Muhteşem Yüzyıl Kösem: İkinci başlangıç...

Dizinin geri kalan kadrosu için henüz bir şey demek güç olsa da seçilen oyuncuların daha önceki sezonlardan daha zayıf olduğunu söylemek lazım. Kesin olan bir şey varsa o da bu sezon Kösem dışında güçlü bir kadın karakter yaratılamayacak olması. Kösem hem oyunculuk hem karakter bakımından yeterli olsa bile dizinin diğer kadın karakterleri bu konuda sınıfta kalacak gibi gözüküyor.

Geçen sezon Safiye, Halime, Handan, Dilruba, Cennet gibi hepsi birbirinden farklı karakterlere rağmen bu sezon izleyeceğimiz Prenses Farya, Gevherhan, Atike, Lalezar ve daha sonra saraya geleceğini bildiğimiz Gülbahar bu eksikliği gideremeyecekler bence. Bunun da en büyük sebebi dizinin daha ilk bölümden itibaren haremden ziyade devlet meselelerine ve savaş temasına daha çok yoğunlaşacakmış gibi durması. Öyle ki harem görevlilerinden bile orijinal bir karakter yaratılamamış, önceki sezonların daha sönük kopyaları olan karakterler diziye serpiştirilmiş.
 
Dizinin erkek oyuncu kadrosu ise oldukça güçlü. Metin Akdülger'in başı çektiği kadroda Caner Cindoruk, İsmail Demirci, Engin Benli devlet adamları ve savaşçılar olarak yerini alırlarken şehzadeler de tahtın ortakları ve devletin düşmanlarının en büyük kozu olarak savaşta yerlerini almış durumda.
 
Bu arada dizinin en orijinal karakterleri olacakları şimdiden belli olan Evliya Çelebi ve Hezarfen Ahmet Çelebi'den de söz etmek gerek. İlk dizide Matrakçı Nasuh aracılığıyla sadece sarayda olan biteni değil aynı zamanda şehrin, sokaklarının ve esnafın da devlet içindeki gelişmelere tepkisini öğreniyorduk. Muhteşem Yüzyıl Kösem'in ilk sezonunda eksik olan bu gelişme ikinci sezon itibariyle giderilecek gibi duruyor, hem de iki değerli şahsiyet tarafından.
 
Yeni sezona başlarken yapılan bir diğer değişiklik ise tüm mekanların neredeyse baştan sona yenilenmiş olması. Has Oda ve Harem Taşlığı başta olmak üzere saray baştan düzenlenmiş. Madem bu olacaktı; neden Muhteşem Yüzyıl bitip Kösem başlamadan yapılmadı diye merak etmiyor değilim. İki dizi arasında 30 yıllık bir zaman dilimi varken neden bu yapılmadı da arada 10 yıllık zaman dilimi olan iki sezon arasında yapıldı? Reytinglerdeki bozulmadan kaynaklandığını düşündüğüm ve seyircinin biraz farklılık hissetmesini amaçlayan bu değişiklik keşke ilk sezonda yapılsaydı da en baştan mekanlarla birlikte yeni bir diziye başlasaydık biz de.
 
Yazının sonuna gelirken televizyon dizisi ya da sinema filminin en önemli öğelerinden biri olduğunu düşündüğüm jenerik hakkında da birkaç cümle söylemek istiyorum. Daha önceki jeneriklerinin yanından bile geçmeyen, görüntüleri dağınık, müziğin temposuna uygun olmayan görüntülerle dolu ve bulunabilecek en kötü yazı tipinin layık görüldüğü  jenerik bence bu sezonun en kötü yanı. İlerleyen bölümlerde dizinin temposuna ve kalitesine yaraşır bir jenerikle karşılaşmayı temenni ediyorum.
 
Yeni sezonun ilk bölümü olarak yer yer kusurları olsa da başarılı bir girişle seyirci karşısına çıkan Muhteşem Yüzyıl Kösem: Bağdat Fatihi IV Murad sezonun geri kalan bölümleri için de reytinglerin düşüklüğüne yenilip hikayede radikal ve çizgisini bozacak bir değişiklik yapmadıkları takdirde umut vaat ediyor.

İyi seyirler...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER