Fazilet Hanım ve Kızları: Yağız Egemen gibi sevmek

Fazilet Hanım ve Kızları: Yağız Egemen gibi sevmek
Evet bu yazının konusu Yağız Egemen... Karşılıksız aşklar, sevgiler, hep tarihimiz boyunca kalbimizde yer etmiştir. Kimi zaman romanlarda, şiirlerde, efsanelerde, mesnevilerde, tiyatrolarda günümüzde ise dizilerde ilgimizi çekip kalbimizde yer ediyor.

Yağız Egemen asla güçsüz görünmez her zaman akıllıdır, kalbini dinlemez, mantığını dinler bazen ay gibi gece de parlar bazen de güneş gibi sevdiklerinin hayatında doğar. Her zaman en doğrusunu yapar. BAY DOĞRU.

Babasının altın çocuğu, Egemenler şirketinin veliahtı, çevresine karşı her zaman soğuk biri olmuş. Bize yirmi üç bölümdür böyle anlattı sayın senaristimiz.

Tabii bir de Yağız Egemen’in çocuk gibi çocukluğunun olmadığını, on iki yaşında Amerika’ya gönderildiğini, eğer üvey evlat ise babası olarak bildiği Hazım Egemen’in gerçek babasını öldürdüğünü, annesinin ise halasını öldürdüğü gibi bir durum var bu durum onun köklerinden sarsılmaz olan inancını yıkacaktır.

İlk bölümden beri ailesini adını korumak için yapmadığını bırakmayan her zaman ailesinin yanında olan hatta âşık olduğu kadınla karşılaşmasında bile küçük kardeşini korumak için o meşhur otel odasına giden Yağız Egemen, babasının soyadına leke gelmesin diye mezarını açtıran Ece'nin bebeğine DNA testi yaptıran bir adamdan bahsediyoruz. Ailesi hep ön planda olmuş, ailesindeki sevgiyi görmek için korumak için yapmadığını bırakmayan adam…

Bunları öğrendiğinde asıl o zaman Egemen ailesinin yıkımını ve Yağız'ın dönüşümünü görmeye başlayacağız.

Yağız her zaman kalbinden sevmiş bir adam sözlerle kendini ifade etmemiş davranışları ile göstermiş. Kalbindeki sevgi kifayetsiz kalmış o da kendisi susmuş sevdiklerinin yanında olmuş. Yalnızlığını kendine yol yapmış sevdiklerini mutlu etmiş kendini unutmuş kalbindeki acı çığlığı susturmuş çevresindeki insanlar onu nasıl görüyorsa kendine bir maske takmış ona göre davranmış. Ta ki Hazan Çamkıran hayatına girene kadar ona âşık olana denk hep o yüzündeki maske ile yaşamış.

Nefretten doğan aşk, ilk başlarda yanlış olduğunu düşündü bir insana kalbinin kapılarını açtı.

Ben... Ben çok kötü bir şey yaptım. Yapmadım, ama... Yaptım. Nasıl oldu, nasıl böyle bir anda oldu bilmiyorum ama... Ben âşık oldum. Olmamam gereken birine. Değil âşık olmak, hani derler ya yan gözle bile bakmayacağım birine. İşte o birine, o birine âşık oldum ben. Kim olduğunu bile söyleyemiyorum sana. Ne söylemesi, yüzüne bile bakamıyorum. Senden başka konuşabileceğim kimse yok. İçimi dökebileceğim, akıl danışabileceğim... Ki biliyorsun ben öyle kimseden akıl almam pek. Ama bu sefer farklı. İlk kez ne aklım ne kalbim bu çılgınlığı açıklamaya yetmiyor. İşte öyle bir çılgınlık ki onu her gördüğümde... Ne fark eder, görmediğimde de... Bana her gülümsediğinde, omzuma yaslanıp ağladığında. Ya bu nasıl bir his biliyor musun? Ya bu çocukluğumda hani paslı bir çivi batmıştı ya parmağıma. İşte o çivi şimdi kalbime batıyor. Ben yapamıyorum... Anne! Ben yapamıyorum. Yapamıyorum. Uzak dur diyorum, arkamı dönüyorum, git diyorum. Sonra ne oluyorsa kendimi yine onun yanında buluyorum. Yasak diyorum ama gözlerimi ondan alamıyorum. Gözlerimi, kalbimi... Sanki iradem, aklım, mantığım bir kenara çekiliyor. Kim olduğunu unutmuş gibi... Yasak olduğunu unutmuş gibi. O an sadece, sadece o ve ben. O ve ben. Aşk bu mu anne? O tek bir anın içine sığmaya çalışmak mı? Ben ve o, biz... Yasakken. Üstelik onun bundan haberi bile yokken. Gözümün önünde kardeşimi severken. Onun için ağlarken, hatta öfkesi bile ona aitken ben... Anne ben n’apıyorum? N’apıyorum ben? Ben, n’apıyorum anne ben, n’apıyorum? Ama korkma anne. Kardeşim üzülmeyecek. Ben onu üzmeyeceğim. Bir çaresini bulacağım. Her zaman bulduğum gibi. Unuttun mu ben soğuk olanım. Parmağına çivi battığında öp de geçsin demeyenim. Yere düştüğünde kimseye tutunmadan, tek başıma yalnız kalkmaya alışmış olanım. Ben yalnız olanım. Ben, yalnız kalacak olanım. 

Yağız Egemen kendini, aşkını, çaresizliğini böyle tanımladı. Âşık olduğu kişiden vazgeçti kardeşi için bu hayatta kardeşlik bağlarını asla atamazsınız kardeşler birbirine yanlış da yapsa da üzse de hep beraber olurlar yıkılmaz bir bağdır.

Yağız kalbindekileri kardeşi için susturmaya karar verdi tekrardan bir maske takmaya ve küçük kardeşini mutlu etmeye karar verdi.

Peki ya Yağız Egemen sen ne olacaksın? Dayanabilecek misin?

Bir zamanlar Hazan'ın öfkesine sahip olduğu için mutlu olan adam kendine kalbine ihanet edebilecek misin kalbini öldürebilecek misin? Susturabilecek misin kalbindeki şarkıları onunla geçirdiğin her anın mutluluğunu silebilecek misin?

Kendine göre doğru olanı yaptı abi gibi davrandı. Kendi gecesi ile gündüzünü birbirine kattı ve arafta kaldı. Hazan, ile kendisi de değişti Hazan’ı da değiştirdi.

Elbiselere küsmüş o kızı kendisi ile barıştırdı, kendi gücünün farkında olmasını sağladı en önemlisi de gülümsemesini, kahkahalarını ona geri verdi. Babası ile hayatta küsmüş Hazanı kendisi ile hayatta kazandırdı.

Yağız, ise onun yanında küçük bir çocuğu ortaya çıkardı o maskeyi indirdi sadece o ve kendisi kaldı yaşadıkları her anda.

Yağız, Amerika’ya gider mi bilmem ama kalması için kalbindekileri ortaya çıkarması lazım onun yolunda Hazan'dan geçiyor.

Hazan ne zaman duygularının farkına gelir Yağız’a açılırsa o zaman önlerindeki bütün engeller kalkar şu anda karşılıksız düşündü aşkı kalbinde bir gül bahçesi yaratır.

Aşkını kazanamazsa eğer mutlu olmasını istedim bir karakter kalpten yaralı çocuklar her zaman mutluluğu hak eder.

Tarihin bir köşesinde mutlu bir Yağız Egemen izler ve aklımızda kalır.

Yazana, çekene, dizide oynayan bütün karakterlere teşekkürler...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER