İçerde: "Adios Celoş demek için henüz çok erken değil mi?"

İçerde:
Bugüne kadar izlediğim İçerde bölümlerinin arasında bana göre en haz verici olan bölümünü geride bıraktık. Hatta bugüne kadar İçerde de kurulmuş en büyük oyunu izledik bile diyebiliriz. Yılmaz Brothers muhteşem, Alyanak'ın adamlığı/çakallığı tartışılamaz, Kebapçı’nın elini kelepçeli görmek ise paha biçilemez. Fakat maalesef böylesine mükemmel bir finalle biten bölüme bile sevinemiyorum çünkü önümüzdeki haftanın Sneak Peek'i olsun, bizlere alttan alttan verilen sinyaller olsun hevesimizi hep kursakta bırakmaya yönelik her türlü mesaj verildi. Adios Celoş demeyi en çok isteyenlerdenimdir bilen bilir; fakat sizce de henüz çok erken değil mi?
 
Böylesine geç kavuştuğumuz Yılmaz kardeşleri sonsuza kadar izlemek ne güzel olurdu tabii ya da tıpkı herkesin gönlünden geçtiği gibi ikisinden birinin ölmemesini, hatta -ÇU fanları iyi bilir- mutlu son değil, mutlu sonsuz olmasını! Ama gelin görün ki tüm işaretler ciğer söktürücü bir finalin yaklaştığını gösteriyor. Çok tepki yemeyeceksem eğer, benim şahsi fikrim, klişe son olabilecek olan Celal ölür veya hapse atılır, Sarp ve Umut ailesiyle mutlu mesut yaşar hikayesinden yana değil maalesef. Evet ben de uzun bir süredir aman Sarp ölmesin, aman Umut'u öldürürlerse yakarım o seti kafasındaydım ama düşününce diziye yakışacak şekilde unutulmaz epik bir son izlemenin daha çok hoşuma gideceğini farkettim. Ölenlere kalanlara üzülmeyeceğim anlamına gelmiyor tabii bu ama ponçik gözlerim bol vurdulu kırdılı ölümlü bir final görmek istiyor sanırım. Fakat tek ricam mümkünse Kebapçı yaşamasın, işte ona katlanamam!
 
Bu haftaki bölümümüze Umut-Eylem tatlılığı ile başladık. İlk kez -belki de son kez- mutlu aile tablosunu tam olarak izledik. Sonra yine büyük koşuşturma ve kaçış başladı. Organizeyi daha önce de dediğim gibi 2-3 bölümdür tutuyorum, helal. İsteyince akıllıca bir şekilde kullanılabiliyormuş demek ki eldeki Organize Şube malzemesi. Kaçınılmaz Celal öfkesiyle karşılaşıp bölüm boyunca onun kibirini çekmek sabrımı zorladı resmen. Nereden ne şekilde henüz çözememiş olsam da bölüm boyunca hep bir oyun içinde olduğunu hissettim Kebapçı’nın. Sonra Coşkun Mustafa mıstığı aldığında buna karşılık olarak ise Mert bırakıldığında emin oldum bir işler döndüğüne. Yine de oyunun tam olarak ne zaman kurulduğunu anlayamadım. Mesela Sarp en başından beri oyunun bir parçası mıydı yoksa bu oyunu sonradan Mert mi kurdu? Bölümü çok sağlıklı bir ortamda izleyemediğimden ben de kaçırmış olabilirim bu detayı ama genel olarak çok sağlam kurulmuş bir oyun ve hikaye izlediğimizi düşünüyorum.
 
Davut’un Sarp ve Umut'un kardeş olduğunu öğrendiğinde tavrının ve mimiklerinin değişmesine bir anlam veremedim açıkçası. İlginçti biraz yargılayıcı gibi mesela. Tabii ki bir şey yapacağından veya Celal babasını satacağından değil de, daha çok seyircinin kafasını karıştırmak için yapılmış bi hareketti bence. Karıştırdı da zaten. Öldürmeyen senarist öldürmüyor işte, the end'i bir onun için diyemedik. 3 bölümdür öldü ölecek diye buz mavi gözlerinin içine bakıyorum adamın. Tutup da haftaya büyük final de Sarp'ı falan öldürürse linç yer gibime geliyor.
 
Geçen haftaki bölümün ardından Yeşim'den büyük bir hamle beklediğimi söylemiştim. Tam olarak beklediğim durumda gelişmedi işler ama bu da idare eder oldu. Keşke daha güçlü daha kinli izleyebilseydik Yeşim’i. Celal'i öldürmeye en çok yaklaşabilecek kişi olarak görüyorum ben onu hala. Sahi kardeşlerin akibeti ne olur bilmiyorum ama kebapçının sonunu hep ölü olarak hayal ediyorum ben. Öyle olmazsa büyük yıkılırım herhalde.
 
Elleri kolları bağlı, dünya markası Yılmaz Brothers’larımızı izlerken yine gözümden yaş geldi gülmekten. Sinir bozucu derece de komiktiler. Yanarım yanarım bu iki manyağı doya doya izleyemediğimize yanarım. Ayrıca Umut'u kırmızı Mustang'in içinde görünce baya duygulandım, anılarım depreşti. Ayrıca deli Mert’in ‘Organize geldi hanım!’ bağırışlarını özlemedim desem yalan olur. Aras Bulut İynemli’yi şöyle eski deli dolu modundaki halini son bir kez izlesekte, özledikçe açıp açıp özlem giderebileceğimiz videolar kalsa finalden geriye elimizde keşke…
 
Kebapçı bahane, kardeşler şahane olsa da İçerde dizisinin bizlere kazandırdığı efsane karakterlerden biri olan Alyanak abimiz de her zaman favorimdi ve öyle de kalacak. En sıkıcı bitse de gitsek dediğimiz bölümlerde bile yüzümüzü güldüren tek insandı kendisi. Son çakallığını da yaptı giderayak. Ha! Haftaya Celal de son şakasını yapar mı ona? Bilemem, ama herkesi öldürseler bile onun yaşayacağına baya emin gibiyim. Çünkü o titreyen maymunların kralı!
 
Asır gibi gelen bir süre boyunca Umut’u ailesine kavuşturmaya çabaladık. Celal'i hapse tıkacağız diye ne taklalar atıldı haftalarca. Kimleri kaybettik bu uğur da. Yusuf müdür'ü tekrar görmek iyi geldi bu bölüm o yüzden. Geldi ve son golünü attı aslında Celal'e. Nihayet Celal’e kelepçe takıldığını da gördü bu gözler sonunda. Hem de Sarp tarafından! Çok duygulu bir andı bence o sahne. Kebapçı şuanda dürüm yapılmış olabilir ama kendimi kaptırmıyorum pek fazla. Celal bu hep dört ayak üstüne… Sarp’ın polis olduğunun ortaya çıkışını basit bir şekilde planlamışlardı bence ama rahatsız da etmedi açıkçası. Sadece Gökhan’ı kötü adam yapıp feda etmiş oldular iki bölüm boyunca. Gelecek haftanın Sneak Peek'inden gördüğümüz kadarıyla yine büyük oyunlar, yine olaylar var. Son kez merakla bekliyoruz. Son kez İçerde’yiz diyeceğiz. Finalde görüşmek üzere...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER