Sevdiğinde kendini kayıp mı ettin;
yoksa orda bulduğun sen misin? Kendini tamamlanmış hissettiğin yere ait değil
misin?
Süreyya geçtiğimiz bölüm, aşkın
başkasının gölgesinde kaybolmak değil, beraber beyaza kesmek olduğunu söyledi
Can’a. Ona renklerini kaybettiğini, kendini bir ilişki uğrunda feda ettiğini
söyleyen bir adama dışardan görülemeyecek bir şeyden bahsetti: “Ben renklerimi
kaybetmedim, artık hepsine sahibim.”
İnsan neden aşık olur, bilinmez.
Tüm bu kafa karışıklığı, bütün bu hallerimiz bu yüzden. Birine neden ve niye
tutulduğumuzu bilmiyoruz. Ama yaşıyoruz. Yaşadıkça öğreniyoruz. Anlamaya
çalışıyoruz. Fakat aşık olmakla aşkı anlamak, aynı şeyler değil.
Her birimizin aklında “olmak
istediği” insanlar var. Yanımızda olmasını hayal ettiğimiz insanlar kadar
kendimizin de daha iyi halleri. Hayallerimiz var. Ama aslında kimsen,
sevdiğinin yanında nasılsan; sen öylesin. Can gibi olmayanın peşinde gidenler
aklında olmayacak halleriyle yaşadıkları için, birinin birinde erimesini yok
olup gitmek sanıyor. Oysa sevgi, sevdiğinde erimektir. Kendin olabildiğin kadar
bir olabilmektir. Çünkü sevdiğinle bir olabiliyorsan, kendin de olabiliyorsun
demektir. Demek ki doğru yerdesin. Aklındaki farazi bir hikayede değil,
sevdiğinin yanında gerçeksin. Değilse de, bu yüzden bitiyor bunca ilişki.
Vakti zamanında biriyle ilişkinin
insanı değiştirip değiştirmemesi gerektiğini tartışırken o, kimse için
kendinden fedakarlık etmemen gerektiğini söylemişti. “Kendinden vazgeçme!”
Kimse için fedakarlık yapacak kadar birini sevmediysen, nasıl değişebilirsin
ki? Hem biri için kendinden vazgeçerek değişmekle birinin sayesinde değişmek
arasında Süreyya ile Can’ın hayata baktığı yer kadar fark var. Birinin
sayesinde değişmek; değişebilmek, bir ilişkinin en güzel anıdır.
Kendini bulmak, başka birinde
kaybolmak değil. Renklerin sende gizli. Sevgilinde kaybolduğunda bulmuşsundur
belki kendini.
Bir insanın kendini sorgulayabilmesi,
kendine eziyet etmeden geçmişinin hesaplarını dökebilmesi ancak sevmekle olur.
Ancak birini sevdiğinde korkmadan arkana dönüp hatalarının gerçekten farkına
varabilirsin. Artık daha iyi biri olduğun, olabildiğin için yaptığın yanlışlar
korkutmaz seni. Sevdiğini, seni seveceğini bildiğin biri var. Ne yapmış olursan
ol, sana seni seveceğinin güvenini vermiş biri var hayatında. Artık daha iyi
biri olabilirsin. Sevdiğinin gözünden bakıp kendine, yaptığın yanlışlarını
görebilirsin geçmişinde. Korkmadan. Sevmek; sırf bu yüzden bile, değiştirir
seni.
“Nasıl da mecburmuşuz sevmeye, sevilmeye; öğrenmeye…”
Hepimizin tamamlanmaya, tam olmaya;
anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyacı var. Birbirimize muhtacız. Ama ille de
sevilmeye, sevmeye. Ve karşımıza çıkan zorlukları aşmak için dengede bir
sevgiye mecburuz. Yaptıklarımızın arkasında durmak ve yapabileceklerimize
güvenmek için… Daha önce de böyle bitirmiştim, yine: Faruk ve Süreyya böyle bir
aşka sahip oldukları için şanslı. Böyle seveni olan herkes, çok şanslı…