“Burası New York,
Paris belki de?
Ya da ücra bir yer Türkiye’de…!”
Diye başlıyor Sultana’nın konu özeti… Öyle ya ne fark eder
neresi olduğu, nerede olduğu? Ya da gerçekten fark ediyor mu yaşananların
nerede olduğu? Ya da önemli mi yaşatılanların nerede yaşandığı? Aslında kim
haklı? Sen ben değil de çaresizlik haklı olabilir mi? Hayat ne ifade ediyor
sana? Beklentilerin neler? Öğrendiklerin, edindiklerin, duydukların, yaşadıkların
ya da gördüklerin, bildiklerin, hissettiklerin hangisi seni mutlu eder?
Mutluluk nedir sana göre
İşte Erdi Işık’ın yazdığı Sultana oyunu iki kadının hayat mücadelesini
gözlerinizin önüne tüm gerçekliğiyle sunuyor. Kendi içlerinde yaşadıklarını, dışarıdaki
etkenlere bağlı yaşadıklarını, birbirleriyle yaşadıklarını ve hayata karşı
yaşadıklarını anlatıyor. Üstelik gerçekle masal örgüsünü öylesine sağlam
repliklerle bağlamış ki Işık, ben bu masalı bir yerden biliyorum dediğin anda
düşmemek için tutunuyorsun bir dala. Çünkü öylesine kolay ki diyorsun her şey; sonra
birden zorlaşıyor omzuna yüklenenler. Tam zorluklar bitti dediğin andaysa
başlıyor asıl mücadele.
Kadınlar, ah kadınlar… Birbirinizin dostu musunuz düşmanı
mısınız? Diye bağırıyorsun sahneye. Sonra hikayelerini anlatıyorlar. Bir dakika
bir dakika. Hey sen dostum hikaye nedir bilirsin değil mi? Dinlemeyi mi
anlatmayı mı seversin? Belki ikisi de
tarzın değildir. Saygım sonsuz elbette. Yalnız hani sen o sahneye deli gibi
kahkaha atıyorsun ya, hani sen diğer sahnede hüzünlendin ya, hani yanındaki az
önceki sahne için “Afaki bir konuşma, pehh!” Diye söylendi ya.. Hehhh şunu yaz
aklının bir köşesine. Orada anlatılanların hepsi gerçek!
Erdi Işık’ın yazıp Cemal Toktaş’ın rejisini yaptığı, Nergis
Öztürk ve Özlem Alpözü’nün başarılı oyunculuklarıyla sahnede adeta rüzgar
estirdikleri Sultana oyunu sezonun iddialı oyunlarından. Oyunun metni ve rejisi kadar canlı müzikleri ve
koreografisi de epey sağlam. Koreografiler için Köksal Ünal’ın ayrıca emeğine sağlık.
Oyun sizi başından sonuna kadar öyle iyi hipnotize ediyor ki
bitmesin diye süreyi durdurmak istiyorsunuz. Oyunun yazarı Erdi Işık erkek
gözünden kadınların hikayesini epey başarılı anlatırken Cemal Toktaş da oyunu
çok hoş yönetmiş. (Ne bir fazla ne bir eksik. Ve bayılıyorum böyle tadı
kıvamında olan oyunlara.^^)
Nergis Öztürk’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. (Dipnot: Yazar
burada oyuncuyu biraz fazla biraz çok fazla aşırı aşırı övebilir.^^) Her daim
bambaşka karakterlere bürünebilen, hep sahnede olması gereken kadın oyunculardan.
Sesiyle, dansıyla, mimiğiyle, jestiyle, edasıyla daim olsun başarısı. Ve
sezonlarca sürsün Sultana.
“O zaman yansın bu dünya!” Diyorlar, siz de eşlik
ediyorsunuz. Belki eğlenceli belki hüzünlü; belki gülmekten belki ağlamaktan
gözlerinizden gelen yaşı silemeyeceğiniz bu oyunu mutlaka ama mutlaka izleyin,
izlettirin. Hem unutmayın, tiyatro iyidir.
Sevgiler.
* Oyundan replik
OYUN KÜNYE BİLGİLERİ
Yazan: Erdi Işık
Yöneten: Cemal Toktaş
Oynayanlar: Nergis Öztürk, Özlem Alpözü
Şarkı Sözleri: Şevki Çapa
Beste: Şevki Çapa, Vehbi Can Uyaroğlu
Koreograf: Köksal Ünal
Yönetmen Yardımcısı: M. Yiğit Aytuğar
Müzik Direktörü: Vehbi Can Uyaroğlu
Kostüm ve Sahne Tasarımı: Hilal Polat
Işık Tasarımı: Necati Kurtulmuş
Ses Mühendisi: Koray Halat
Işık Operatörü: M. Yiğit Aytuğar
Makyaj: Ayşe Nur Uyaroğlu
Bas Gitar: Vehbi Can Uyaroğlu
Saksafon: Bahadır Şentürk
Piyano: İlker Uçarer
Davul: Kadir Gücüyener
Sahne: Taşra Kabare