Ama
bütün bu kovalamaca esnasında Koray’la olan diyaloğun on numaraydı. “Benimle
konuştuğunu belli etme.” dedikten sonra ki Koray’ın susmasını mı söylesem yoksa Necla
olduğunu var sayan Koray’ın içinde ne varsa hepsini sular seller gibi ortaya
dökmesini mi? Hepsi çok komikti, zira uzun süredir Koray’a gülmüyordum. Seninle
olan sahneleri çoğalsın bence. Yalnız Defne kuzum sen ki bütün gün tek bir
simidi kemirip onunla karın doyuran birisin, nasıl oluyor da arka arkaya late
breakfast ve kuru fasulye yuvarlıyorsun? Ben
Ömer’le yemeğe gitmemenizi, inan bu iştahsızlığına bağlıyorum. Zavallı Ömer
yemeğe çıkmadığınız için biriktirdiği paralarla, dükkandaki diğer müşterilerin
de hesabını ödedi. O da bu işlerden ümidini kesti galiba bizim gibi.
Ömer
onca koşturmaca sonunda Defne’yi yakaladın ama kenafir gözlü Pamir bu seferde yangın alarmını çalıştırdı. Oysa ilk defa geçmişe
ait bir soru sormuştun. Ay tam da konuşacaksınız diye heyecan yapmıştık
ki, yangının telaşında heyecandasoru da yandı bitti kül
oldu. Yalnız sizin şirketinizin batması çok normal arkadaş, bu kadar insan çalıştırılır
mı ya? Fabrika mı orası? Maaş, SSK, öğle yemeği derken sizin işiniz hakikaten
zor. Birde en kısa zamanda
yangın tatbikatı falan yaptırın çalışanlarınıza. Yoksa maazallah, olası bir
yangında böyle bir izdihamla daha fazla kazaya sebebiyet verirsiniz.
Defnecim
seni kim kurtardı canım? Cevap veriyorum; bence “Canım iş arkadaşım Defne.” kod
adlı Aytekin. Aytekin seviyorum seni ya.Ömer’le
olan diyaloğunu, Koray’la olan hallerini, nefes egzersizi yaparken ki kendini
motive etme şeklini. Enerjine sağlık Aytekincim. Ama en çok seninle ilgili neyi
merak ediyorum biliyor musun? O tırstığın Ömer’le iş arkadaşın Defne arasındaki
ilişkinin boyutunu öğrendiğin zaman vereceğin tepkiyi. Derya ile aranızdaki
birkaç saniyelik elektriklenme de gözümden kaçtı sanma.
Peki
Defne, Ömer o izdihamda kaybettiği için seni yana yakıla arıyordu. Telaşlı telaşlı
koşturup duruyordu. Sonra ne oldu da başına gelen kazadan haberi olmadı?
Hastaneye gidip gelmiş olmana rağmen o süre de seni niye merak etmedi? Ay çıldıracağım
ya. Kuzum siz ne acayip bir çiftsiniz? Sen bir gün Ömer’in
yemek yememesine takıyorsun. Onunla yatıp onunla kalkıyorsun. Sabaha kadar
oturup pazı sarıyorsun. Sonra hop unutuyorsun. Ömer seni kalabalıkta
kaybediyor, deli gibi arıyor, sonra hop başka bi’ yerde Derya’dan durumunu
hasbelkader öğreniyor. Kafam gerçekten almıyor Şükrü. Gerçi sana dert yanıyorum
Şükrü abi ama senin kafan da eminim bizimle aynı
durumda. Ama Defnecim Ömer başına geleni duyunca nasıl da koşup geldi. Ya acını
geçirme seansına ne demeli? Ay ben bunları ne çabuk affediyorum ya. Adam gibi kızayım
diyorum, sonra öyle bir şey yapıyorlar ki hemen bağrıma basıyorum. Oysa geçen
hafta ne çok saydırmış, bölümün başında da saydırmaya aynen devam etmiştim.
Sonra geliyor Sinyor İplikçi’nin şefkatli halleri, bende ne sinir kalıyor ne de
kızgınlık. Alıp sizi evime götürüp bakasım geliyor. Yaralarınızı sarıp
sarmalayasım geliyor. Dertleriniz benim olsun deyip sizi kucaklayasım geliyor.
Yalnız söylemeden edemeyeceğim, Pamir’e saydırmaya kesintisiz devam ediyorum.
Piss Pamir…
Yazı devam ediyor..