İçimdeki Ses: Analar ne senaristler doğuruyor!

İçimdeki Ses: Analar ne senaristler doğuruyor!
Sinemalarda.
Vavien gibi başarılı bir kara komedinin senaryosuna imza atan Engin Günaydın, İçimdeki Ses’te daha hafif ve entelektüel bir aşk öyküsünü anlatırken ana-oğul ilişkilerine de keskin ve iyi gözlemlenmiş bir bakış atıyor. Orta yaşlı, hantal, bohem ve kendini çirkin bulan dizi senaristi Selim’e tesadüfi sonuçlar doğrultusunda Ayşıl adında güzeller güzeli ve de zengin bir kız görür görmez aşık olmuştur. Bu imkansız aşka ‘içindeki sesin’ gazıyla da bir türlü inanmayan Selim’in bir sorunsalı da umreden dönen annesinin yanına dönmesi olmuştur. Bu süreçte Engin Günaydın’ın senaryosunda hayata dair hoş ve ince tespitlerini izlerken; erkeklerin kadınlara dair sağlam perspektifi ve daha çok Woody Allen tarzı entelektüel mizahın tadını çıkarıyoruz. Hatta zengin-fakir, güzel-çirkin, kültürlü-kültürsüz etmenlerinin ağırlıkta olduğu bir grotesk güldürü de söz konusu.

Hadi şarap içelim!


Ne var ki filmin ikinci yarısına geçtiğimizde, Ayşıl’ın Mehpare’ye ve Selim’in babasına meyletmesiyle beraber hem karakterlerin birbirine giderek benzemeye başladığı hem de senaryonun oldukça bocaladığı bir olaylar silsilesi izliyoruz. Selim, kolay yoldan bulduğu mükemmel kadın Ayşıl’ı birdenbire ve şuursuzca kaybetmeye çalışırken sevgili yerine annesine daha fazla bağlanarak anlamsız bir ödipal çatışma oluşturuyor. Hal böyle olunca da bütün o ilk yarıdaki zekice espriler, hoş tespitler yerini klişe bir final bölümüne ve zorlama diyaloglara bırakmış oluyor.

Komedi açısından gerçekten çok güldüğüm sahneler vardı. Zaten başta Füsun Demirel’in canlandırdığı muhafazakar anne Mehpare ve arkadaşlarının komik anları, Selim’in karakter yapısı ve Nazlı Tosunoğlu’nun canlandırdığı karakterin şarabı içer içmez bağımlısı olması gibi pek çok mizah unsuru var. Oyunculuklar açısından da zaten değişen bir durum yok.  Engin Günaydın, Leyla Tuğutlu, Füsun Demirel, Ersin Korkut ve diğer oyuncular çok doğal ve keyifli performanslar ortaya koymuş.  Özellikle Engin Günaydın ve Füsun Demirel hayat verdikleri karakterler konusunda harikulade!

Mehpare ve diğer teyzeler çok eğlenceli ve gerçekçi :) 


İçimdeki Ses, iyi başlayıp vasat bir şekilde ilerlerken bütün dahi fikirleri klişe formüllerle harmanlama gibi bir tutarsızlık içine düşse de Bana Masal Anlatma ile beraber vizyonun en iyi yerli yapımlarından. Komedi filmleri açısından da seçkin bir üslubu olduğu gerçek ama Engin Günaydın biraz daha iyisini yapabilirdi. Bu arada Galip Derviş dizisinin yönetmenliğinden tanıdığımız genç yönetmen Çağrı Bayrak gayet iyi bir yönetmenlik işi çıkartmış. Dizi estetiğinden epey uzak, geçişleri ve çekimleri tam da sinema tadında olan bir film çekmiş.

*Selim’in içindeki canavarı çıkarttığı sahne çok komik gerçekten.

*Sağlam bir göndermeyi Sırrı Süreyya Önder’in zorlama oyunculuğuyla heba etmek!

Filmin Notu: 5 / 3


-Ödipal: Mitolojide Oedipus kompleksi diye geçen ve erkeğin ebeveynine özellikle annesine daha fazla bağlanması.

-Grotesk: Bir araya gelmez gibi görünen şeylerin bir oyun havasında birleştirilmesi.




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER