Sen Çal Kapımı: Dile gelemeyenler ve yapılması gerekenler

Sen Çal Kapımı: Dile gelemeyenler ve yapılması gerekenler
Öncelikle hepinize merhabalar! Umarım iyisinizdir ve de gününüz güzel geçiyordur. Dizinin bu haftaki bölümünü bir noktalama işaretiyle anlatmak istedim. Üç nokta (…). “Üç nokta” eksik kalan, yüklemi olmayan cümlelerin sonuna konduğu gibi, ben de bölüm sonuna bu işareti bıraktım. Bir an önce tamamlanmasını dileyerek… Eda ve Serkan bu bölüm birbirlerini bütünlemeyi değil, aralık bırakmayı tercih etti. Daha doğrusu Serkan’ın içinde kalanlar buna sebep oldu. Mesela Serkan söyleyemedikleri, dile getiremediği cümlelerle bütün her şeyi içinde yaşadı. Tamamlanmak üzere bir sonraki haftanın gelmesini bekliyorum.
 
Serkan Bolat çok zor bir karakter. Hem anlaşılması hem de kendini anlatması bakımından zor. Belki de Eda’dan öncesine kadar hep kendini gizli tutmuş ve bir maske takmış. İçinde kıyametler kopsa da kendini güçlü göstermeyi seçip bu duyguları kimseye belli etmemiş, kimseyle paylaşmamış. Bir ihtimal kimseyle yakın ve gerçek bir ilişki kurmadığı için yaşanmış her şey. Hep hatadan uzak durmuş, hayatından yanlış yapmayı çıkarmış biri. Ondan dolayı “özür dilerim” demesi bile onun için çok büyük bir gelişme. Çünkü bunu bir zayıflık olarak görmüş. Her hafta kendinden biraz daha ödün verip birtakım çözümlemeler yapıyor kendi içinde. Ben hala Eda’ya âşık olduğunu kendine bile itiraf etmediğine eminim. İçindeki karmaşasını kendi çözemediğinden dolayı hala net bir adım atamadı Eda’ya karşı.
 
Gözlerindeki o puslu bulut birazcık aralansa aslında onun için ne büyük fedakarlıklar yapmaya hazır, ona aşık bir Eda olduğunu kendi gözleriyle görecek. Duygularını paylaşmayı sevmediği ya da alışkın olmadığı içinde hep duvarlarla büyümüş. Kendini kapatmış, güvenli alanına da kimseyi almamış. Bunun bir sürü sebebi olabilir geçmişte yaşanan. Bence abisini kaybetmesi onu kendi içine hapsetmiş. Bu zamana kadar da kimse o kapıları Eda kadar zorlamamış. Kısacası Serkan hep eksik yaşamış. Ya diğer yarısını bulamamış.
 
Çocukken belki de birçoğumuz her insanın dünyaya bir amaç için geldiğine inandık. Bu amaçlara ulaşmak için de sayısız hayal kurduk. Kimimiz Eda gibi hayallerine ulaşmak için çabaladı, kimisi Serkan gibi hayaller kurmayı unuttu, kimisi de bambaşka yolları tercih etti. Serkan Eda ile tamamlanınca biraz daha hayata karıştı, hayaller kurmaya başladı aslında. Benim hayalim astronot olup Mars’a gitmekti. Geceleri gökyüzüne bakarken hep bunu düşünerek büyüdüm. Uzay aşığı olduğum için de Serkan’ı bu kadar benimsedim belki de.
 
Neredeyse her bölüm hem Eda’nın hem de Serkan’ın biraz daha değiştiğine tanıklık ettik. En büyük gelişmeyi Serkan Eda’ya abisiyle yaşadığı anları ve onun için abisinin ne kadar büyük öneme sahip olduğunu hissettirdiğinde gösterdi. Eda’nın da dediği gibi ona kalan bir pena ve yaşadıkları unutulmaz anılardı. Eda Serkan’a ulaşmak için çok çaba sarf etti. Bazen bir gözyaşında yanında oldu, bazen de gururunu değil aşkını tercih ettiğinde. Bu bölüm Eda Serkan üzülmesin diye, istediği kişinin Selin olduğunu düşünerek, yine kendini yaralamaya devam etti. Ne kadar üzülürse üzülsün, kendi hislerini bir kenara bırakarak ona yardım etti. Ya da yardım ettiğini düşündü.  
 
Biraz da diğer karakterlere bakarsak sonunda Kaan Karadağ karakterinden kurtulduk. Sonunda diyorum çünkü geçmişteki hikayesini net olarak bilmediğimiz tek karakterdi. Tek bildiğimiz kötü bir karakter olduğuydu. Ama onun da sebebini bilmiyorduk. Bence diziden ayrılması hikâyenin daha da gerçek olmasını sağladı. Tabi bu demek oluyor ki sonraki haftalarda ya diziye yeni bir oyuncu katılacak ya da bir karakter kötülerin tarafına geçecek. Senaryonun bu kısmını merakla bekliyorum. Bu haftanın bir diğer arada kalanı Engin oldu. Pırıl ve Ceren arasında gitti geldi. İkisini de yemeğe çağırıp beraber özür dilemesini izledikten sonra bir kez daha emin oldum. Engin’de bu hafta gerçeği öğrenenler arasına katıldı. Serkan ve Engin sahneleri ileri haftalarda umarım biraz daha artar. Serkan ve Engin iyi arkadaşlar fakat biz onları hep işte görüyoruz. Birbirleriyle iş dışında iletişim kurduklarını, dertleştiklerini çok az gördük.
 
Ama ne olursa olsun Eda ve Serkan hep çok güzel, onlar hep şahane. Her hafta birbirlerini ne kadar iyi tamamladıklarını, aralarındaki saklı uyuma daha da şahit oluyoruz. Eda ve Serkan arasında nasıl bir sahne yazılırsa yazılsın sinema da gibi elimde patlamış mısır izlerim. Ama bu etki ve tepkilerin, yaşananların bir sonuca varmasını dört gözle değil 16 gözle bekliyor olabilirim. :)
 
Bahsettiğim üç noktanın her aşaması bu bölümde atıldı. Her konuşma, her bakış aslında birçok şeyinde başlangıcı. 11.bölümün fragmanında gördük, Serkan hislerini benimseyip bunları Eda’ya söylediği zaman o eksik kelimeler bulunup tanışma hikayeleri tamamlanacak ve birbiri oldukları hikayeleri başlamış olacak. Biz de onların serüvenine tanıklık etmeye devam edeceğiz. İzlediğimiz bölüm için emeği geçen herkesin eline ve de emeklerine sağlık. Ayrıca zamanını ayıran, okuyan herkese teşekkür eder, bol sağlıklı günler dilerim. Hoşça kalın ve de hep hoş kalın, huzurla kalın.
 
Son olarak ne demiş tilki Küçük Prens’e “İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” *
 
Her zaman yüreğinizle bakmanız dileğiyle…
 
*Küçük Prens/ Antoine de Saint-Exupéry/Can Çocuk Yayınları
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER