Yukarıdaki fotoğrafta kaç yalnızlık, kırgınlık ve
sevilmemişlik varsa hepsi kalbime battı.
Ben mırıldanıp durdum Çiler’in yerine, beni neden sevmedin?
Her hikayenin bir masumu vardır ya, bir kırgını, bir içinizi
acıtanı… Her hikayede izleyenin bir zayıf karnı vardır, benimki bu hikayede
Fiko. Çok yazdım, çok anlattım, artık okuyan herkes biliyordur. Ben bir Fiko’ya
kıyamazdım, bir ona dökülürdü kelimelerim, bir ona sızlardı içim ama sonra bir
kişi daha belirdi. Çiler.
Ah benim gün doğumu kadar güzel, gün ışığı kadar parlak,
gülüşü umut dolu kızım… Seni, bizi, bir de gelme ihtimali olan güzel günleri
çok üzdüler.
Bu hikayenin sonunda, Çiler tüm kırgınlıkları ile, sorar mı
dersiniz Fiko’ya; beni neden sevmedin?
“Güz
yarası, beni neden sevmedin?”*
Güz yarası… Fiko için bir tanımım olsaydı bu olurdu. Ömrü hep
kış görmüş kişiler için başka ne denir ki? Fiko’nun ömrü ayazda kaldı, çatı
tepelerinde…
Herkes unuttu ama değil mi; Fiko o çatıya neden çıktı, Fiko
bir mekanın önünde neredeyse dizini neden bırakıyordu, Fiko kardeşim dediği
adama az kalsın neden düşman oluyordu, Fiko hep aynı yerinden her seferinde
daha derinden neden kırıldı? Herkes unuttu değil mi? Ben unutmadım.
Yazmaktan, söylemekten, üstünde durmaktan asla
vazgeçmeyeceğim.
‘Hata’ olarak gösterilen şeylerin hiçbiri hata değildi.
Sibel Hakan’a aşıktı, 10 yıl boyunca. 17/18 yaşında bir çocuk
baz alınınca bu bir ömrün yarısı demektir. Ben unutmam, üzgünüm.
Fiko’yu o çatıya çıkartan, kendinden, geleceğinden
vazgeçtiren hiçbir şeyi ben unutmam. Keşke siz de unutmasanız.
Sibel, Fiko’yu hiçbir koşulda hak etmiyor. Fiko, Sibel’e
hiçbir koşulda o minicik gülücüğü sunmazdı. Çünkü Fiko bilirdi, kalp aynı
yerden ikinci kez kırılmaz, kırılmamalı. Ne yapacak Fiko şimdi, kardeşini öpen,
hemen ardından Kıvanç’a giden, Kıvanç ile sevgili sandığı üstelik karşısına
Ozan’ın elini tutarak çıkan kadını af mı edecek? Aşk her şeyi affeder demeyin n’olur.
Aşk kıyamamaktır. Aşk şefkattir, aşk önce ‘o’ demektir.
Sibel hiç önce Fiko dedi mi? Sibel, Fiko’nun hayatının en
kritik gününde, maçın ortasında, başka birinin elini tutarak sahaya girdi. Ya
takıma giremeselerdi? Ya Fiko’nun bir şansı daha olmasaydı? Ya Fiko o
mahalleden çıkmak için bir yol bulamasaydı? Ama olsun, önemli olan Sibel’in
intikam alması, değil mi?
Üzgünüm ama beni Sibel’in aşkına inandıramazsınız.
Özgü Kaya ve Baran Bölükbaşı yan yana çok güzeller, eğer odak
noktası buysa, sonuna kadar katılıyorum. Karşılıklı sahnelerde oyunculukları da
oldukça güçlü, seyirciyi ele geçiriyorlar. Ama Sibel’i affetmem mümkün değil,
bir kere olsun özür dileseydi mesela, gerçekten ama üste çıkmadan. Bir kere
olsun Fiko’ya öncelik verseydi, bir kere olsun Fiko’ya iyi gelseydi belki… Ama
bunca şeyden sonra, hikayenin sonunda Fiko ve Sibel olsa dahi ben
affetmeyeceğim.
Ha diyeceksiniz ki bize ne senin affetmemenden, öyle tabii…
Eğer final yazan o bölümde, Fiko Sibel’in yanında duracaksa, ben bu hikayeden
Fiko’ya kırgın ayrılacağım. Çünkü yazdım ya en başta, Fiko benim kıyamadığım, o
kendine kıysa bile.
Bunun Çiler ile de alakası yok, Çiler çok başka bir hikayenin
hüznü.
Dizide onu ilk gördüğümüz anlarda, Melis’e hep destek
olduğunda, Sibel’i o mekanın tuvaletinde savunduğunda, Kıvanç’a karşı hep dik
durduğunda kalbimi kazanmıştı. Sonra geldi benim en kıyamadığıma iyi geldi,
sonra geldi Fiko’nun yüzünden kocaman gülücük oldu. Bir kelebek oldu, kondu
omzumuza. Çiler bu hikayenin en temiz karakteri belki de.
Fiko sevseydi Çiler’i, mutluluk olurdu. Fiko sevseydi Çiler’i
huzur olurdu. Fiko, Çiler onu öperken en az onun kadar uçuşsaydı, belki de
gerçekten bir şansı olurdu devam etmek için.
Ha yok mu Çiler’e kızdığım noktalar, elbette var. Keşke
sevdiği adamı, sırf Sibel bakıyor diye öpmeseydi. Keşke Fiko’ya pahalı bir saat
değil de, uğur getirecek bir bileklik, bir forma alsaydı.
Fiko ve Çiler için hikaye nasıl devam eder, bir ihtimal daha
var mıdır sonunda huzur olan, mutluluk olan bilinmez. Ama final yazısını görene
kadar her an onlar için umut biriktireceğim kalbimde.
En çok Fiko mutlu olsun isterdim eskiden, şimdi Çiler de
mutlu olsun istiyorum. E bunun da tek bir yolu var; FikÇil bebeğim FikÇil.^^
*Manuş Baba, Dönersen Islık Çal