Maraşlı: İkinci perde başlıyor...

Maraşlı: İkinci perde başlıyor...
İki haftadır yazdığım yazılarda hem bölümü, hem de bölüm dışı konuları değerlendiriyordum ve bu yaptığımın güzel bir şey olduğunu fark ettim. Çünkü tek bir bölümü konuşmaktansa tüm hikâyeyi bir yere bağlayıp konuşmak, tartışmak güzel oluyor.

Bu haftaki konu: Dizinin kronolojisi...
 
Türel Ailesini araştıran bir istihbaratçının öldürüldüğü saldırıda, Maraşlı’nın kızı Zeliş vuruluyor ve psikolojik olarak hastalanıyor. Günümüzü izledikten sonra bir yıl önceye gidip, sorgu sahnesini izliyoruz. Biz izleyicilerde, bu saldırı sonrası Maraşlı’yı sorguluyorlar düşüncesi uyandırılıyor fakat bu böyle değil.
 
Çünkü sekizinci bölümde, Maraşlı’ya “Operasyonun başını hatırlıyorsun değil mi?” diye sormuşlardı. Ve bu toplantı masasında, Mahur’a yaklaşarak ailenin içine gireceğini bize vermişlerdi, bu bir. Dokuzuncu bölümdeki sorgu sahnesinde Maraşlı, “Ben âşık olmam.” veya benzeri konuştu. Ve bu da sekizinci bölümdeki toplantının bu sorgudan önce olduğunu belli etti, buda iki. Çünkü Maraşlı’yı burada sorgulamıyorlar.
 
Tek tek yazayım. Önce saldırı oldu; sonra Maraşlı’yı buldular, sorguladılar ve kızı için bu operasyonu kabul etti. Peşinden sekizinci bölümdeki toplantı oluyor, sanırım Maraşlı’yı eğitime aldılar (masadaki kâğıtta eğitimle ilgili bilgiler vardı). Peşinden sorgu sahneleri oluyor. Bunun sebebi operasyon başlamadan önce resmi bir kayıt için Maraşlı’yı kamera kayıtta iken tüm hikâyeyi anlattırıp operasyona başlamak. Tabii bazı yerler yine açık. Bu kronoloji konusundaki fikirlerinizi lütfen yorumlarda paylaşın ki hep beraber tartışalım. Çünkü zaman kavramı için benim bu yazdığım gibi uyup ya da uymayan yerleri var... Bir yıl önce sorgu var. Altı ay önce Mahur’u takip ediyor. Bir de merak ettiğim, ilk altı ay n’oldu?
 

 
“Ya Mahur’u geri getirirsin ya da bizimle işin biter!”
 
İstihbaratın bu konuşması, üç yıllık operasyonu Mahur üzerinden yapmaları ve Maraşlı’nın sadece kızı için bu zorlu görevi kabul etmesi beni ikna etmedi açıkçası. 
 
1: Aile ile sıkıntıları olsa da ailenin içine sızmış biri Maraşlı. Bir de üç yıl harcanmış ve hâl böyle olunca Maraşlı’yı bırakıp başka bir plan yapacaklar öyle mi?
 
2: Maraşlı, Mahur’un değil de direkt aile için korumalık yapsa hem daha mantıklı olurdu, hem de aşk dizisi izlenimi vermezdi. Baktığımızda Maraşlı dizisinin türü aşk ağırlıklı oldu.
 
3: Hasta bir kızı varken, intikam için bu görevi kabul etmesi beni ikna etmedi. Evet, bunu ikinci kez vurguluyorum. Kızıyla ilgilenmek varken, bu görevden dolayı eve; kızının yaşadığı eve Savaş geldi! Başka bir sebebi yoksa, kızını tehlikeye atan bir babadır Celal!
 

 
Tarih 8 Mart 2021. Mahur Hanım başka memlekete gitti. Onunla birlikte dünyanın en güzel bakan gözleri de gitti. Onunla birlikte dünyanın en güzel kokusu da gitti. Her şey bitti, geri dönmez artık. O kadar şey yaşamış insan geri döner mi hiç. Türellerin evine giremem artık. Başarısız olduğum yetmiyormuş gibi, bir de âşık oldum. Âşık olmak, benim gibi bir adamın yapacağı son hata. Lakin, aşk hataların en güzeli. Mahur gitti. Mahur’la birlikte dünyanın en güzel ismi de gitti.” (Çok güzel bir konuşma olduğu için yazmak istedim.)
 
Mahur’un gitmeyeceğini, en azından gidip biraz zaman geçip döneceğini düşünüyordum. Maraşlı’ya âşık olduğu için gitmedi ve bir zaman atlaması olmadı. Maraşlı’nın Mahur için söylediği bu cümleler, Mahur dönünce birbirlerine sarılmaları çok güzeldi. Fakat Mahur da âşık olduğunu itiraf etti ve kapı çaldı ya burada biraz sinir oldum. Çünkü Mahur’un bu aşk itirafı daha özenli olabilirdi. Bir de Maraşlı’nın itirafı erkendi benim için.
 
Maraşlı’nın Mahur’un gözlerine bakarak yalan söylediği zaman, içinin nasıl acıdığını yüzünde gördüm. Mahur’un, Maraşlı’nın kim olduğunu öğrendiğinde güveni tam anlamıyla yıkılacak ve toparlamakta kolay olmayacaktır.
 

 
İlhan’ın Savaş’a boyun eğmeyip üstüne bir de şikâyet etmesini tebrik ediyorum. Maraşlı’nın İlhan’ın hayatını kurtarması, görevi için ileride çok yararlı olacaktır.
 
Firuzan’ın sekizinci bölümde şirkete İlhan ile konuşmaya gittiğinde “Eski günleri yad edeyim.” demişti. Bu dediği ile önceden şirkette çalıştığını, Aziz’i etkileyerek, para için evlendiğini tahmin edip ve Savaş ile ortak olabileceğini düşünmüştüm ama tek derdi para belli. ^^
 
Uyuşturucu işini duyduğundaki tepkisi, Maraşlı’ya anlattıklarının yarısının yalan olması ile Ozan gördüğüm en büyük kaypak karakterlerden biri. ^^
 
Bu bölüm Ecem beni gıcık etti. Kesinlikle çoğu izleyiciyi gıcık etmiştir diye tahmin ediyorum. Maraşlı’nın kim olduğunu bilmiyor fakat doğru yorum yapıyor. Doğruya doğru eğer birbirlerine iyice tutulurlarsa, Mahur; Maraşlı’nın gerçekte kim olduğunu öğrendiğinde çok yıkılacak bu belli. Ama Mahur’un hayatına karışması rahatsız edici.
 

 
Aziz’in rahatsızlığı üzerine Mahur eve dönüp, Maraşlı da göreve devam etmiş olacak. Fakat burada değinmek istediğim konu, Yeşilçam filmi gibi; zengin baba, fakir ama gururlu adam ile kızının birlikte olmasını istemez ve ayrılmalarını söyler. Buna benzettim ben. Dizi, konuları açtıkça ilk baştaki popülaritesini kaybetti. Tamam bu bölüm derli toplu bir bölümdü ama heyecan yoktu. Aşk konusunda heyecan yaşayalım diyorum fakat bir Ecem, bir Aziz ile çok klişe bir şekilde devam ediyor bu konu. Amacım diziyi kötülemek değil. Fakat ilk başlarda çok beğendiğim dizinin, hatalar ve klişeler ile devam etmesi beni üzüyor. 
 

 
Ve işte beklediğim düşman! İlk baştan beri en çok tahmin edilen kişi Necati idi, öyle de oldu. Yazının başlığında da yazdığım gibi: “İkinci perde başlıyor.” Şimdiye kadar izlediklerimiz, asıl düşmanı bulmaydı. (Çok merak ediyorum, Necati’nin zekâsı ile nasıl mücadele edecekler.)
 
Bu bölüm Necati’deki farklılıklar ile bize ipucu verdiler aslında. “Kitaplar ve cehalet” ile ilgili konuşması, Behiye’ye “Âşık olmalıyız Behiye!” demesi, bu dediğime örnektir.
 
O evde; kitaplar ve içki ile kabuğuna çekilmiş bir hayatı vardı. Fakat kötü işlere bulaşmış. Ve bu bölüm az önce yazdıklarım ile kabuğundan çıktı. Necati için düşüncem, bir tiyatro oyunu yönetiyormuş, tiyatroda oyuncuymuş gibi hayatı yaşaması. Dizideki en çok sevdiğim ve sahnelerini beklediğim karakterdir. Artık daha da olayların içinde izleyeceğiz...
 
Kafama takılan iki soru var: Necati ne zaman öğrendi Ömer’in oğlu olduğunu ve Mahur’u gerçekten öldürtmek istedi mi? Bu konular için de yorumlarınızı bekliyorum.
 
Okuduğunuz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER