Ekim ayının sonralarına denk geliyordu. O
sıralarda Arkadaşlar İyidir’in final
haberini almıştık. Benim ve tüm Arkadaşlar
İyidir izleyicileri için gelen bu haber, deyim yerindeyse hüsrana sebep
olmuştu. İşte tam o hafta içerisinde hayatımın dönüm noktası diyebileceğim belgelerimi
gönderme nedeniyle kargo kuyruğunda bekliyordum. Ne menem histir beklediğin sıranın
gelmemesi? Vakit bir türlü geçmek bilmez. Eğer kasada problem yaşanmışsa ve
kuyruğun uzunluğu tahammül sınırlarını zorluyorsa, bekleyenlerin vay hâline!
Ben de bunu fırsat bilip son zamanlarımın meşgalesi olan sosyal medya
hesaplarımda vakit öldürüyordum. İşte o ân, gördüğüm bildirim sayesinde hem kuyrukta olduğum hem de bulunduğum ortamda sıkıntıdan patladığım gerçeği aklımdan uçtu gitti.
Harika bir haberdi. O ân öğrendiğim haberi birileriyle
paylaşmamak adına kendimi uzun süre tutmam gerekti. Neyse ki fazlaca beklememe
gerek kalmadı. Kasım ayının sonları, Aralık ayının başı gibi İstanbullu
Gelin projesi medyaya sızdı. Bundan sonrası ise dün akşama değin olan süreye
kadar geçti. Tabii bu zaman zarfında, hayatım istediğim şekilde düzene girdi ve
önüme yepyeni kariyer basamakları dizildi.
Dün öğleden sonra itibarıyla İstanbullu Gelin’in tüm sosyal medya hesaplarında, oyunculara ve
set ekibine ait kişisel hesaplarda ilk teaser’ın haberi kulaktan kulağa yayıldı.
Bana da akşam dokuz buçuğa kadar bekleme işi düştü. Anne dizisi reklam arasına çıksın diye dört gözle bekledim. Dizi,
beklenen araya çıkınca da direkt olarak nefesimi tutum ve ekrana kilitlendim
diyebilirim. Pek tabii bu yazıyı okuyanlar arasında duygularımı abarttığımı
düşünenler olabilir. Hattâ “Kıza bak! Bir dizinin ilk tanıtımı için yazı
yazmış.” bile diyecek olanlar çıkabilir. Olsun, desinler… Daha öncelerde beni
takip eden, tanıyan kişiler ekibe karşı zaafım olduğunu bilirler. Yaptığım
telaş ve sevincin bu kadar hor görmeye gerek olacağını da düşünmüyorum. Uzun
süredir bir dizinin fanı olmadığım için de mazur görmenizi ümit ediyorum.
Aslı Enver dizide Süreyya karakterine hayat vermekte
Yapımcılığını O3
Medya’nın üstlendiği dizinin yönetmen koltuğuna Zeynep Günay Tan ve Deniz
Koloş oturmakta. Senaryosunu Ali Aydın’ın kaleme aldığı İstanbullu Gelin, Bursa’nın güçlü ve
köklü bir ailesinin etrafında gelişen dillere destan bir aşk hikâyesini konu
almakta. Başrollerini Özcan Deniz ve
Aslı Enver’in rol aldığı dizinin
oyuncu kadrosunda İpek Bilgin, Salih Bademci, Murat Akpınar, Fatih Koyunoğlu,
Dilara Aksüyek, Hayal Köseoğlu ve Neslihan Yeldan yer almakta.
Faruk karakterini Özcan Deniz rol almakta
Başrolde yer alan isimler ilk açıklandığı zaman, iki oyuncu
arasında ekran uyumunu bağdaştıramadım. Ama eğer, bir işin başında Zeynep Günay
Tan gibi cast yorumu ve duygusu güçlü bir yönetmen varsa, kurduğu dünyadan
korkmam. İnanıyorum ki bazı isimler konusundaki soru işaretlerim ilk bölümde
silinecektir.
İzleyiciye azıcık gelen süre diliminde fersah fersah emek
kokan, özenle hazırlanılmış olan tanıtım; İstanbullu
Gelin ekibinin alnının akı. Ne anlatılacağını ve kısa gibi gözüken,
fakat tüm duygu yoğunluğunu veren ânlarda dahi, vermek istedikleri mesajı dile
getirdiklerini gördüm. Bir dakika on bir saniyelik tanıtımın yayın süresi
dolduktan sonra da defalarca kez izlettirmeyi başardılarsa, yaptıkları işin
hakkını sonuna kadar vermişlerdir.
Bizlere sundukları büyülü dünyadaki kar metaforu; hikâye içerisinde
yer alan aşk serüveninin aslında camın arkasından izlenen, izledikçe de insanın
içinde oluşan pamuk şekeri naifliğini temsil ettiğini düşünmüyorum. Kırmızı ve
griyi ayıracak kadar keskin bir çizgiyle kendini belli edecek karaktere sahip olan Faruk ve
Süreyya, yeri geldiğinde inatları uğruna aşklarını kalabalığa savuracak iki
âşık olacaklar. Sessiz; ama derinden sarsacak ve belki de yürek yangınlarını
feda edecekler. Zaman geçtikçe, birbirlerine olan inançlarını tüketseler bile
hayatlarının akışında bir ân olsun tükenmeyecekler. Destansı güzellikte bu aşkı yaşatacak olan Faruk ve Süreyya'nın hikâyesi ilgi çekici olacak.