Sezonun ilk bölümü için "n'olursunuz Nevzat
Bey'le aralar bozulmasın, ağzımızın tadı zaten karışacak işlerin yanında daha
fazla bozulmasın"demiştim vurgulaya vurgulaya. Fakat ne yazık ki bu hafta yeni bölümümüze
Nevzat Bey’den gelen büyük atarlar ve restleşmelerle başladık. Hatta arkanızda
artık devlet mevlet yok diye bodoslama girdi olaya Nevzat Bey’cim. Tamam,
geçtiğimiz hafta öldürülen adam, Asım’ın, gizli tanık olması büyük bir olay ve
kötü oldu haliyle ama Hızır’ı asla suçlayamayız bu konuda. ‘Benim kızımı
öldüren adam, nasıl devletin korumasında olabiliyor?’ bu bile Hızır Reis'e hak
vermek için yeterli bir sebep. Nevzat restini çekti ama yine de o tamamen "desteğimi çektim artık sana düşmanım" havasını verememişti zaten. Belki de
böyle istediğimdendi bilmiyorum ama Ceylan ablamızın Nevzat’a karşı duruşunda
gururlandım resmen, yalan yok. Ceylan’ın güçlü duruşunu severek izliyorum. Tüm bunlara rağmen Nevzat’ın haklı olarak
değindiği çok önemli bir nokta vardı. Hızır oyuna getirildi, onu oyuna getiren
kişi ise –muhtemel şahıs Natocu- her şeyi çoktan kanlandırıp karıştırmaya
başladı bile.
Bu dostum Yaşar bir harika değil mi sizce de? Masadaki
şovunu efsane buldum. Ender’in 800’lük kolesterolünden, İlker’in çatıdan
zemine kadar para dolu evini düşünen koca yürekli dost. Tipi’nin de baba olacak
olması ayrıca tatlı bir mesele olmuştu araya kaynatılan. Herkesin her an
düşmana dönüşeceği bu alemde Yaşar’ı şu anda veya gelecekte düşman olarak
görmeyi reddediyorum nedense. Aşırı sempatik ve harbi bir karakter yarattı
Olgun Şimşek. İlk tanışmalarından itibaren ‘İşte İlyas’ın bu sezondaki
takıntısını bulduk!’ dedim ama ikisi bile dost olarak o kadar iyi görünüyorlar
ki düşman olarak görmeyi gerçekten istemiyor insan. Aynı şeyi Nevzat Bey için de
demiştim fakat bir bölüm sürdü isteğim. Umarım bunların kaderi öyle olmaz.
Kendisine düzenlenen suikastten de alnının akıyla çıkan
dostumuz Yaşar, gerçekten de düşmanlarından uzun yaşayacak gibi duruyor.
Öldürme girişimini İlyas ve Alparslan tayfasının yapmadığı ortaya çıktığı an
dedim acaba Ceylan tek başına indirmeye mi kalktı bu Kimsesiz’i! Meğersem
mevzuların içinde hala Nevzat’cığım varmış. Yoksa Ceylan Hanım neler
yapıyorsunuz böyle diye coşturacaktı bizi. Çok sevdiğim bir komedi filminin bir
sahnesinde ‘Kadına bak katalizör gibi, reaksiyona girdi, işlemi hızlandırdı,
hiç tepkimeye uğramadan çekti gitti!’ diyordu. Tam da o durum geldi aklıma Ceylan ablamızla ilgili işte… Biraz önce de dediğim gibi seviyorum güçlü
kadın rollerini, hem de bir mafya dizisinde! Asıl güçlü kadın tanımını yaratan
karakter Meryem reisimiz olsa da birkaç bölüm boyunca tutacağı yastan dolayı yorum yapamıyorum ona maalesef. Gerçi geçtiğimiz hafta bir örneğini gördüğümüz
gibi yas tutan haliyle Hızır Reis gibi daha tehlikeli olabileceğini de görmüş
olduk. Kadın her türlü asil, her türlü efsane, daha ne denebilir ki?
Gelelim Natocu Ekrem’e… Mesut Akusta gelmiş hoş gelmiş.
Nasıl da güzel, ilk görüşte haz ettirmedi kendinden ama. Teo’nun tersine tüm samimiyetsizliği ve düşmanlığıyla geldiğini açıkça da hissettirdi. İkinci
bir Rüstem-Avni benzeri mevzu başlayacak gibi. Teo çok fazla maşası olarak
kapılıp gitmese bari abisine. Asım’ın öldürülmesinin karşılığının misliyle
geleceği kesindi. Ölüm piyangosu bu sefer suikastin baş mimari Servet Usta sağ olsun,
Mübeccel’e vurdu. İkisi birden havaya uçtu uçacak diye beklerken Mübeccel’e
oldu olan. Ne yalan söyleyeyim çok üzüldüm aramızdan ayrılışına. Işıklar içinde yatsın ailemizin gıybetçisi…
Bu haftadan sonra kesin olarak Hurşit’in de aramızda kalıcı
olacağı sonucunu çıkarabiliriz. Neden, niçin bilinmiyor fakat Meryem Reis
kalacaksın dedi bile. İyi ki de dedi. Tam Çakırbeyli kafasında değişik abimizin
teki, bayılıyorum. Bakalım onun işi, gücü ne olacak? Hayriye Sultan’ın da bu
sezondaki hedefinin Hızır Ali’yi evermek olduğunu kesinleştirdiğimize göre
hayırlısını dileyip dağılabiliriz. Yeni bölümlerde görüşmek üzere…