Tiranozor,
Dalgaları Aşmak ve Schindler'in Listesi gibi filmler sizi gözyaşlarına
boğabilir ama travmatik filmler izlemek kişideki ağrı tolerans
seviyelerini arttırıyor. Beyin tarafından üretilen kişinin kendisini iyi
hissetmesini sağlayan hormon seviyelerini yükseltiyor.
Uzman
Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, ağlatan travmatik
filmlerin, tv dizilerinin neden bu kadar cazip olduklarını şöyle
açıklıyor:
“Travmatik, trajik, üzüntülü filmler
izlemek, beyin tarafından üretilen, kişiyi iyi hissettiren ve ağrı
kesici özelliği olan kimyasalların seviyelerini arttırarak, bir grup
içindeki kişilerin aralarındaki bağları güçlendiriyor ve kişilerdeki
ağrı tolerans seviyelerini yükseltiyor.
Böyle bir
ihtimalin mümkün olup olmadığını keşfetmek için, yapılan ciddi
laboratuvar çalışmaları var. Bunlardan bir tanesinde, çoğunlukla
birbirlerini tanımayan insanlara travmatik bir film olan Stuart: A Life
Backwards izlettirildi. Bu film gerçek bir hayat öyküsüne dayanıyor ve
engelli, evsiz, uyuşturucu ve alkol bağımlısı birinin hikayesini
anlatıyor.
Başka bir grubaysa, arka arkaya iki jeoloji ve arkeoloji belgeseli izlettirildi.
Travmatik
filmi izleyenler arasında ağrı toleransının yüzde 13.1 oranında
arttığı, buna karşılık belgesel izleyen gruptaki katılımcıların ağrı
toleranslarının yüzde 4.6 oranında azaldığı gözlemlendi. Sonuç travmatik
filmi izleyen grupta, kontrol grubundaki deneklere kıyasla, ağrı
toleransı neredeyse yüzde 18 oranında arttı. Dahası, ağrı
toleranslarında artış olan kişilerde, grup arkadaşlarına karşı aidiyet
duygularında artış oldu.
Elde edilen sonuç grup
içi bağlanma etkisinin sadece pozitif duygular aracılığıyla ortaya
çıkmıyor oluşu. Bir duygusal deneyimi beraberce yaşamak endorfin
hormonlarını harekete geçiriyor ve etrafınızdaki insanlara kendinizi
daha yakın hissetmeye başlıyorsunuz.
Çünkü beynin fiziksel ağrıyla başa çıkan bölümleri aynı zamanda kişinin yaşadığı psikolojik sıkıntılarda da devreye giriyor.”
AĞLATAN TV DİZİLERİ BU YÜZDEN Mİ ÇOK İZLENİYOR?
Dramatik
tv dizilerinin izlenme oranının yüksek olmasının sebeplerine de dikkat
çeken Psikolog Mehmet Başkak, acıklı filmleri sürekli izleyenlerin
psikolojik durumuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"İnsanlar
acıklı senaryolar ve tv dizileri üzerinden birikmiş, bastırılmış
duygularını ekran karşısında verdikleri tepkilerle risksiz ifade etme
imkanı bulmuş oluyorlar.
Koltuğunda otururken
tepkilerini dile getiriyor, ağlıyor, bunu arkadaş sohbetlerinde
paylaşıyor ve böylece gizli gündemlerini acıklı filmler üzerinden
konuşmuş oluyorlar. Bu da endorfin salgılarının artmasıyla elde edilen
bir arada olma, etraftakilere kendini yakın hissetme duygularına ek bir
imkan sağlamış oluyor.
Bununla beraber, ekran
karşısında sürekli endişeli, dramatik acıklı filmler karşısında, kişinin
kendi yaşamıyla ilgili olumsuz deneyimleri, duyguları yoğunlaşırken,
bilinçaltı süreçte buna karşı direnç ve ayakta kalma mekanizması
harekete geçmiş oluyor. İzleyenlerde kendi sorunlarına karşı otomatik
bir duyarsızlaştırmaya yol açabiliyor. Yani sorunu halledilmese bile ona
karşı duyarsızlaşmak bir nevi antidepresan etkisi oluşturabiliyor."