22. bölüme geldiğimizde kapıya gelen
o an için kurtuluşu sandığı kara kışların kötülükler kralı Deniz Tramba denize
düşen yılana sarılır misali Ömer’e evet diyebilmek uğruna düşünmeden sonrası
neler getirir tartmadan AŞKI için mucizesine kavuşmak için kabul eder
tasarımını satma teklifini. Defne'ye göre kıytırık önemsiz bir çizimdir. Aklı
yanlış yaptığını söylese de kalbi Ömer’in aşkıyla dolup taştığı için parayı
alır. Koşar adım sağanak yağmurun altında aşkının sarhoşluğunda tüm geceyi
aydınlatan ışıl ışıl yüzüyle bağırarak “Ömer Ömer Defne EVET TABİİKİ DE EVET
SONSUZA KADAR EVET EVET AŞKIM EVLENELİM SONSUZA KADAR HEP YANINDA OLMAYA EVET.
Seni hiç bırakmayacağım. Olduk mu yani şimdi biz? Öyle görünüyor. Evlenelim
hemen. Evlenelim haftaya Milano’da. Milano da mı? Araba kiralarız Coma gölüne
götürürüm seni ev tutarız birkaç günlüğüne belki İsviçre’ye gideriz San Moris’e
kayak yaparız. Neler neler San Moris Milono kayak ben tam adamı ben bilmiyom ki
kayak yapmayı? Öğretirim ben. Bence bu kadar emin olma çünkü benim kadar
beceriksizini görmemişsindir? Senin
kadar güzelini de görmedim baş ederim merak etme. Biz gerçekten baya baya plan
yapıyoruz. Yapalım artık bence. Yapalım yapalım da ananem şimdi beni görmek
ister yani öyle gelinlikle falan. Gelince burada da yaparız bir kutlama. Sen
çok seversin ya kutlama falan. Ben sadece seni sevsem yetmez mi? Yeter sonsuza
kadar yeter”
Tesadüf bu ya Defne’nin tasarımını
herkes muazzam bulur Sina ve Ömer’de bayılırlar 17 numaralı tasarıma. Uzun
zamandır görünen en iyi çalışma hayranlık uyandıran 17 numaralı Defne Topal
tasarımı. Ofiste aşk başkadır temalı Defne & Ömer odadan odaya direkt kurulan
teleferik Aşk hattı çalışırken zalım kader ağlarını pardon Sude İplikçi hainlik
yapma çalışmalarına hız vermiştir. Her şey iyi hoş da azcık uzun sürseydi
mutluluğumuz nolurdu acaba dünyanın sonu mu gelirdi Koray’a bağladım kendimi.
Belki de mutluluktan deliye dönmeyelim diye hüsrandan deliye dönmeyi reva
görmüşler bizlere. Çare yok olur o da olur demekten başka seçenek kalmıyor bize.
Şarkının dediği gibi AŞK ÖYLE BİR BÜYÜ Kİ insanın aklını fikrini başından alabiliyor.
Defne şu etrafında dönen oyunların ve kendinin farkında olsaydın keşke. Kalem
böyle yazmış ne yazık ki beş dakikada değişir işler teması masalımızın gerçeği
döngü bu prensip üstüne kurulmuş işte tam o anda da mucizeler gelip buluyor
bizi. İyi niyetli ve vicdanlı olunca Defnem bütün kirli oyunların ve tuzakların
içine çekiliyor ne yazık ki. Defne dandik diye küçümsediği tasarımındaki ışığı
hatta parıl parıl parlayan ışığı herkes görmekteyken kendinin farkında olmama
hali sadece Defneye mahsus olduğundan Nihanın verdiği akılla söylememeye karar
verir önce. Etraftaki çetrefillerden oyunlardan kumpaslardan hangisini istesen
beğen beğen al durumları mevcut. Fazla iyi niyet suistimale açık kalmayı
beraberinde getiriyor. İnsan insana en büyük iyiliği de en büyük kötülüğü de
yapabiliyor. Ne zaman ki empati kurmayı unuttuk kendimiz için her şeyi hak
görmeye başladık işte o zaman uzaklaştık doğru insan olmaktan. Gene bir asansör
sohbeti geçer ilaç niyetine “ Ne acayip dimi biz böyle hayat bir yandan
devam ediyor. Daha da güzel olacak her şey tabii sana yine öyle eserse bilemem.
Esmiyecek ben yerimi buldum (büyük lokma ye büyük laf etme demişler ah Defnem
ah) Engel kalmadı diyorsun mesela şu asansörde seni öpmeme. Asansör tabii yani
sonuçta buda iş asansörü binen olur inen olur kamera mamera vardır… İyi misin?
Susar mısın?”
Mağazadaki siyah elbiseye bayılan
Defocik hayranlıkla bakarken Ömer tavrını net bildirir yetkililere “Tramba
varsa biz yokuz” Sorun çözücü lavoba açıcı ileride Kiralık Aşk
ailesinin Allah'ın manyakları gebereceksiniz aşkınızdan haline bürünen selfie
uzmanı olarak çıkacak olan Sinan Ömer’e tam destek verir. Tramba çoçukken büyük
bir travma geçirmiş olması gerekiyor bence yoksa bu kadar kötülük bünyeye
aykırı bence al sana bir muamma daha. Neyse Defnem kurstan sonra vicdanına
yatırım yapan Sude ile görüşmek için İplikçi AVM olabilecek evine gider. Ömer’i
de amcası çağırır ve bizim çılgın aşıkları gene bir mutfak bir araya getirir “
Ömer Defne napıyorsun sen burada? Ya işte Sude davet etti beni yalnızmış falan
takılalım dedi. Hımm bizde amcamla laflıyorduk. Ne güzel oldu böyle her
gittiğim yerde karşıma çıksan ya. Sıcak çikolata yapıcam içer misin? Sıcak
çikolata mı seviyorsun sen? Ya Ömer biri görcek. Görsünler bana ne. Ya
bıraksana. Bırakmam. Ya ömer Efendim kazağın sana çok yakışmış. İyi deneme ama
ben hala istediği mi alamadım? Oldu mu şimdi yani? Bakalım olmuş çok güzel
olmuş. Bakayım harika bir fincan da ben alırım. Ya eşek Bişey dicem amcamla
yengeme söylesek ya mutlu olurlar Hayır ya lütfen Niye? Ben ananeme daha
söylemedim. Haklısın doğru söylüyorsun saklayalım madem. Bir şey dicem bir
yudum daha içseydim ya hadi bir yudum daha Ya çıkalım. Gidiyor musun? Eee yani.
Defne bana kaçalım mı buradan? Yok gelemem ben Sude’ye söz verdim”
Neriman Defne’yi 200 bin lira için
sıkıştıradursun Ömer tualine resim yaparken
Levent Ülgen’in sesinden Ülkü
Burhan’ın KALBİM SANA EMANET kitabından satırlar dökülür ruhlarımıza;
“SIR karında bekleyen dikenli bir toptur.
İnsanın içinde durmadan döner. Her an kendini hatırlatırdı. Dışarıya çıkmak
için dikenlerini batırdıkça batırırdı. Kurtulmak için onun dediğini yaparsan
hainlik edip dikenlerini orda bırakıp ağzından kaçardı. Ama direnirsen dışarıya
çıkmaktan umudunu keser ve dikenleriyle beraber içinde söner giderdi” Koskocaman bir ipucu daha sırrın yükü dikenlerinin acısı
yürekleri yakıp kavuracak kan revan içinde bırakıp paramparça edecekmiş
yüreklerimizi. Bahtımıza sürekli kul kurar kader gülermiş kısmı bahşedilmiş ne
diyelim ki gene Meriç Acemi dehasına güvendim ben hep. Zaman tüm dengeleri önce
tarumar edecek bizi ve kahramanlarımızı biçare bırakacak sonra dingin sularda
yüzmemize olanak sağlayacaktır umut edelim.
Sabah Ömer’in evine koşar adım
giden Defneme araba yerine bisiklet hayal eden Ömer ile (Bu bisiklet merakı
aslında yine bir ipucudur bize en olmadık yerdeki tüm sinir hücrelerimize
ulaşacak nice günlerin habercisidir aslında şimdilik ona takılıp kalmayalım.)
konuşurlar “Naber? İyi ne yaptın dün gece? Bir şey yapmadım uyudum. Ben
uykularını da kıskanıyorum ama bensiz geçirdiğin için. Hımmm yetmiyor diyosun?
Sana yetiyor mu? Sence hadi kahvaltı Önce bu? Aaa u ne Sürpriz aç bakalım Benim
mi bu? Beğendim diye hatırlıyorum. Deli misin sen ben buna bayıldım? Ben bunu
şimdi şirkette giymek istiyorum ama bi garip kaçar dimi giysem. Yani ama ben
bunu giyeceğin bir organizasyon yapacağım merak etme yakında. Aşkımsın ya çok
teşekkür ederim”
Tasarımı sattığı işi sarpa sararken
Defnem İso ya akıl danışır "Bit pazarına nur yağdı aynı ayakkabıyı
Ömer de beğendi kimin çizdiğini öğrenmek istiyor ipin ucunda ben varım. Valla
yani yine zehir gibi top gelmiş sana bilmiyorum ki ne yapmak lazım? Yok ya ben
söylüycem hem biz hep demiyormuyuz yalan büyüdükçe pisleşir diye zaten arkamda
koca yalan var kaldıramam bunu yani söylüycem ben. Doğrusun git söyle bence en
azından için rahat eder” lakin saplantılı aşkı için elini kirletmekten
çekinmeyen Sude Koray’ın ağzından mail
yoluyla Defne'nin tasarımını Tramba’ya sattığını yazar ve Defne’yi herkes
suçlayarak bağırır yanında sadece can dostu İso vardır. Ömer’e de mağaza da
kötülüklerin kara şovalyesi Deniz Tramba söyler tasarımı Defne'den aldığını ve
dengeler ve sevda tepetaklak olur. Aydilge tekrar o muhteşem sesiyle dile gelir;
Gün ağarınca boynum bükülür
Dalarım uzaklara gönlüm sıkılır
Sorma ne haldeyim
Sorma kederdeyim
Sorma yangınlardayım zaman zaman
Sorma utanırım
Sorma söyleyemem
Sorma nöbetlerdeyim başım duman
Ah bu yangın beni öldürüyor yavaş yavaş
Kor kor ateşler yanıyor içimde
Aşkı beni kül ediyor.
Yazı devam ediyor...