Titanic: Blood and Steel: Sahi bu gemi niye batmıştı?

Titanic: Blood and Steel: Sahi bu gemi niye batmıştı?
Titanic'in batış hikayesini bilmeyen kişi sayısı azdır herhalde. Özellikle 1997 yapımı ünlü filmle birlikte neredeyse herkesin beynine kazındı. Peki yolculuktan daha öncesini, onu bilen kişi sayısı ne kadardır?

2012 yılıyla geminin bir buz dağına çarparak okyanusun dibini boylamasının üzerinden bir asır geçmiş oldu. Buna istinaden de hala popülerliğini koruyan bu olay, insanların gündemine yeniden oturuvermişti. Örneğin Titanic filmi 3D olarak Amerika'da vizyona girdi. Gemiyle ilgili iki tane de dizi çekildi. Bunların ilki klasik hikayeye dayanan dört bölümlük mini dizi Titanic oldu ve belli karakterler üzerinden geminin yolculuğu ve batış hikayesi anlatıldı.

Bir de 12 bölümlük mini dizi olarak Titanic: Blood and Steel ekrana geldi. Bu sefer farklı olarak batışa giden yolculuk değil de geminin yapım süreci ve bunun perde arkasında yaşananlar izleyicinin karşısına getirildi. İşçiler, şirket çalışanları, bölge halkı ve birçok açıyla çok daha fazlası... Vakti zamanında iki diziyi de izleyen birisi olarak ikincisini biraz anlatıp hakkında çene çalmak istiyorum.

Kan ve Çelik

İsmin üzerine biraz düşünce saçma geliyor olsa da izledikçe insanın kafasında biraz daha oturduğunu söyleyebilirim. Geminin yaklaşık üç yıl süren bir yapım süreci olduğundan 1909-1912 arasında geçen bir hikaye var önümüzde. Bu hikaye de Birleşik Krallık'a bağlı Belfast şehrinde geçiyor.

O dönemin krallığında Titanic'in yapımının etrafında gelişen üç önemli konu var: İrlanda'nın bağımsızlığı, kadın ve işçi hakları, Katolik-Protestan ayrımı.



* İrlanda'nın krallıktan ayrılarak tam bağımsızlığını kazanması 1922. Ama bu tarzda işlerin bir günde hallolmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Krallık yanlıları, sesleri çıkmaya başlayan bağımsızlık sevdalıları ve ortasında yapımı başlanan kocaman bir gemi düşünün.

* Günümüz dahil Belfast'taki dini ağırlık Protestanlık mezhebinde. Titanic yüzyıldan daha uzun süre öncesinde, şartların daha sert olduğu bir dönemde yapılıyor. Protestanların yüksek mevkilerde ve çoğunlukta olduğu bir şehirde atolikler insani olmayan muamele görüyorlar ve Protestanlara karşı genellikle eziliyorlar. Bölge halkında ve işçilerin arasında da az sayıda Katolik yok elbette.

* Birleşik Krallık'ta kadınlara seçme ve seçilme hakkının 'kısmı' verilişi 1919, tam anlamıyla kazanmaları 1928. Bağımsızlıkta olduğu gibi seslerin daha gür çıkması ise bu geminin yapım yolcuğuna dahil durumda. Gemiyi teslim tarihine yetiştirmeye çalışan patronlar ile insanca çalışma saatleri ve ücret isteyen işçilerin arasındaki mücadele ise cabası.

Birçok karakter barındıran bu dizinin merkezinde ise Mark Muir (Kevin Zegers) isminde genç bir metalurji mühendisi yer alıyor. Dünyanın en büyük gemisinin yapımında çalışmak istediği için yıllar önce terk ettiği evine dönen, amacı için de ahlaki kuralların sert olduğu bu şehirde 'dinini' ve 'geçmişini' saklayan bir adam var karşımızda...

Uzmanlığı çelik üzerine olan Muir'in iyi bir gemi yapmak için aşması gereken bir sürü engel de var. Aşk ise zaten her şeyin ortasında bonus niyetine ortaya çıkıyor.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER