İlk sezon boyunca Leon’un adım adım gerçekleri kavrayışını, ruhuna uymayan üniformayla yaşadığı imtihanları, o üniformayı çekiştirişlerini, onun içinde nasıl da boğulduğunu izledik. Zaten birikimli, kıvrak zekâlı bir gençti. Aynı zamanda merhametli oluşu ve hepsinden öte Hilal’e aşkı onu bu işgalin yanlışlığı noktasına getiriyor, ordusunun yapmış olduğu zulümlerden üzüntü duyuyordu. Son noktada babasının yaşadıklarıyla üniformayı üzerinden çıkarmış artık bu ordunun bir ferdi olmak istemiyorum demişti. Burada Leon’un üniformayı çıkarışının altı boş kaldı diyenler de var. Oysaki daha en başta Yorgo ona ne yapıyoruz diye sorduğunda cevap verememişti Leon. Defalarca kez gerek yazdıklarında gerek söylemlerinde gerekse davranışlarında bize o üniformayı çıkarmak istediğini yansıtmıştı zaten. Daha ne kadar somut delil isteniyor bilemiyorum.
Şimdi ben şunu anlıyorum. Dizi süreleri çok uzun. Genel izleyici kitlemiz belli klişeleri ve aynı profil başrolleri seviyor, eyvallah. Ama insan böylesi kaliteli bir dizide bu kadar gelişmeye, ilerlemeye müsait karakterde azıcık da olsa yaratıcılık görmek istiyor. Fragmanlar dönmeye başlayıp Leon’u üniformalı gördüğümde hayal kırıklığına uğradım lâkin 100 yıllık Yunan düşmanlığını kırıp, bununla da yetinmeyip adeta ufak çaplı bir devrim gerçekleştirerek yediden yetmişe herkesin gönlünü kazanan Leon’a sağlam alt zeminli bir hikâye yazılır diye ümit ettim.
Sezon başladı gördük ki Leon zaten içinde var olan Bolşevik’i ortaya çıkarmış ve bu uğurda üniforma giyip ajanlık yapıyor. Neden yani? Başka türlü bir yol olamaz mı? Zaten biz Cevdet’te benzer bir hikâye izlemiyor muyuz? Eni topu bir teğmen... En fazla ne yapabilir? Askerlere mektup gönderme işlemi teğmen rütbesi olmadan yapılamıyor mu? Yunan teğmenin çektiği acıları göstereceğiz denilirse biz onları ilk sezon zaten izledik. Bu bölüm idamlar başında bekleyen kederli Leon eşittir ilk sezon halkı evinden çıkaran Leon. Veya daha büyük hamleler yapacaksa bakın silahlara göz yuman ve neticesinde intihar etmeye kalkışan Leon. Hikâye tamamen kendini tekrar ediyor. Yaratıcılıktan geçtim farklılık bile yok. Orduda birine ihtiyaç varsa Spiro mis gibi orada zaten. Dışarıda farklı bir görevle çalışan Leon’la yolları kesişip dostluk kurulabilirdi.
Hem bu hâl belki bir kesim seyircimizin çok hoşuna gidebilir. Maşallah Yunan teğmenine bak sen nasıl da ordusuna ihanet edip bize yardım ediyor diyebilir. Ama sınır iyi korunmazsa bana çiğlik geliyor. Sonuçta o ordudaki tüm askerler zalim değildi. Pek çoğu yöneticilerinin emriyle analarının kuzusu olarak bu savaşa katıldı. İçlerinden birisi bazen görüşlerinden ama çokça büyük aşkından zor duruma düştüğünde onlara sırtını dönüyor. Sonra da durup üzgün üzgün bakıp biraz gözyaşı döküyor. Bakınız bu bölümde yanındakiler öldürülürken aşkını kurtarmak için ağaçların arasına saklanan Leon. Hoş muydu yani? İlk sezonki Leon’un bu ihanetlerini gençliğine, aşkına, merhametine verdik. Ay ne çok seviyor deyip romantik romantik izledik. Peki, tam tersi bizde olsa bir Türk teğmeni Yunan kızına aşkından bir sürü Türk askerinin ölmesine neden olsa aynı romantiklikle izleyebilecek miyiz? Kızmayacak mıyız ona da aşkına da? Ama vatanını, milletini seven bir bizizdir zaten. Diğerleri aşk, aile.. vs. gibi nedenlerle her türlü ihaneti yapabilir. Özellikle de Leon gibi çok âşık bir adam tamamen kendi vatanından, milletinden geçmiştir. Ama Türk karakterlerde bu durumu göremeyiz. Onlar hem vatanlarını çok sevip hem aşklarına sahip çıkarlar. Çünkü en haklı en muhteşem biziz!
Çok da tarih bilgisi olan birisi değilim ama ordu savaşın tek yönü mü? Leon sadece burada mı varlığını sürdürebilirdi? İlk defa zeki, kültürlü bir karakterin ekranlarımızda görmeye alışık olmadığımız şekilde fikirsel dünyasının irdelenmesini izleyemez miydik? Ordunun neler yaptığını zaten gördük de savaş karşıtı yazar, gazeteci, çevirmen, sanatçı .. vb. mesleklerdeki aktivist yunanlar neler yaparlardı mesela o dönemde? İşlenmediğine göre hiç yok muydu? Bu konularda ufkumuzu açacak bir Leon görseydik, savaşın diğer boyutları hakkında da birazcık bilgi sahibi olsaydık fena mı olurdu? Yine Hilal’i kurtarmaya çalışırken Cevdet Leon sahneleri yazılabilirdi. İdamları izlerken yine keder duyabilirdi. Ordudaki kişilerce tehdit edilip yine tehlikelerin içinde olabilirdi. Velhasıl beklenmedik, gerçekten tat verebilecek bir Leon hikâyesi izleyebilirdik biz. Karakter buna çok müsaitti. Ki oynayan oyuncu da hakkını vere vere oynuyor. Neden her daim klişelere düşmek? Neden aynı yemeği her defasında ısıtıp önümüze koymak? Neden azıcık da olsa sınırların dışına çıkılmıyor dizilerimizde?
Son olarak hepsini kenara bırakıp Boran Kuzum üniformayla tanrılar mertebesine yükseliyor, Alexi’nin de dediği gibi üniformanın bu kadar yakıştığı birinin ondan ayrılması yazık olur düşüncesi varsa senaristlerde ona bir itirazım yok. O konuda çok haklılar…