Bu açıdan bakınca torpil konusunda temize çıktığına
göre Hazer karakterinde neleri sevdiğimi paylaşmaya devam edebilirim;
Hülya’nın ışıltısından etkilenmesinin sahneye o eşsiz
girişi sırasında onun henüz Kerim’in eşi olduğunun farkında değilken
başlamasını sevdim.
Hülya’nın ona doğru ilerleyişi sırasında karnının
burnunda olması bariz belliyken hamileliğinin onu gülümseyerek karşılamasına
engel olmamasını sevdim.
Tanışma ilerledikçe Hülya’nın oyun kurucu gücünü
görebilmesini sevdim.
Hülya’nın güzelliğinin yanı sıra güçlü karakterinin
dikkatini çekmesini, gücü takdir etmesini ve salt güzelliğinden değil
karakterinden de etkilenmiş olmasını sevdim.
Kerim’i tatlı sözlerle bulutların arasından yeryüzüne
paraşütsüz gönderilirken Hülya’ya yansıyan gerginliği fark edebilmesini sevdim.
Hülya’nın sancılandığını fark edince Kerim’e haber
vermekle müdahale etmek arasındaki çekincesini ve sonuçta Hülya’nın kocasına
haber vermeme kararına saygı duyup Kerim’i uyarmaktansa direkt hastaneye doğru
yola çıkmasını sevdim.
Erken doğum yapmak üzere olan bir kadına moral vermeyi
akıl edebilmesini sevdim: “Her şey yoluna girecek, doğsa bile çok sağlıklı
olacak, inanın bana.”
Bebeğin olduğu kadar annenin de sağlığını hesaba
katabilmesini sevdim: “Sıkmayın
kendinizi, bağırın; kendinize zarar vereceksiniz, alın elimi sıkın.”
Doğumun sonuna kadar bekleyip, annenin ve bebeğin
sağlığından emin olduktan sonra doktora direktifleri verip hastaneden ayrılmış
olmasını sevdim. “Olumsuz gelişmede haberim
olsun ve Hülya Hanım’ın çok güzel bir odası olsun.”
Aileyle tanışıp gelişmeler hakkında bilgi almayı istemesini
sevdim. “Tebriklerimi iletin, hem
annenin hem de bebeğin sağlığı için haberdar edin.”
Doğumu takiben ikinci günde henüz baba ve kayınvalide
Hülya’nın odasına teşrif etmemişken anneye nezaketen ‘geçmiş olsun’ ziyareti yapmasını sevdim.
Hülya’nın neye ihtiyacı olduğunu önceden tespit
edebilmesini ve hediyesini bu doğrultuda seçmiş olmasını sevdim.”Size bir şeyler getirdim; güzel müzik,
biraz kitap. Huzur verecek bir şeyler…”
Dizinin geride bıraktığımız bölümler içinde en
romantik hediyeyi alan karakter olmasını sevdim. Zeynep’in tespitinde olduğu
gibi “Delicesine romantiğim diyor adam…”
Etkilendiği kadının hayatında yer almayı tercih
edeceğini naif bir şekilde ifade etmesini sevdim. “Belki bu olay Düğme’yle
benim aramda ileride güzel bir anı olur, bundan bahsedip güleriz.”
İsimsiz gelen güllere soru işaretiyle yaklaşmasını
ve “Korkma,
ben buradayım.” diyen Kerim’in bile akıl edemediği çiçekleri kimin
gönderdiğini bulabilmek üzere araştırma yaptırmasını sevdim.
Hülya hakkında bildiklerini sorgulamasını, farklı bir
kişiden daha bilgi almasını, özellikle Cevher ailesinin yaptığı gibi, körü
körüne ona söylenenlere inanmamasını sevdim.
Günün sonunda dahil olduğu planın ‘aptalca’ olduğunu fark edecek kadar akıllı olmasını sevdim.
Ne doğumun ertesi gününe kadar annenin yanına
uğramamış, üstelik karısının hamileliği sırasında başka bir kadına yüz veren
bir adam olarak tanıdığı Kerim’e ne de kocasından uzun zamandır ayrı yaşayan, doğum
sonrası boşanmak üzere anlaşmış olduğunu bildiği Hülya’ya ön yargılı
yaklaşmamış olmasını sevdim.
Aradan geçen günlere rağmen gittiği partide Hülya’yla
karşılaşınca gözlerinin içinin gülmesini sevdim.
Mucizeyi paylaştık olarak tanımladığı doğuma ilişkin
duyduğu heyecanı oğluyla paylaşmış olmasını sevdim.
Melisa’ya göre çocuğu olduğunu bile unutacak
ilgisizlikte olan eski eşiyle karşılaştırıldığında Hülya’nın oğlu Murat’la
ilgilenmesini hayranlıkla izlemesini ve anneliğinin tartışılmaz özverisini
takdir etmesini sevdim.
Hülya’yla sohbeti sırasında ekran karşısından
midesindeki kelebekleri hissettiren gülüşünü sevdim.
Mahir’in anlamsız kıskançlıklarına gülümseyerek
yaklaşabilmesini sevdim.
Kerim’in gerginliğini hissederek karı kocayı yalnız
bırakmayı tercih etmesini ama sorunlu bir evlilik süreci yaşadıklarının
ışığında onları uzaktan da olsa gözlemlemesini sevdim.
Kerim’in Hülya’nın elinden tutarak mekandan hızlıca
çıkartmaya çalışırken müdahale etmek üzere onlara doğru ilerlemesini sevdim.
Bir karakteri bu kadar sevmişken konukluğunun kısa
vadeli olmasını ister miyim? Kesinlikle hayır.
Ya siz bu açıdan bakınca ister miydiniz?
(*) The King: İngilizce’de kral anlamına gelen king
kelimesinin başına gelen ‘the’ eki kelimenin anlamına güncel hükümdarlığı da
yükler.