Kiralık Aşk: Sürgün aşk

Kiralık Aşk: Sürgün aşk
Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar. Her şey hem gerçektir, hem de orada anlatılanlar bir o kadar gerçek dışıdır. İçinde kayboluruz okudukça ve bitmesin isteriz oradaki macera. Gerçek olmasını istediğimiz düşlerin kapısını aralarken, hiç istemediğimiz yollara çıkar bazen masaldaki o sokaklar. Yine de merak eder, korka korka ilerlemeye devam ederiz o ara sokaklarda. Mutlu son olacağını bilmemize rağmen yüreğimiz ağzımızda ata ata. Tıpkı bizim içine düştüğümüz, sevinsek mi üzülsek mi bilemediğimiz Kiralık Aşk gibi.

Evet Kiralık Aşk masalının o büyülü atmosferi içinde ilerken, bazen mutluluktan ayaklarımız yerden kesildi ve hep beraber kanatlanıp uçtuk. Sonra bir dal bulduk konduk ve hiç tahmin etmediğimiz bir anda o dal kırılınca, kendimizi birden yerde bulduk. Düştüğümüz yerden kalkıp tekrar yola koyulduk ama bu seferde dipsiz bir kuyunun içine düştük çarpa çarpa. Ama tüm zorluklara rağmen tekrar tekrar bulduk yolumuzu. Ne dağın zirvesinde keyifle kalıp tadını çıkarabildik, ne de kör kuyularda yaşamımızı yitirdik. Ölmedik ama hayatta kalmak da olmadı sonumuz. Ne gidebildik buralardan, ne de adamakıllı kalıp yerleşebildik.

İşte bana bu dizinin hissettirdikleri tam da bu. Defne ile Ömer’in aşkının içinde olmaktan aldığım o keyfi, kelimelerle anlatamam. Ama hani masalların bir varmış bir yokmuş olması gibi, bu aşkın varla yok arası olmasından gerçekten tepe sersemi oldum. Aşkın taraflarının yeteri kadar bu aşkı yaşayamamasından ve bizden esirgenmesinden çok ama çok yoruldum. Onlar için burada olduğumuzun bal gibi bilinmesine rağmen, ısrarla başka hayatların gözümüze sokulmasından sıkıldım. Yarım kalanların bir daha yarım kalmasından bunaldım. Tutarsızlıklardan ve üvey evlat muamelesi görmekten yıldım. Hikayenin içinde yönümüzü kaybetmiş olmamızın bende hissettirdikleri yüzünden, artık çıkacağımız yollarla ilgilenmez oldum.

Oysa bölüm sonunda Defne tüm kararlılığıyla Ömer’in karşısına çıkmış ve kurallarını ne de güzel saymıştı. Özlediğimiz Defne sahalara dönmüş ve bizi mest etmişti. Aslında bizim gönlümüzü almak bu kadar basitti. Biz güçlü ve kaçmayan Defne ile kestirip atmayan Ömer’in karşılıklı aşklarını yaşamalarını istiyoruz. Ama hayaller ile hayatlar arasında nefes alamamaktan ileri gidemiyoruz. Hani Ömer,Şükrü abiye “Ne gidiyorum, ne kalıyorum sıkıştım kaldım kafesteyim sanki…” dediği hal işte bizimki. Mesela Defne daha davet bitmeden “Geç kalıyorum.” diyerek gittin. Ya sen bi’ karar ver Allah aşkına; anneannen kaçta evde olmanı istiyor? Pamir’le sabaha kadar lunaparkta gezerken anneannenin bu kuralı neredeydi? Sizin evde bütün bu kurallar kime ve neye göre uygulanıyor? Ben senden şüphe etmeye başladım inan ki. Mutlu olmaktan mı korkuyorsun? Bazı insanlar bilirim böyledirler. Ama sen hayatın güzel yanlarını yaşamayı iyi bilen bir kızsın. Bu yönlerini de biliyoruz ve bu yüzden seni kafamızın içinde nereye koyacağımızı şaşırıyoruz. Bizim bile bu kadar kafamız karışıyorsa eğer, Ömer’inki nasıl karışmasın ki bu bölüm çırpınıp durdu ama bütün bunların yoluna koyulabilmesi için, ikinizin birbiriyle diyalog içinde olmanız şart. Daha ilk bölümlerde Ömer mahalleye geldiğinde “Birbirimizi uzun süre anlayamadık.” demişti. Bu kadar şey yaşandı ama buradan bir milim öteye gidemedi aşkınız. Her zamanki gibi eksik olan aranızda ki iletişimsizlik ve özel hayatınızın iş hayatınız içindeki sorunlar yüzünden güme gitmesi.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER