Bizim Hikaye, Shameless
uyarlaması olduğu açıklandığı günden beri çok konuşuldu. Başlamadan herkesin
kafasında Shameless gibi bir dizinin ekranlarımıza uyarlanmasının imkansızlığı
vardı haliyle, ilk bölümden sonraysa özellikle sosyal medyada dizinin Shameless’a
ne kadar da benzemediği bolca konuşulsa da altıncı bölümü geride bırakan Bizim
Hikaye’nin gayet güzel giden reytinglerine bakılırsa izleyici bu konuya çok da
aldırmıyor. Kendi adıma konuşacak olursam, ilk izlediğimde Shameless’a benzeyen
kısımlarını bulmaya çalıştım evet ama açıkçası artık bu dizinin bir uyarlama
olduğunu çoktan attım kafamdan ve eğlenerek izleyebildiğim bir dizi bulmanın rahatlığını
tercih ettim.
Ne abartılı bir drama düşmüş
ağlak bir aile, ne birbirine uzun uzun bakmalı can sıkan aşklar ne de sulu espriler
var Bizim Hikaye’de. Onun yerine dramdan da, aşktan da, aile olmaktan da
mizahtan da çok yerinde dozlar var ve bu sayede diziyi izlerken duygudan
duyguya geçiyor ve rehavete kapılmıyoruz. Tüm karakterleri, özellikle de Elibol
çocuklarını çok sevsem de dizideki favorilerim Filiz ve Barış.
Her ne kadar Filiz’den bir Fiona
olmasını beklemiyorduysam da Hazal Kaya’yı izlediğimiz diğer dizilerindeki
kızlara, özellikle de Feriha’ya benzer bir halde görmekten içten içe korkmuştum
ama bu hiç olmadı, bir artı buna. Burak Deniz de ekrana çok yakışan, gözlerinizi
alamayacağınız biri ve bu özellikleri taşıyan bir çok genç oyuncu gibi bir
romantik komedi oyunculuk klişesine kendini kaptırmasından endişe edebilirdik ama
bu da olmadı, bir artı da buraya. Hazal Kaya ve Burak Deniz’in pek tutmuş
elektriklerinin ve tatlı oyunculuklarının üstüne güzel bir senaryo da eklenince
tadından yenmeyen bir ikili oldular.
Ne güzel nefes oldun Filiz'e
Son bölümde Barış’ın okula gelip
müdürle konuşarak Fikret’in başını dertten kurtardığı an bu ilişki için çok
önemliydi mesela zira Filiz için ailesinden daha kıymetli hiçbir şey yok ve
Barış’ın ailesine gösterdiği samimi ilginin sadece kız peşinde koşan bir adamın
numaraları olamayacağını Filiz de gördü bizimle birlikte. Kimseye kolay kolay
güvenemeyen Filiz’in Barış’a sonunda inanması (Tamam Barış’ın gizlediği şeyler
ve söylediği yalanlar olduğunu biliyorum ama bir miktar mutlu olabiliriz yine
de bence) ve bunu ona söylemesine şahit olduğumuz sahne de çok ama çok güzeldi
mesela. ‘Barış ben çok teşekkür ederim. Yaptıkların için, kardeşlerim için,
benim için, bizim için. Sen nereden çıktın, nasıl girdin böyle hayatımızın orta
yerine bilmiyorum ama iyi ki varsın. Ben kim İstanbul’u izlemek kim? Beş dakika
durup etrafıma bile bakmazdım, aklıma gelmezdi yani. Sabah koştur, akşam
koştur, yatağa nasıl girdiğimi bile bilmezdim. Hala öyle ama, sen bana nefes
aldırdın, teşekkür ederim, yanımda olduğun için, böyle biri olduğun için’ kadar
güzel duygu tarifi var mıdır?
Başta Filiz ve Barış olmak üzere
Bizim Hikaye ailesindeki herkesin öykülerini merakla bekliyorum. Önümüzdeki bölümlerde
görüşmek üzere iyi seyirler dilerim.