Bu yazıda itiraf öncesi Hilal’in direnişi var. Neden bu
kadar uzun süre sakladığı, neden kendine bu denli yüklendiği, kopamadığı teğmene bir
türlü gidemeyişi var… Bir dönem bu ilişkinin içine çekilmeye çalışılan Yıldız
engelinin bertaraf edilmesinin sonrası var…
Mağlup oldukları efsane ilk öpücük sahnesinde oyunculuğuyla
devleşen bir Boran Kuzum gördü bu gözler. Denize nazır ilk resmi buluşmalarında
Miray Daner, Miray'ı öldürüp paralel bir
evrende Hilal olarak yaşamaya başlamış adeta, inanılmazdı. Bir insanın bu denli
güzel yetenekli ve kusursuz olması çok ilginç, ileride ikisi de çok iyi yerlere
gelecek eminim.
Leon bir kadının başına gelebilecek en iyi şey. Bundan kimsenin şüphe ettiğini
zannetmiyorum lakin Leon'un muhteşem bir adam olması sebebiyle Hilal'in kimi
çok haklı çıkış ve çekinceleri gözden kaçırılıyor seyirci tarafından. 23.
bölümde tam HiLeon sahnesinin akabinde Yunan mezalimiyle ilgili konulan sahne çok
yerinde oldu. İnsanlar savaş psikojisini biraz olsun anlamışlardır umarım. Ülkeni
işgale gelmiş bir askere âşık olmak kadar vicdan sızlatan kaç şey olabilir? Çocuk
katletmiş, kadınlara tecavüz etmiş bir ordunun üniformasını giyen bir adama âşık
olmak, o adam her ne kadar rüya gibi bir adam dahi olsa kolay mı? Kendinizi bir
halka ihanet etmiş gibi hissetmez misiniz hakikaten?
Hilal devamlı bunu sorguluyor en başından beri. Leon'un da bir şeyleri
sorguladığını 23. bölümde görmemiz iyi oldu, en azından söze döküldü ikisinin
de asıl dertleri. Leon ben sana o mektubu yazan, göğsümde açtığın kurşun
yarasına rağmen seni seven Leon'um diyerek haklı bir serzenişte bulundu. Bir
adam daha ne kadar fedakâr olabilir? Sitem ediyor kavuşmak istiyor biz bu
savaşı durdururuz diyor aşk Leon'un rasyonel düşünmesine engel oluyor bu da
kaçınılmaz aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur der Hintliler.
Hilal aslında defalarca lisan-ı hal ile seviyorum dedi Leon'a ama hiçbir şey ‘’Sevmiyorum
seni sevmeyeceğim.’’ derkenki itirafı kadar etkileyici değildi. Nasıl çocuksu bir
masumiyetle teslim olmaya direnmek ama çoktan bütün kalelerinin ele
geçirildiğinin farkına varma halidir o öyle! Geberiyorum aşkından dese o kadar
açık net ifade edemezdi. Deli gibi seviyor, kendinin üzerine basa basa, kendine
rağmen, her şeye rağmen...
Leon "Üniformam olmasa da benden nefret eder miydin?" dediğinde Hilal'in
gözlerine Allah için bakın. Tek bir şey göreceksiniz ''Seni senin
anlayamayacağın, tahmin bile edemeyeceğin kadar çok seviyorum.'' diyor gözleri...
Hatta gerçekten göremiyor musun ne kadar sevdiğimi diye sordu o gözler Leon'a.
zaten Leon sözlere itimat etse bu noktaya gelemezdi bu ilişki. Leon gurursuz
bir adam değil, çok zeki zahirin yanıltıcı olduğunu fark edecek, çok derin Hilal'in
batınına vakıf olacak kadar. Hilal'de kimsenin göremediklerini fark ettiği için
bu aşk efsane olma yolunda gidiyor zaten.
Leon aşkını doyasıya hissediyor, yaşıyor, hissettiriyor ama Hilal'de durum tam
tersi onun saklaması gerekiyor, bastırdıkça daha da artan duygularıyla yalnız
başına. Söylese ölür söylemese zaten yaşamıyor. Hilal gaddar falan değil Hilal'i
anlamayanlara da kızamıyorum. Muhtemeldir ki yanlış birine hiç gönül
vermemişler. Olmaması gereken bir ilişkinin başlamaması için sevdiğin insanın
seni kötü bilmesini bile göze alarak doğru olanı yapmaya çalışmak emin olun
hayli güç bir şey.
Hissettiklerinin tersi yönde davranıyor, arada küçücük bir an kaçıyor kendinden
o anlarda kendini ya teğmenin dudağında ya da boynunda buluyor. Her seferinde
teğmene kızıyor sanıyor seyirci, oysa ki Hilal bu aşkta sadece kendine
yükleniyor, kendini suçluyor. 23. bölümde Leon'a sarıldıktan sonra bir anda ne
yapıyorum ben deyip yine kalbinde olmayan şeyler söyleyerek, uzaklaştırmaya
çalıştı teğmeni. Hilal kızgınken teğmen dedi yine, ama kendisini azat etmesi
için bırak beni diye yalvardığı kısımda adıyla seslendi. Hilal iki adamla baş
etmeye çalışıyor, Hilal için yek pare bütün bir Leon yok. Leon'u kırdığı için
kendine ayrı yükleniyor. Bakmaya doyamadığınız bir adama defol git -hem de en
kararlı en güçlü duruşunuzla zerre taviz vermeden- dediniz mi hiç? Hem de
içinizden Zeki Müren "Gitme sana muhtacım gözümde nursun başımda tacım" derken?
Tangoda hareketlerin komutunu erkek verir, dansı erkek yönetir kadın erkek
hangi yönü gösterirse o yöne döner vs… Kadının tangodaki asli görevi dansa
estetik kazandırmasıdır. Onların aşkı tangoya benziyor. Leon bu aşkın dümenini
her seferinde doğru yöne kırıyor, harika yönlendiriyor Hilal'i. Ancak Hilal’dir,
Leon'un muazzam sevebilme potansiyelinin ortaya çıkmasını sağlayan.
Nazım'ın çok sevdiğim bir şiirinde şöyle bir kısım var:
gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum...
yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiçbir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan...
Nazım'ın sevdiğinin gözlerine dediği şeyler bu aşkın gerçeği. Leon'un Hilal'e
bu denli vurulmasının esbab-ı mucibesi bu. Hilal ebedi madde gibi, sırrını her
gün bir parça veren ve fakat hiçbir zaman büsbütün teslim olmayacak olan olduğundan
bu aşk bu denli büyülü.
*Nazım Hikmet