Gelelim
sana İso. Sen geçen sezon duruşunla ve sağduyunla hep örnek
insan oldun dizimizde. Çok talihsizlikler yaşamana rağmen çok güzel çıktın bu
sınavlardan. Hepimiz tek yürek olduk, dualar ettik sen mutlu ol diye. Defne ile
dostluğun cinsiyetin gözümüze batırıldığı bu toplumda, bizim için güzel bir
pencere oldu. Fakat geldiğin bu noktada hepimizi şaşırttın. Evet, insan
dostunun acısını çok derinden yaşar. Onun çektikleri karşısında dağılır ve
yardım için çırpınır. Ama sen Ömer ile Defne arasında yaşanan ayrılığın
nedenini bilen ve bu aşkın taraflarını iyi tanıyan birisin. Defne ile kurduğun
empatiyi neden Ömer için de kurmuyorsun? Defne’ye akıllar verebilir onu
uyarabilirsin, dostu olarak hakkındır. Ama onu arada bırakman, baskı yapman ve
de seçim yapmaya zorlaman ne alaka? Sen ki bu aşkın tanığısın, nedenÖmer’e bu
kadar öfkelisin?
Onu anlamaya çalışmak senin gibi adaletli bir adam için çok zor olmamalı.
Kızgın ve kırgın olabilirsin ama bu kadar yüksek tepkiler veriyor olmanı, şu
anda yaşadığın ve içinde bulunduğun açmazın etkisine bağlıyorum. Yoksa bu kadar
saçmalamanı kaldıramayacağım.
İçinde sıkışan
Defne’nin Ömer’le konuşmak istemesi çok güzeldi. Yemeğe giderken giydiklerini
kendi bile sorguladı ki, bizim beğenmememiz çok normal. Yemekteki adamlardan
birinin daha önce Defne ile tanışmış olmasına rağmen sanki ilk defa tanışıyormuş
gibi yapması, Ömer’e ayıp olmasın diye düşünmesindendi herhalde. Gerçi
Defne’nin bu kadar farklı mesleklerle karşısına çıkmasına da kafası karışmış
olabilir, kim bilir? Artık bizi düşünsün,
bu masalın içinde nerelerden nerelere savrulup durduğumuzu. Kafamızın
karışmasını bırak, kafamızın almadığı yerlerde onları anlamak için neler neler
yaptığımızı. Beklentilerimizin, umutlarımızın nasıl harcandığını ve onlara olan
sevgimizin nasıl görmezden gelindiğini. Bunları şikayet olsun diye değil, duygu
ve düşüncelerimizin anlaşılması için söylüyorum. Geçen haftada söylemiştim,
Kiralıkçı olmanın zorluğunu Kiralıkçı olmayan bilemez diye.
Yemekteki
Defne’nin ne çözümler sunduğunu duymasak da Ömer gibi gururlandık. Ama sonrasında konuşmak
için baş başa kalmamalarına artık söyleyecek söz bulamıyorum. Ne kadar kamuya açık
bir ilişki yaşıyorsunuz kuzum siz? Bırakın gitsin Sinan.
Defne, nedir senin ayıp olur diye başka insanları kıracağını düşünerek hareket
etmenin nedeni?İkinize de kızıyorum
burada. Özensizliğinizin nedenin anlayamıyorum gerçekten.Neden sadece iş ile ilgili ortamlardasınız? Burayı
aşmanıza nasıl yardımcı olabilirim, kendi adıma soruyorum? Artık kendi
dertlerimi bıraktım, sizin dertlerinizi dert edindim kendime hem de sizin
kendinizi önemsemediğiniz kadar önemseyerek. Ya ikinizin de acı çekmesini
istemiyorum, mutlu olun istiyorum. Aşkınız çok büyük sınavlardan geçti, yeter
artık diyorum. Gerçi ben bunu her düşündüğümde ağzımın payını alarak oturdum
yerime. Daha fazla çakıldım kafa üstü yere. Hani Sinan sana dedi ya “Çok
istiyorsun ya ondan, yani bir şeyi çok istediğinde öyle olur... Darbeye
açık hale gelirsin.” Bence bu sözleri bizeydi, biz Kiralıkçıları özetledi.
Bu aşkı harcayacaklar matmazel.
Yazı devam ediyor..