O güzel başını göğsüme koysan,
Dinlesen kalbimin şarkılarını.
Sen bana doysan ben sana doysam,
Beklemesek böyle her gün yarını.
Böyle devam ediyor bu güzel nadide şarkı.
Bölümler önce Hazan, babasının ölümüyle içinde susan şarkıların, Sinan’la
yeniden dile geldiğini ve ama Sinan’ın yalanını öğrendiğinde sustuğunu
söylemişti. Hazan ve Sinan kavuştuğuna göre, Hazan, içinde yükselen âşk
şarkılarını hissedip onların sesine ortak olmaya artık tekrar başlayabilir.
Şarkılarını dinletebileceği Sinan artık yanında, onu uzaktan seyretmesine gerek
kalmadı. Ona dokunabilir ve onu hissedebilir. Tıpkı Sinan’ın Hazan’a dokunup
Hazan’ı hissedebildiği gibi. Şarkılar artık onlar için çalacak.
Haftalardır süren Hazan’ın inadı,
haftalardır süren küslük bu bölümde nihayet son buldu. Hazan ve Sinan kavuşunca
biz de kavuştuk diye düşünen seyirci, evlerinde sevinç nidaları atıp, timsah
yürüyüşleri yapıp, halay başı olup bu mutluluğu doyasıya yaşadı. Aslında Hazan
ve Sinan’ın da bu mutluğa ulaşmasının yolu gereksiz yere engellere takılıp,
uzadı. Yapılması gereken; Sinan’ı, Ece’yi, Fazilet’i ve Yağız’ı yüzleştirmekti.
Fazilet’in saçma sapan inadı, hırsı ve neredeyse Ece’yi pazarlaması işleri bu
noktaya getirdi. Yağız da tüm bunların üzerine tabir-i caizse tüy dikti.
Yaşananların tüm yükü Sinan’ın omuzlarına bindi. Hazan da yüzleşmek ve
yüzleştirmek yerine kaçmayı tercih etti. Ve görünen o ki, bu otel mevzusunun
bir süre daha ekmeği yenilecek.
Ev alma, komşu
al ki olmadık anlarda ortaya çıkmamasını bilsin.
Şimdi tekrar çiftimize geri dönelim. Çok
güzel olmadılar mı? Bence şahane oldular. Buna vesile olduğu için Yağız’a bir
teşekkür de benden gelsin. Yağız’ı bir abi olarak seviyorum, kardeşinin sevdiği
kadına âşık bir adam olarak değil. Aşkını kalbine gömüp, kardeşinin mutluluğu
için çabaladığında, Yağız yeniden gerçek bir abi oldu. Hazan ve Sinan’ı bu
sefer yüzleşmekten kaçamayacakları bir yere kapattı. Yağız, tüm varlığını buna
harcadı desek yeridir. Bir kumar oynamıştı aslında. Barışmama ihtimalleri de
vardı. Ama âşk galip geldi. Hazan ne kadar diretse de içten içe o da barışmayı,
bu ayrılığın son bulmasını hep istiyordu. Kalbinde Sinan’a olan âşkıyla
yaşadığı sürece Sinan’a arkasını dönüp gitmesi zaten mümkün değildi. Gurur ve
inat perdesini kalbinin üzerinden kaldırdığında yaptığı tek şey, sevdiği adama
koşmak oldu. Bir zamanlar uzaktan uzağa sevdiği adam, şimdi yanındaydı ve ona
âşıktı. Sinan’ın âşkla değişimini izlemek gerçekten büyük bir keyifti. Şimdi
sıra, Sinan’ın nasıl bir sevgili olduğunu izlemede. Ayrılık yüzünden
kaybettikleri zamanın acısını çıkartmak, onların hakkıdır artık.
Gülümse
çekiyorum.
Hazan ve Sinan’ın yüzleşmelerini, eteklerindeki
taşları dökmelerini, tartışmalarını uzun zamandır bekliyorduk. Çünkü, Sinan’ın
da dediği gibi, Hazan’la hiç konuşamadılar. Onlar konuşamadığı için de olaylar
büyüyüp bu noktaya geldi. Kendi düşünceleri, kendi şüpheleri ikisini de ayrı
ayrı karanlığa çekiyordu. Tek başlarına bir balçığın içinde debeleniyor
gibiydiler. Sonunda Sinan, itiraflarını bir bir dile getirme fırsatını buldu.
Aşık bir adamın, gördükleri karşısında nasıl kıskanç birine, abisinden bile
kıskanabilecek birine dönüşebileceğini anlattı Hazan’a. Sinan, haftalardır
içinde bulunduğu durumun özetini de “pişmanlık bir erkeği durdurmaya yeter
ama aşık bir erkeği durdurmaya yetmiyor” sözüyle yaptı. Sinan’ın Hazan’sız
kalışı, Hazan’dan ayrı geçirdiği her an, kıskançlık içinde boğulduğu çaresizliğini
körüklüyordu. Bu çaresizlik yüzünden Hazan’ı elinde olmadan üzmüyor muydu
zaten? Sinan’ı da Hazan’ı üzmeye iten çaresizliği bitti ve bir sır yüzünden
ayrılan eller, âşkla yeniden birleşti.
Peki âşk, Ece’nin Yağız’a dediği gibi
karşılıksız olduğunda mı ölümsüzdür? Tabii ki hayır. Ölümsüz olan âşkın ta
kendisidir. Ve âşk, karşılık bulduğunda da âşktır, karşılık bulamadığında da.
Okuduğumuz, gördüğümüz, şahit olduğumuz, nesilden nesile anlatılan, eski
çağlardan günümüze kadar ulaşan birçok âşk hikayesi var. Bunların bazısı
hüsranla biterken, bazısı da muradına erer. Ama şu da kesindir ki, herkes
sevdiğine kavuşmayı ister. Çünkü âşk, birlikte yaşanıldığında güzeldir.
Sinan’ın “Şimdi yanımda sen varsın. Şimdi daha güçlüyüm. Ve korkmuyorum.”
demesi de bundan. Düştüğünde seni kaldıracak gücü, yanında olan kişiden
alırsın. Yalnız değilsindir, yanında birlikte her türlü zorluğa göğüs
gerebileceğin biri vardır. Ve tuttuğun el, avuçlarından kaymasın diye sıkı
sıkıya tutarsın. Tek istediğin de hayatının sonuna kadar o insanla mutlu
olmaktır.
Sevgiyle kalın...
*Bestesi, Osman Nihat Akın’a ait olan
şarkı. Dilek Türkan pek şahane söyler.