ACIYOR
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun
Sevgim acıyor
Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
Bir sevinç sanarak
En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına
vurup da
Öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün iş hanlarının tarihçesi
Sevgim acıyor
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar
Tavrım birçok şeyi
bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
Turgut
UYAR
Benim
için bu bölüm sadece bu şiirdi. (Sadece kelimesi şiire değil, bölüme olan hayal kırıklığımı
belirtmek içindir.) Bu şiiri yazan adamın, bu şiiri yazdıran
kadına olan aşkının büyüklüğünü bana bir daha hatırlatan bu şahane sözlerdi.
Bir
kadın ve ona aşık, birbiriyle dost üç şairin hayat hikayesini okuduğumda çok etkilenmiştim.
Cemal Süreyya, Edip Cansever, Turgut Uyar ve karşılarında adına şiirler
yazdıkları kadın Tomris Uyar. Yaşadıkları ve yaşayamadıkları aşka rağmen,
birbirleriyle dost kalabilmeyi başarmış edebiyat ustaları.Eşinden boşanmış ve yedi yıl boyunca şiirden uzak
durmuş olan Turgut Uyar’ı yeniden şiire döndüren ve ”Bir bozuk saattir yüreğim,
hep sende durur.” dizelerini söyleten o büyük aşk. Hepsinin,
hem dostluklarında hem de kendi duygularında durdukları yer beni çok düşündürmüştü.
Kendi iç dünyamı, tekrar tekrar gözden geçirmiştim bu gerçek öykü karşısında. Çünkü
beni bu hayatta en çok sahici duruşlar etkiler. Sahici duruşların arkasındaki
sahici duygular…
Yazı devam ediyor..