak
ediyordum ki diziye Amca dahil oldu.
Amca’nın
diziye dahil olması, İdris’in Vartolu'ya anlattığı hikâyeyi; yine Vartolu’ya bu
sefer Amca’nın farklı anlatması, Amca’nın bir intikam derdinin olması, vb. gibi
olaylar beni daha çok etkiledi.
Başta,
Çukur’un düşmanı Baykal’dı. Yücel’in onula bir bağlantısının olduğunu
biliyoruz. Yani Çukur’un başına Baykal’ı Yücel musallat etti. Karakuzuları,
Yücel musallat etti. Efsun’u, Azer’i, Timsah’ı Yücel musallat etti. Ve hatta
Yücel (diğerleri) ile Akın ortak oldu ve Çukur’a karşı birlik oldular. Hep bir
bağlantı hep anlayabildiğimiz bir dert vardı.
Hikâyeye
Erdenetler dahil oldu ve dizi başka bir boyut aldı. Benim görüşüm Erdenetler
Çukur’a fazlaydı. Bir düşman olarak çok değerli ve güçlü bir aile idi... Yani
Çukur’un çehresinin değişimi beni çok mutlu etti.
İki
notum var;
Bir:
Baykal konusu bir yere bağlanır mı?
İki:
Meliha’nın Emmi’ye verdiği sırrın, Amca ile alâkalı olduğu çok belli. Fakat
Amca, Sultan’ı seviyor. Yani Meliha’nın önemi, sırrı bilmesi mi? Ve bir de Yamaç’ın
yüzüğünün sahibinin Amca’nın olması var. Emmi hafızasını kaybetmeye
başladığında, Aliço’ya verdiği mektubu “Yamaç’a ver.” demişti.
Ama devamında “Çukur’un başında kim varsa ona ver.” dedi. Yani bu
sır direkt Yamaç ile alakalı mı? İşte burası çok müşkül.
Bu iki
konudaki fikirlerinizi yorumlara bekliyorum.
Tiyatro oyunu gibi...
Biraz da
121. bölüme bir bakalım. Bölümün en etkili yeriydi, EfYam. İzlerken attığım bir
tweette 'Tiyatro oyunu izliyor gibiyim, tebrikler!' diye yazdım.
Damla Sönmez ve Aras Bulut İynemli’ye, her hafta olduğu gibi kocaman tebrikler!
EfYam
Damla
Sönmez ve Aras Bulut İynemli çok sevdiğim, harika oyuncular. Ama hiç EfYam'cı
olmadım. Çünkü Nehir vardı. Nehir'in deli hareketleri, enerjisi beni çok
bağladı. NehYam çok güzeldi ve harcandı. Nehir'in gitmesi en çok beni mutlu
etmiştir. Çünkü Yamaç'ın Nehir'e yaptığı ayıbı izlemek çok kötüydü. Bu konuda
tek takıldığım nokta, Yamaç'ın Nehir'i, Nehir'i geçtim oğlunu merak etmiyor,
hiç lafını bile geçirmiyor olması. Bu beni rahatsız etti. Tamam çok zorluk
çekti(niz). Ama hiç olmazsa ‘Benim oğlum da var bir yerlerde.’
diyebilirdi.
Çukur'un
değişim hikâyesi, Efsun ve Yamaç yani EfYam sevgimi arttırdı. Bilmiyorum ama
çok içtenlik, yakınlık hissettiğimi fark ettim. Bu bölümü bu güzel cümleler ile
bitiriyorum:
“Sakın
korkma sevgilim, korkarsan yenilirsin, sen korkarsan yeniliriz.”
Biraz
Amca'yı yorumlamak istiyorum. Amca ile İdris'in düşmanlığını bilmiyoruz ama
Cumali Amca'nın anlattığı hikâye ile İdris'in Cumali Amca'yı iki kere vurduğunu
anladık. Zaten Paşa da kahvenin dışında vurduğunu söylemişti... Eğer Sultan,
Amca'nın hikâyesini biliyor olsaydı ilk başta engel olurdu. Ya da çocuklarını
korumak için mi hiçbir şey yapamadı?.. Amca'nın Akın'ı bağlamak/durdurmak için
Yasmin'i hasta ettiğini düşünüyorum... Korku ve saygı düzeni salmış Çukur'a.
İlk
baştan itibaren belli bir şey vardı, o da oluyor... Benim hep istediğimdi, Karaca
ile Celasun. Karaca, kalbinde derinliklere gömdüğü Celasun'unu tekrar gün
yüzüne çıkartıyor. Celasun, Selim'e verdiği söz için yanında olduğu, koruduğu Karaca
için bir adım attı... Umarım Karaca, Amca’nın gerçek yüzünü öğrenir.
“Celaliyim
Vartolu!”
“Şelaleye
Düşmüştür
Zeytinin dalı;
Celaliyim
Celalisin
Celali.”
Yamaç, “Celaliyim
Vartolu!” dedi ve isyan ettiğini açıkladı. Ve bu bölümü böyle bitirdik.
Yine bir mezarlık sahnesi ve yine Vartolu ile Yamaç karşı karşıya. Bunun üstüne
konuşabileceğimiz fazla bir şey yok. 'İzleyelim ve görelim.' diyorum.
Vakit
ayırdığınız için teşekkür ederim.