Bizim Hikaye: RahDen'de bu hafta; Âşekâ

Bizim Hikaye: RahDen'de bu hafta; Âşekâ
En son bu cephede gözyaşı, keder, kan ağlayan yürekler vardı. Cepheler terk edilmişti. Gökten romcom sahneler yağıyordu. Gözlerde korku hakimdi. “Yeter!” diyordu RahDenciler, ağlıyordu. Sabahlara kadar sahneleri hatmeden RahDenciler “Üstümüze fırlatmayın artık.” diyordu, gözyaşları sel olmuştu. Senariste “Yapma!” diyordu. Yapma... Tabii bu RahDenciler izledikleri her dizi çiftinin bir yerden sonra sapıtmasına, özlerini yitirmesine, eriyerek yok olmasına tanık olduğu için korkuyordu en çok da. İstiklal Marşı ve kapanıştan önce onların payına düşen buydu çünkü hep. RahDen’e bir daha tutkulu, öfkeli, hayran bakamayacağız korkusuyla bölümü izleyen RahDenciler şok içindeydi. Ne şok ama…

Biz ne izledik böyle? Hayal mi? Şaka mı? Rüya mı? Hayatımda ilk defa izlediğim bir çifti bu kadar mutlu gördüm ben. Midemde kelebekler halay çekiyordu izlerken. Mesela bazı dizi çiftleri var. Düşünsene 39 bölüm veya daha fazla sürekli acı çekiyorlar, mutsuz oluyorlar. Sahilde bir kere bile el ele yürümeyen, yürüyemeyen, yürütülmeyen çiftler var. Yani kendi gözlerimle gördüğümden falan değil. Öyle anlatıyorlar. Uzak diyarlarda varmış öyle çiftler. Çok uzak diyarlarda. Yazık ya. Bir de bunları izleyenler varmış. Garibans. :(

Kendi adıma ve izleyen herkes adına teşekkür ederim. Çünkü ben bu sahneleri daha önce hiçbir Türk dizi çiftinde izlemedim. O kadar cesur olamadı çoğu. Belki toplum korkuttu gözlerini, belki de işlerine gelmedi öylesi. Bilmem. Ama aradaki ince çizgiyi de unutmamak gerek. Cesaret adı altında karakterlerin özüne ihanet edersek öylesi yine kırar kalbimi. Hepimizin kalbini. Tanıdığı çifte yabancılaşmak… Neyse, unuttum gitti. :)

Rahmet’in kalbi kırık. Rahmet’in kalbi ablasının söylediklerine çok kırık. En büyük hayal kırıklığı olduğunuz kişi, hayatınız boyunca ona destek olmak için her şeyi yaptığınız ablanız olunca bu kalp kırıklığının onarılmasının o kadar kolay olmasını beklemek pek olası değil. Bu abla kardeş ilişkisini ben çok sevdim. Sonunda kendini ablasına ispikleyenin kim olduğunu öğrenmesini ise daha da çok sevdim. Neydi o? Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir özelliği vardır tatlı kız.
Rahmet’in sığınacak birisine ihtiyacı vardı. Deniz’e sığındı. Aşka sığındı. Her şeyini yitiren bu adam, âşık olduğu kadına sığındı. Mesela normalde bad boylar, ultracool ve zengin işi arabalarıyla kızları evden almaya gelir. Pışşık! Burda bu işi kız tarafı yapıyor. Bu ilişkinin alternatif bir evren gibi yazılmış halini, kadın karaktere hep erkek karakterde gördüğümüz, görmeye alıştığımız şeylerin yüklenme halini seviyorum.

Mesela bu sahnenin normali de Deniz’in yemek yapması, Rahmet’in arkadan sarılması, “Hanımım!” demesi olurken bak, burda da işler tersine dönüyor. Hamarat Rahmet, çılgın makarnasıyla sevdiceğini coşturuyor. Bunlar bayağı ayrı eve çıkmış. Ahlaksız çift, kızlı erkekli aynı evde yaşıyordu. Hanelerine bir haram point daha.

“Birçok konuda senden daha tecrübeliyim.” Ne kadar Shameless kelimeler bunlar.

“Sen niye yaşamaya bu kadar acele ediyorsun?” Rahmet bu soruyu sorduktan sonra minnacık bir zaman aralığındaki duraksamaya ne sığdırdın acaba Deniz?

“Kaybedecek vaktim yok.”

“Neden?”

“Sen niye bu kadar ağırdan alıyorsun?” Soruya soruyla cevap verelim Reyis. Kaçması daha kolay oluyor öyle.
“Ya sen bu konular açılınca niye hep kaçıyorsun?”

“Cevaplarından hoşlanmadığım sorulara tahammül edemiyorum.”

Bu kadar ince ince yazan kişilerin parti bölümündeki “Belki de yoktur.” cümlesini boşa kurduğunu düşünenler kimlerdi bakayım? Hastalık repertuarıma bakayım ben bir. Hmm… Tabii bunlar hep birer tahmin. Belki de yoktur(Şakacı şey seni.). Biz, maksimum 15 dakika sahnesi olan bir yan çiftiz. Yan çiftiz biz. Yan. Çift. Çıkıp da yan çifte böyle derin şeyler yazan kişilerin çok da umrundaydı, hıh! Hiç mi değil? Azıcık da mı? Umut yok mu? Üzülürüm, üzülürüz. Çok. Deniz Çelik’e nasıl kıyacağız? Onun ilk defa bu yönlerini gördük ki biz… Mutlu. Aşık. Çok aşık. Hayatımızda gördüğümüz en tehlikeli kızın bu hallerini gördükten sonra sahi nasıl dayanacağız? Acı çekmek özgürlüktü en nihayetinde. Özgürleşelim o zaman biz de…

Makarna orda yanmış çok mu? Biz hepimiz eridik, yandık, kül olduk. Siz nasıl bir şeysiniz ya? Yanık makarnayı yiyecek kadar zengin, şımarık, kendini beğenmiş, ukala, kötü kız.

“Benle inatlaşmaman gerekmediğini öğrenemedin mi?” Bu durumda bile Queenliğinden ödün vermeyen birisi o. Lafını da sokarmış. Siz neden bu kadar mutlusunuz? Neden? İnsan ne yapacağını da bilmiyor ki. Bünye alışık değil çiftini mutlu izlemeye. Hata veriyor. Not found.

15 gün sonra! Dizilerdeki zaman atlamalarından nefret ediyorum. Neden 15 hocam, anlatsanıza bir? Mesela 9 gün falan olsun. 11 gün. Niye 15? Yemin mi bu? Ben daha hayatımda zaman atlaması olup da mutlu olmadım. Olan var mı? Bu da bir ilk oldu galiba. Zaman atlaması sonrası daha da mutlu olan bir çift mi? Nasıl yaşanabilir bu? Türk dizi sektörü şokta. Milyonlarca yürekteki o tek bir soruyu ben sizin yerinize sorayım. 15 gün boyunca RahDen ne yaptı? Dıt! Senin aklın fesat, aklın. Kötü çucuk. Makarna pişirip yemişlerdir 15 gün, ne olacak başka? Kesin yaşanmıştır bu. Kesin (Gülen şeytan emojisi. MU HA HA HA!). Haram çiftim benim. :) Bira şişeleri falan. Sahi hangi diziden uyarlanmıştı bu? İngilizce bir şeydi sanki adı. Hatırlayamadım şimdi.

“Seni de tavladığıma göre okulda dikkatimi çekecek bir şey kalmadı çünkü.” Deniz’i içimize sokabiliyor muyuz? Neden bu kadar tatlısın sen?

“Daha ne kadar Derin’den kaçacaksın?”

“Senin saçmalıklarını temizlemek biraz daha bekleyebilir.”

“Ne benim saçmalıklarım ya?”

“Öyle Rahmet. Hiç kendini sıyırmaya kalkma. Eğer başında beni dinlemiş olsaydın konu kardeşime kadar bulaşmayacaktı.”

Niye böyle şeyler yazdık ki şimdi? Ne güzel sadece Deniz’i suçluyorduk. Rahmet’i aklardık bir şekilde. Ne bileyim “Üzgünüm.” falan derdi. “Beni ayarttı.” derdi. Bir şekilde kadın karakteri suçlar, erkeği aklardık biz. Hep öyle olmuyor muydu zaten? Suçu tek bir tarafa, kadın tarafına yıkmıyor muyduk? Birazcık özgüvenli kadın gördüğünüzde hani söylemeyi en çok sevdiğiniz o bel altı laf yok mu? Onu söylerdik. Erkek de diğer kızla tekrar yakınlaşırdı. Unuturduk yani her şeyi. Çünkü öylesi en kolayıydı. Yeni bir şey daha öğrendik. İki kişi arasında yaşanan bir şeyden iki kişi de sorumluymuş meğer. Ortada bir kusur varsa ve adı aşksa, bu kusuru paylaşan iki kusurlu taraf varmış. Dikkat et. İki.

‘Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur.
Hiçbir zaman halimden memnun olmayayım.
Hiçbir zaman kusursuz olmayayım.
Kurtar beni, Tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar.’

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER