Kiralık Aşk: Bu daha büyür mü?

Kiralık Aşk: Bu daha büyür mü?
Defne: Ya, Ömer Bey ne yapıyorsunuz?
Ömer: Suluyorum.
Defne: Ben sularım dedim ya size, bırakın bırakın siz.
Ömer: Bir kere de ben sulayayım canım, ne var?
Defne: Siz çiçeği sulamıyorsunuz ki. Resmen zavallının canına kastettiniz gözümle gördüm ben. Öyle haşırt diye dökülmez o su.
Ömer: Nasıl sulanır?
Defne: Böyle yavaş yavaş ince ince dökeceksiniz canını acıtmadan. Böyle haşırt diye suyu dökerseniz çiçek afallar yazık zaten yeri değişti, o kadar korkutmamak gerek.
Ömer: Peki bu daha büyür mü?
Defne: Şimdi ilk haftalar çok önemli.  Bu biraz daha böyle yerine alışsın, ondan sonra biz bunu biraz daha büyük bir saksıya geçireceğiz ondan sonra yavaş yavaş böyle filizlenip büyümeye başlayacak…
 
Defne ve Ömer'in hikayesi ‘kiralık aşk’ sırrının gölgesiyle yeterli gün ışığını alamasa da yerine alıştı, büyüdü daha büyük bir saksıya geçti, hatta Ömer'in evine yerleşti renkli bir bahçe oldu. Sezon sonunda ortaya çıkan fırtınayla (Rüzgar demiyorum J Rüzgar hep güzellikleri çağrıştırsın Kiralık Aşk’çılara.) saksı devrildi, bahçe dağıldı... Ama şimdi Ömer döndü, eksik de olsa Defne toparlandı. Defne ve Ömer'in yeniden büyüme, filizlenme zamanı.
 
Gel aşk’ı yeniden güneşe çıkaralım…
 
Kiralık Aşk'a dair yazarken hemen her cümlenin ardından bir 'ama' cümlesi de geliyor aklıma ama düşüncemin duygumun en yakın durduğu yerden devam ediyorum. Şimdi yazacağım cümlenin ise hiç ‘ama’sı yok. Kiralık Aşk izleyicisi daha akıcı, daha dolu ve iletişimi daha bol bir hikayeyi hak ediyor. Defne de… Ömer de…
 
Hak ettiğimiz hikayeye geçmeden önce neler gördük neler görüyoruz biraz ona bakmak istiyorum.  Geçtiğimiz sezon sırrın yükü vardı DefÖm’ün omuzlarında, her ne kadar sadece Defne'nin yükü gibi dursa da ikisinin de yüküydü. Ne hayatı ne sırrı yeterince paylaşamadıkları için Defne'nin dudaklarından -en sağlam gibi dursalar da en incinebilir oldukları anda- dökülmesiyle 'Giden Ömer ve geride kalan Defne.' oldular. Bu sezona da bu yükle başladılar (Anlayamadığımsa bu kadar ağır yük varken ortada hikayenin üçgen köşesi olarak bir Pamir Marden’e ihtiyacı olup olmadığı.). Bu yükü de ancak bir arada olarak, görmezden gelmeden, tarihlerinin bir parçası olarak kabul ederek yollarına devam edebilecekler.

İzlediğimiz yorucu ve uzun bölümün ardından dönüp geldiğim yer Defne- Ömer ve çiçek olmuştu. Bu sezonda ise çiçek denince aklıma gelen iki şey oluyor. İlki Pamir’in Defne’nin saçlarına öylece takıverdiği çiçeği ‘İnsan papatyadan bile daha güzel olabilir mi?’ sözleriyle alan Ömer. Emeksiz çiçek olmadığını o ufacık hareketiyle gösteren Ömer. İkincisi ise lojistik müdürü Defne’nin çiçeği… Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da kendisini yalnız bırakmış olan Defne’nin çiçeği… O çiçek ki bu sefer gün ışığından hepten yoksun, Defne’nin ‘hayat’ı yaptığı işinin ortasına koyduğu bir çiçek. Oraya renk katmaktan çok oraya hapsedilmiş gibi duran bir çiçek. Umudu içinde taşısa da 'Ben buradayım.' diyemeyen bir çiçek. Yetişilmesi gereken işlerin ortasında her an unutuluverecek gibi duran bir çiçek.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER