Bu pazar National Geographic ekranlarında yeni bir seri başladı. Tabii belgesellerle hiç alakası olmayanların haberi yoktur, ancak kanalların yayın akışlarını biraz da olsa karıştıran bünyelerin bir şekilde haberi olduğu 'İklim Meselesi' dikkat çekici reklamlarıyla (gazete ve duraklara verilen afişler vb.) ve yaptıkları işlerle tüm Türkiye'nin beğenisini kazanan ünlü isimlerin varlığıyla bir şekilde ismini duyurmayı başardı. Gerçi 'star power' olmasa adı bu kadar duyulur muydu? Pek sanmam, ama bahsedeceğim konu bu değil.
İklim Meselesi, hali hazırda aynı kanalda yayınını sürdüren 'İklim Değişikliği ve Biz' programının yerli versiyonu. Yapımın 2. sezonunda Arnold Schwarzenegger, Gisele Bundchen, Jack Black, Don Cheadle gibi ünlü isimler değişimin dünyadaki etkisini izleyicilerle buluşturuyor. Açıkçası böyle bir formatın (3 bölümlüğüne de olsa) yerli uyarlamasının yapılmasına sevindim çünkü ortada sanıldığından çok daha büyük ve masaya yatırılması gereken bir sorun var. Kanal ve yapımcıların da yavaş yavaş durumun farkına varması umut verici.
İklim Meselesi'nin ilk bölümünde Halit Ergenç ve Ozan Güven ile birlikte Karadeniz'e yolculuğa çıktık. Gelecek bölümde Serenay Sarıkaya ve Ezgi Mola'dan kuraklığın iklim değişikliğine olan etkisini göreceğiz ve son bölümde de tanık olduğumuz veriler üzerinden sonuçlara ulaşılacak. Siz de tahmin edersiniz ki, bunların pek parlak olacağı söylenemez. Zaten 45 dakikalık ilk bölümde de bunu fazlasıyla gördük.

Halit Ergenç, program için ilk defa madene indi.
Henüz ilk bölümü izleyebildiğimiz için çok fazla çene çalamayacağım, ama ortada dikkate değer bir yapım olduğunu en baştan belirtmek şart. 'Enerji Pahasına' adlı bölümde fosil yakıtların iklim üzerindeki etkileri incelendi. Halit Ergenç ve Zonguldak'taki yolculuğunda kömürün üretiminden kullanımına kadar nasıl bir aşama izlediğini uzmanların görüşleriyle birlikte irdeledik. Tabii bu kısımda dikkatimi çeken iki önemli bölüm vardı. Biri emekli madencimizin yazdığı şiirdi. Sesiyle öyle güzel can verdi ki şiire, Halit Ergenç ile birlikte hepimiz duygulandık.
Bir de eskiden termik santrallerde çalışan emekli işçimizden gelen "Farkında olmak insan üzerinde çok büyük bir yük" cümlesi tek başına durumu özetlemeye yetti. Çünkü halkın ortak sıkıntısının resmiydi ve gerçekten yürekten söylenen bir sözdü. Öte yandan halkın görüşlerine de yer verilmesi (hatta daha fazla yer verilebilirdi) de program adına ciddi bir artı, çünkü bu 7'den 70'e hepimizin meselesi.

Ozan Güven, araya kattığı şahsına münhasır yorumlar ile programa renk kattı.
Öte yandan termik santrallerin etkisine de Artvin ve Çamlıhemşin'de Ozan Güven ve oğluyla birlikte tanık olduk. Son zamanlarda gündemde de kendine yer bulan HES konusunda herkesin söyleyecek farklı bir şeyi vardı. Kimi bunu faydalı buluyor ve olması gerektiğini düşünüyordu, kimi bunun iklime büyük zararları olacağını vurguluyordu. Hatta orada yaşayan yaşlı bir kadın gibi varlığını hiç bilmeyenler de vardı.
Kaldı ki Güven'in oğlunun da olmasıyla çok önemli bir soru ve sorun da gündeme geldi: "Çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir dünya kalacak mı?" Böyle giderse kalmayacak, ama enseyi de hemen karartmamak lazım. Özellikle genç nesli bilinçlendirmek, bugünü kurtarabilmek için yarınımızı bizzat insanoğlu olarak tehlikeye attığımızı ve her ekolojik yatırımın ekonomik olmadığını herkese duyurmak, en önemlisi de bir şeylerin değişmeye başladığını göstermek lazım.

Daha güzel bir dünya herkesin hakkı...
Bu program bunda ne kadar etkili olur bilemem, ama birkaç kişide bile bir şeyler uyandırsa kardır. Umarım (çok romantik bir istek gibi görünse de sanıldığından daha kolay) İklim Meselesi bu konuda olumlu bir başlangıcı tetikleyebilir. Açıkçası ben ortadaki amacı fazlasıyla önemsiyorum ve Halit Ergenç'in de söylediği gibi umarım burada konuşulanlar birilerinin kulağına gider. Hala kaçırdıysanız da üzülmeyin, tekrarlarını hafta boyunca kanaldan izleyebilir ve Pazar 20.00'deki 2. bölüme yetişebilirsiniz.
Son olarak izlerken daha büyük bir kanalda da yayınlanmasının ulaşılabilirlik açısından daha iyi olduğunu düşünmüştüm, çünkü söz konusu kanal herkesin erişebildiği bir platform değil ve internetten izleme gibi bir imkan da yok. Neyse ki çağrıma kulak verilmiş. Bizi bekleyen bu karanlık geleceğe karşı önlem alabileceğimiz ve buna 'dur' diyebileceğimiz huzurlu günler dileğiyle görüşmek üzere...
Not: Küçük bir not olarak Halit Ergenç'i dinlemenin ne kadar büyük bir ayrıcalık olduğundan da bahsedebilir miyim? Etkileyici sesiyle kelimelere öyle bir can veriyor ki hayran kalmamak mümkün değil. Ha bir de Ozan Güven gerçekten eğlenceli biriymiş. :)