Kiralık Aşk; Sihirli dokunuş - Repliklerin büyüsü 5

22. bölüme geldiğimizde kapıya gelen o an için kurtuluşu sandığı kara kışların kötülükler kralı Deniz Tramba denize düşen yılana sarılır misali Ömer’e evet diyebilmek uğruna düşünmeden sonrası neler getirir tartmadan AŞKI için mucizesine kavuşmak için kabul eder tasarımını satma teklifini. Defne'ye göre kıytırık önemsiz bir çizimdir. Aklı yanlış yaptığını söylese de kalbi Ömer’in aşkıyla dolup taştığı için parayı alır. Koşar adım sağanak yağmurun altında aşkının sarhoşluğunda tüm geceyi aydınlatan ışıl ışıl yüzüyle bağırarak “Ömer Ömer Defne EVET TABİİKİ DE EVET SONSUZA KADAR EVET EVET AŞKIM EVLENELİM SONSUZA KADAR HEP YANINDA OLMAYA EVET. Seni hiç bırakmayacağım. Olduk mu yani şimdi biz? Öyle görünüyor. Evlenelim hemen. Evlenelim haftaya Milano’da. Milano da mı? Araba kiralarız Coma gölüne götürürüm seni ev tutarız birkaç günlüğüne belki İsviçre’ye gideriz San Moris’e kayak yaparız. Neler neler San Moris Milono kayak ben tam adamı ben bilmiyom ki kayak yapmayı? Öğretirim ben. Bence bu kadar emin olma çünkü benim kadar beceriksizini görmemişsindir?  Senin kadar güzelini de görmedim baş ederim merak etme. Biz gerçekten baya baya plan yapıyoruz. Yapalım artık bence. Yapalım yapalım da ananem şimdi beni görmek ister yani öyle gelinlikle falan. Gelince burada da yaparız bir kutlama. Sen çok seversin ya kutlama falan. Ben sadece seni sevsem yetmez mi? Yeter sonsuza kadar yeter”
 
Tesadüf bu ya Defne’nin tasarımını herkes muazzam bulur Sina ve Ömer’de bayılırlar 17 numaralı tasarıma. Uzun zamandır görünen en iyi çalışma hayranlık uyandıran 17 numaralı Defne Topal tasarımı. Ofiste aşk başkadır temalı Defne & Ömer odadan odaya direkt kurulan teleferik Aşk hattı çalışırken zalım kader ağlarını pardon Sude İplikçi hainlik yapma çalışmalarına hız vermiştir. Her şey iyi hoş da azcık uzun sürseydi mutluluğumuz nolurdu acaba dünyanın sonu mu gelirdi Koray’a bağladım kendimi. Belki de mutluluktan deliye dönmeyelim diye hüsrandan deliye dönmeyi reva görmüşler bizlere. Çare yok olur o da olur demekten başka seçenek kalmıyor bize. Şarkının dediği gibi AŞK ÖYLE BİR BÜYÜ Kİ insanın aklını fikrini başından alabiliyor. Defne şu etrafında dönen oyunların ve kendinin farkında olsaydın keşke. Kalem böyle yazmış ne yazık ki beş dakikada değişir işler teması masalımızın gerçeği döngü bu prensip üstüne kurulmuş işte tam o anda da mucizeler gelip buluyor bizi. İyi niyetli ve vicdanlı olunca Defnem bütün kirli oyunların ve tuzakların içine çekiliyor ne yazık ki. Defne dandik diye küçümsediği tasarımındaki ışığı hatta parıl parıl parlayan ışığı herkes görmekteyken kendinin farkında olmama hali sadece Defneye mahsus olduğundan Nihanın verdiği akılla söylememeye karar verir önce. Etraftaki çetrefillerden oyunlardan kumpaslardan hangisini istesen beğen beğen al durumları mevcut. Fazla iyi niyet suistimale açık kalmayı beraberinde getiriyor. İnsan insana en büyük iyiliği de en büyük kötülüğü de yapabiliyor. Ne zaman ki empati kurmayı unuttuk kendimiz için her şeyi hak görmeye başladık işte o zaman uzaklaştık doğru insan olmaktan. Gene bir asansör sohbeti geçer ilaç niyetine “ Ne acayip dimi biz böyle hayat bir yandan devam ediyor. Daha da güzel olacak her şey tabii sana yine öyle eserse bilemem. Esmiyecek ben yerimi buldum (büyük lokma ye büyük laf etme demişler ah Defnem ah) Engel kalmadı diyorsun mesela şu asansörde seni öpmeme. Asansör tabii yani sonuçta buda iş asansörü binen olur inen olur kamera mamera vardır… İyi misin? Susar mısın?”
 
Mağazadaki siyah elbiseye bayılan Defocik hayranlıkla bakarken Ömer tavrını net bildirir yetkililere “Tramba varsa biz yokuz” Sorun çözücü lavoba açıcı ileride Kiralık Aşk ailesinin Allah'ın manyakları gebereceksiniz aşkınızdan haline bürünen selfie uzmanı olarak çıkacak olan Sinan Ömer’e tam destek verir. Tramba çoçukken büyük bir travma geçirmiş olması gerekiyor bence yoksa bu kadar kötülük bünyeye aykırı bence al sana bir muamma daha. Neyse Defnem kurstan sonra vicdanına yatırım yapan Sude ile görüşmek için İplikçi AVM olabilecek evine gider. Ömer’i de amcası çağırır ve bizim çılgın aşıkları gene bir mutfak bir araya getirir “ Ömer Defne napıyorsun sen burada? Ya işte Sude davet etti beni yalnızmış falan takılalım dedi. Hımm bizde amcamla laflıyorduk. Ne güzel oldu böyle her gittiğim yerde karşıma çıksan ya. Sıcak çikolata yapıcam içer misin? Sıcak çikolata mı seviyorsun sen? Ya Ömer biri görcek. Görsünler bana ne. Ya bıraksana. Bırakmam. Ya ömer Efendim kazağın sana çok yakışmış. İyi deneme ama ben hala istediği mi alamadım? Oldu mu şimdi yani? Bakalım olmuş çok güzel olmuş. Bakayım harika bir fincan da ben alırım. Ya eşek Bişey dicem amcamla yengeme söylesek ya mutlu olurlar Hayır ya lütfen Niye? Ben ananeme daha söylemedim. Haklısın doğru söylüyorsun saklayalım madem. Bir şey dicem bir yudum daha içseydim ya hadi bir yudum daha Ya çıkalım. Gidiyor musun? Eee yani. Defne bana kaçalım mı buradan? Yok gelemem ben Sude’ye söz verdim”
 
Neriman Defne’yi 200 bin lira için sıkıştıradursun Ömer tualine resim yaparken  Levent Ülgen’in sesinden Ülkü Burhan’ın KALBİM SANA EMANET kitabından satırlar dökülür ruhlarımıza;
 
“SIR karında bekleyen dikenli bir toptur. İnsanın içinde durmadan döner. Her an kendini hatırlatırdı. Dışarıya çıkmak için dikenlerini batırdıkça batırırdı. Kurtulmak için onun dediğini yaparsan hainlik edip dikenlerini orda bırakıp ağzından kaçardı. Ama direnirsen dışarıya çıkmaktan umudunu keser ve dikenleriyle beraber içinde söner giderdi” Koskocaman bir ipucu daha sırrın yükü dikenlerinin acısı yürekleri yakıp kavuracak kan revan içinde bırakıp paramparça edecekmiş yüreklerimizi. Bahtımıza sürekli kul kurar kader gülermiş kısmı bahşedilmiş ne diyelim ki gene Meriç Acemi dehasına güvendim ben hep. Zaman tüm dengeleri önce tarumar edecek bizi ve kahramanlarımızı biçare bırakacak sonra dingin sularda yüzmemize olanak sağlayacaktır umut edelim.
 
Sabah Ömer’in evine koşar adım giden Defneme araba yerine bisiklet hayal eden Ömer ile (Bu bisiklet merakı aslında yine bir ipucudur bize en olmadık yerdeki tüm sinir hücrelerimize ulaşacak nice günlerin habercisidir aslında şimdilik ona takılıp kalmayalım.) konuşurlar “Naber? İyi ne yaptın dün gece? Bir şey yapmadım uyudum. Ben uykularını da kıskanıyorum ama bensiz geçirdiğin için. Hımmm yetmiyor diyosun? Sana yetiyor mu? Sence hadi kahvaltı Önce bu? Aaa u ne Sürpriz aç bakalım Benim mi bu? Beğendim diye hatırlıyorum. Deli misin sen ben buna bayıldım? Ben bunu şimdi şirkette giymek istiyorum ama bi garip kaçar dimi giysem. Yani ama ben bunu giyeceğin bir organizasyon yapacağım merak etme yakında. Aşkımsın ya çok teşekkür ederim”
 
Tasarımı sattığı işi sarpa sararken Defnem İso ya akıl danışır "Bit pazarına nur yağdı aynı ayakkabıyı Ömer de beğendi kimin çizdiğini öğrenmek istiyor ipin ucunda ben varım. Valla yani yine zehir gibi top gelmiş sana bilmiyorum ki ne yapmak lazım? Yok ya ben söylüycem hem biz hep demiyormuyuz yalan büyüdükçe pisleşir diye zaten arkamda koca yalan var kaldıramam bunu yani söylüycem ben. Doğrusun git söyle bence en azından için rahat eder” lakin saplantılı aşkı için elini kirletmekten çekinmeyen Sude  Koray’ın ağzından mail yoluyla Defne'nin tasarımını Tramba’ya sattığını yazar ve Defne’yi herkes suçlayarak bağırır yanında sadece can dostu İso vardır. Ömer’e de mağaza da kötülüklerin kara şovalyesi Deniz Tramba söyler tasarımı Defne'den aldığını ve dengeler ve sevda tepetaklak olur. Aydilge tekrar o muhteşem sesiyle dile gelir;
 
Gün ağarınca boynum bükülür
Dalarım uzaklara gönlüm sıkılır
Sorma ne haldeyim
Sorma kederdeyim
Sorma yangınlardayım zaman zaman
Sorma utanırım
Sorma söyleyemem
Sorma nöbetlerdeyim başım duman
Ah bu yangın beni öldürüyor yavaş yavaş
Kor kor ateşler yanıyor içimde
Aşkı beni kül ediyor.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER