İstanbullu Gelin: Yanıma gelirsen eğer, içimde eritirim seni…

İstanbullu Gelin: Yanıma gelirsen eğer, içimde eritirim seni…
“Işığım içimden gelir, yani gölgem kendimden.”
Sevdiğinde kendini kayıp mı ettin; yoksa orda bulduğun sen misin? Kendini tamamlanmış hissettiğin yere ait değil misin?

Süreyya geçtiğimiz bölüm, aşkın başkasının gölgesinde kaybolmak değil, beraber beyaza kesmek olduğunu söyledi Can’a. Ona renklerini kaybettiğini, kendini bir ilişki uğrunda feda ettiğini söyleyen bir adama dışardan görülemeyecek bir şeyden bahsetti: “Ben renklerimi kaybetmedim, artık hepsine sahibim.”

İnsan neden aşık olur, bilinmez. Tüm bu kafa karışıklığı, bütün bu hallerimiz bu yüzden. Birine neden ve niye tutulduğumuzu bilmiyoruz. Ama yaşıyoruz. Yaşadıkça öğreniyoruz. Anlamaya çalışıyoruz. Fakat aşık olmakla aşkı anlamak, aynı şeyler değil.

Her birimizin aklında “olmak istediği” insanlar var. Yanımızda olmasını hayal ettiğimiz insanlar kadar kendimizin de daha iyi halleri. Hayallerimiz var. Ama aslında kimsen, sevdiğinin yanında nasılsan; sen öylesin. Can gibi olmayanın peşinde gidenler aklında olmayacak halleriyle yaşadıkları için, birinin birinde erimesini yok olup gitmek sanıyor. Oysa sevgi, sevdiğinde erimektir. Kendin olabildiğin kadar bir olabilmektir. Çünkü sevdiğinle bir olabiliyorsan, kendin de olabiliyorsun demektir. Demek ki doğru yerdesin. Aklındaki farazi bir hikayede değil, sevdiğinin yanında gerçeksin. Değilse de, bu yüzden bitiyor bunca ilişki.

Vakti zamanında biriyle ilişkinin insanı değiştirip değiştirmemesi gerektiğini tartışırken o, kimse için kendinden fedakarlık etmemen gerektiğini söylemişti. “Kendinden vazgeçme!” Kimse için fedakarlık yapacak kadar birini sevmediysen, nasıl değişebilirsin ki? Hem biri için kendinden vazgeçerek değişmekle birinin sayesinde değişmek arasında Süreyya ile Can’ın hayata baktığı yer kadar fark var. Birinin sayesinde değişmek; değişebilmek, bir ilişkinin en güzel anıdır.
 
Kendini bulmak, başka birinde kaybolmak değil. Renklerin sende gizli. Sevgilinde kaybolduğunda bulmuşsundur belki kendini.

Bir insanın kendini sorgulayabilmesi, kendine eziyet etmeden geçmişinin hesaplarını dökebilmesi ancak sevmekle olur. Ancak birini sevdiğinde korkmadan arkana dönüp hatalarının gerçekten farkına varabilirsin. Artık daha iyi biri olduğun, olabildiğin için yaptığın yanlışlar korkutmaz seni. Sevdiğini, seni seveceğini bildiğin biri var. Ne yapmış olursan ol, sana seni seveceğinin güvenini vermiş biri var hayatında. Artık daha iyi biri olabilirsin. Sevdiğinin gözünden bakıp kendine, yaptığın yanlışlarını görebilirsin geçmişinde. Korkmadan. Sevmek; sırf bu yüzden bile, değiştirir seni.
 
“Nasıl da mecburmuşuz sevmeye, sevilmeye; öğrenmeye…”

Hepimizin tamamlanmaya, tam olmaya; anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyacı var. Birbirimize muhtacız. Ama ille de sevilmeye, sevmeye. Ve karşımıza çıkan zorlukları aşmak için dengede bir sevgiye mecburuz. Yaptıklarımızın arkasında durmak ve yapabileceklerimize güvenmek için… Daha önce de böyle bitirmiştim, yine: Faruk ve Süreyya böyle bir aşka sahip oldukları için şanslı. Böyle seveni olan herkes, çok şanslı…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER