Robotlar, yaptıkları veya bir türlü yapamadıkları uzun yıllardır bilim kurgu yapımlarının ana konularından. Dolayısıyla dizilerin de onları merkezine aldığı dönemler oluyor. Robotlar konusundaki en popüler fikir ise bilinç kazanmaları ve insandan farklarının kalmadığı bir zamanın gelmesi. Suudi Arabistan vatandaşlığı alan Sophia misali yavaş da olsa zaten o yola doğru ilerliyoruz.
İsveç kanalı SVT de tam bu konudan hareketle 2012'de Äkta människor isimli bir diziyi ekrana getirdi. İki sezon sürüp devamının gelmeyeceği açıklanan projenin sonrasında Amerikan/İngiliz uyarlaması Humans'ı izlemeye başladık. Ben de biraz kendisinden bahsetmeye niyetlendim. Şimdiye kadar iki sezonu yayınlanan dizinin sezonları sekizer bölümden oluşuyor. Humans'ın gelecek yıl içerisinde üçüncü sezonu da yayınlanacak.
Peki, nasıl bir diziden bahsediyoruz tam olarak?
Robotların insan hayatının ve evlerinin bir parçası olduğu, pek çok işte onlara yardım ettiği ama kontrolün de insanda olduğu bir dönemdeyiz. David Elster isimli bir bilim adamı büyük bir uğraş sonucu robotlara bilinç kazandırmanın yolunu bularak kodunu yazabilmiş. Oğlu Leo'nun yanında olması için dört tane robot da yaratmış. Tabii ki tüm bunlar gizlilik içerisinde olmuş, çünkü robotları hizmet aracı olarak gören insanlık böyle bir şeye hazır değil.
Ancak David'in ölümü ve sonrasında çıkan bazı sorunlar nedeniyle bu 'aklı yerinde' robotlar birbirlerinin uzak yerlere savrulmuşlar. Dizi de Mia'nın yeniden programlanıp ev robotu Anika olarak Hawkins ailesinin evine gelmesiyle başlıyor. Evin babası Joe, çocuklara ve eşi Laura'ya sürpriz olarak aldığı modeli evine getiriyor. Hatta yeniden programlandığı için bilinçli halinden şimdilik biraz uzak olan Anika'nın tuhaf halleri zamanla ailenin dikkatini çekmeye başlıyor.
Bu robotlardan Niska, durumunu çaktırmadan fahişelik yapan biri olarak karşımıza çıkıyor. Leo ve yine bilinci olan robotlardan Max ise diğerlerinin nerede olduğunun arayışı ve bir araya gelmenin peşinde.
Humans'ın hikayesi işte genel olarak bilinçli robotların varlığının etkileri üzerine kurulu. Hawkins ailesiyle sınırlı kalmayıp robotların günlük hayatta çıkardığı sorunlara bakan Özel Teknolojiler Görev Gücü'nde çalışanlar, robotlar konusunda David için çalışan Dr. George Millican ve bilinçli robotları araştırmak veya ortadan kaldırmak için peşlerinde olan devletten bir grup da dizinin hikayesini oluşturan parçalardan.

Benim
Humans dizisine başlamam orijinalini izlemeye niyetlenir gibi olduğum dönemde devam etmeyeceğini duyurulmasıyla uyarlamasına kaymam şeklinde gerçekleşmişti. Dizi de Leo'yu canlandıran ve Merlin'den tanıdığım(ız) Colin Morgan da bonus niyetine geldi hatta.
Dizi, bu türde konulara ilgisi olan kişilere tavsiye edilebilecek türden bir yapım. Sezonları İngiliz usulü kısa olduğu için çabuk bitiveriyor, zaten bir gitti mi bir seneden aşağı geri gelmiyor bu diziler. Ama robot var diye ciddi bir insan-robot savaşı beklemeyin, o kadar da değil. Bahsettiğim gibi bilinçli robotların varlığının insan hayatındaki sosyal, kültürel ve psikolojik etkisi daha ön planda. Sokak hayvanlarına bakış sanırım iyi bir örnek olabilir. Robotlara zararlı gözle bakan, alışmamış olan kişiler olduğu gibi hayatının parçası haline getirmişler de mevcut.
Diğer yandan bilinçli olanların hayatta kalma ve insancıl koşullara kavuşma mücadelesi verdiği bir dönem anlatıyor. Yaşayan en tehlikeli canavarın insanın kendisi olduğunu gösterdiğini söyleyebilirim. Tabii ki robotların masum olup olmadıklarıyla, insan hayatına adapte oldukları takdirde olabileceklerin yoruma açık olmasıyla da izleyiciyi yakalayabiliyor. Karakterleri yeterli düzeyde taşıyan kadrosuyla da hikayesini destekleyebiliyor.
Humans dizisinde de durum bu şekilde efenim.