Yağız Egemen, yirmi dördüncü bölümde kalbini, benliğini, duygularını, kendisini yarım
bırakarak sevdasının üzerine kilit vurdu.
Araflarda kaldın Yağız
Egemen, “artık ölümsüz bir aşkın “var. Gözlerinin içine bakarken kendini
kaptırdığın, yanına geldiğini hissettiğin, o gülünce güler açtığın ama kalbini
paramparça eden bir aşkın var.
Kalbini nasıl
iyileştirmeyi planlıyorsun?
Nasıl dayanabileceksin,
nasıl unutabileceksin o öpücüğü her zaman kalbinin bir köşesinde acı bir hatıra
olarak kalmayacak mı?
Kalbindeki şarkılar şu
anda yarım kalmış gibi gözüküyor, gül bahçeleri yerine dikenler var kalbinde; kanatan dikenler. Unutmaya çalıştın ama aklına her geldiğinde karabasan gibi çöken acı bulutu var artık.
Unutabilecek misin?
Hüma Kuşu'nu bilir misiniz?
Hüma Kuşu
inanışa göre, dinlenmeden çok yükseklerden uçar,
asla yere konmazmış. Bu kuşu yakalamak imkansızmış. Ancak, bir an için bile
olsa Hüma Kuşu'nu ya da hiç olmazsa gölgesini görebilmek bile insanın bütün
hayatı mutlu mesut geçirmesini sağlarmış.
Senin
kalbinin sahibi Hüma Kuşu nerelerde acaba kendini yanlış yollar da yönünü mü
kaybetti?
Hayatının
mutlu olduğu döneme geçebilir miyiz?
Acı
çekmene üzülüyorum.
Derdini
kimselere anlatamamak, sadece acıyı hissetmek, çaresizlik sana yakışmıyor be
adam! Bulduğun çözüm kalbini susturmuyor. O kalp artık ölümsüz bir aşka sahip, hep
hatırlayacak kalbin hep de zaafın olarak kalacak. Eve tek başına döndüğünde
yastığına başını koyduğunda Amerika’daki 12 yaşındaki haline geri döndün
Yağız Egemen; yalnız kaldın, yalnızlığına şarkılarını söyledin.
Aşkta
kaybetmiş gibi gözüküyorsun bari işte kazan. Kozmetik markan iyi yerleri gelir
ve değerin anlaşılır umarım.
O kalp
nasıl toplanır?
Acı
gülüşler, yerini sevinç kahkahalarına bırakır mı?
Daha ne
kadar fedakârlık yapman gerecek?
Hazan
senin aşkını hak ediyor mu?
Bu sorular aklıma Sezen Aksu’nun “Bir Çocuk Sevdim “adlı şarkısı geliyor.
Bir çocuk gördüm uzaklarda
Gözleri kederli hatta korkulu
Her şeye rağmen bir an gülümsedi çocuk,
Sıcak, sade ama biraz kuşkulu
Bir çocuk sevdim uzaklarda,
Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
O ise bir bakışta beni örtülerimden
Yalnızca, yalnızca duygularıyla soydu
Ben böyle yürek görmedim, böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak, biraz küskün
Bir çocuk gördüm uzaklarda
Biraz çocuk, biraz adam, biraz hiçti
Ellerinde yaşlı zaman demetleri,
Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti
Bir çocuk sevdim uzaklarda
Bir elinde yarın, öbür elinde dün
Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün,
Dünyanın haline bakıp güldü geçti.
Güzel seviyorsun, güzel acı çekiyorsun Yağız
Egemen. Kalbindeki küçük çocuk umuduna sığınsın, özlemlerinden dünya yarat...
Aşk herkesi saçmalatır, seni başka biri yapar ama
acılar da olgunlaştırır. Seni de saçmalatıyor yine kendini onun yanında
buluyorsun. Onun üzülmesine izin vermek
istemiyorsun, ağlamasını istemiyorsun gülsün istiyorsun. O mutlu olsun bana
yeter diyorsun. Ben onsuz da yaşarım, ondan geçtim ikimizin aşkını kalbimde iki
kişilik yaşarım diyorsun. Benim aşkım bana yeter diyorsun.
Karşılıksız aşklar naiftir, güzeldir, kirlenmez, ama
yaşamadıkların gelir aklına işte o zaman kalbin tekrar kırılır umutların söner
sadece tek gerçek sen kalırsın. Hadi bakalım aşkının gücünü görelim dirayetin
ne kadar kaldırabilecek, acıyı sevebilecek misin?
Bakalım hayat seni mutlu edecek mi?
Yirmi dördüncü bölümden aklımda kalan sorulardı bunlar...
Yazana, çekene, oynayan kişilerin emeklerine
teşekkürler.