Bir pazartesi bilmecesi: İçerde mi, Babam ve Ailesi mi?

Suzan başımıza çok büyük işler açacak gibi..
Babam ve Ailesi | Kanal D 

Bende en ufak bir duygusal etki yaratmayan tanıtımları yüzünden Babam ve Ailesi’nin ilk bölümünü izleyeceğimi bile tahmin etmemiştim. “Bazen iyi ki uykusuz geceler var” demek de varmış kaderimde. Bir gece vakti uykunun kollarına atılamadığım için televizyona sarıldım ve Babam ve Ailesi’ne bir şans vermeye karar verdim.

Hikaye çok tanıdık başlamıştı. Ayça Bingöl sanki Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Cemile’si gibiydi.. Çok haksızlık olmasın ama cemile'nin biraz daha güncellenmiş hali diyelim biz ona. Dışarıdan kusursuz gibi görünen, zengin ailenin mutsuz evliliği ise Paramparça’yı anımsatıyordu. Dizinin konusunu, yaşananları, detaylarını henüz izlemeyenler olabileceği için elbette derinlemesine anlatmayacağım.

Ama Babam ve Ailesi’nin beni elinde tutmasını sağlayacağı sapasağlam iki kozu var. İlki Ceyda Düvenci ve canlandırdığı karakter Suzan. Sinir bozucu tavırları, kendi içinde yaptığı pazarlıkları o kadar güzel oturtmuş ki izlerken sık sık Ceyda Düvenci’yi överken buldum kendimi. Bence hikayenin en önemli avantajı, tüm karakterlerin kendi içinde haklı yanlarının olması. Şöyle ki izlerken Suzan’a bile hak verme durumuna düşüyorsunuz. Her ne kadar ilerleyen bölümlerde saf bir kötülük nesnesine dönüşeceğinin ipuçlarını veriyor olsa da, “Suzan’a da yazık değil mi, düzeni bozuldu” cümlesi ağzınızdan dökülebiliyor. Çatışma yaratılabilecek öyle çok ve doğru kapı var ki, hikayeden kopmak zor hale geliyor.


"Siz durun daha neler yapacağım" bakışı..

Babam ve Ailesi’nin bana karşı kullandığı en büyük diğer kozu ise Caner Şahin'in canlandırdığı Kadir oldu. İlk bölümü zamanında izleyemediğim halde sosyal medya'daki "Kadiiiir" haykırışları dikkatimi çekmiş, meraklanmıştım. Bölümü izledikten sonra tüm haykırışlara hak verdim. Timeline haklıymış! Kadir gerçekten muhteşem bir detaymış. Arabayı yakma sahnesinde başlayan kıvılcım, birinci bölümün son sahnesindeki restiyle alev aldı. Birinci bölümün sonunda kendimi “Acaba Kadir haftaya ne yapacak?” derken buldum. Sadece Kadir’in yaşayacağı ruh halleri, ortalığı karıştıracak planları bile Babam ve Ailesi izletmek için yeterli hale geldi. Özellikle Mert'in (Sercan Badur) uyanmasından sonra yaşanacak kardeş-baba-oğul çatışması ellerimi kaşındırıyor..

Bana sunulan güçlü kozlar dışında bahsetmem gereken birkaç nokta daha var. Otomobillerinden daha çok kullandıklarına şahit olduğumuz uçaklarında İstanbul’a doğru yol alırken Kemal’in (Bülent İnal), Nilgün’e (Ayça Bingöl) fırlattığı bakış aşk ve özlem doluydu. Kuvvetle muhtemel ilerleyen bölümlerde Suzan da kötü karakter kategorisinden yürüyüp tüm nefretimizi üzerine toplayacak bize de Nilgün’e destek çıkmak düşecek.

Bu sinyalin daha ilk bölümden verilmesi işin biraz kolayına kaçmak gibi geldi. Daha ilk dakikadan hayatındaki iki kadın arasında tercih yapmasının hikayedeki bir kapıyı kapatmaktan başka işe yaramayacağını düşünüyorum. İlerleyen bölümlerde Kemal'in kendi içindeki çatışmayı ve kararsızlığı izlemek daha ilgi çekici olur diye geçirdim içimden.

Babam ve Ailesi’nin ben de bıraktığı etkiler böyle.. Söylemeden geçemeyeceğim dizide kullanılan müzikler de çok etkili. Hikayede belki çok tanıdık şeylere şahit olacağız ama ben Kadir’in gözünden çıkan kıvılcımlar eşliğinde o klişeleri izlemeye razıyım..


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER