Engel
olduğumuz her şey er ya da geç hak ettiği değeri bulur. İşte Türkiye’de castını
gerçek engelli bireylerin yaptığı ilk sinema filmi olan Adım Adım da bu
filmlerden!
Büyük
usta Haldun Dormen, Asuman Dabak, Yüksel İnan gibi çok değerli oyuncuların
tamamen gönüllüce yer aldığı ve aralarında Bora Acar, Zöngür ve Memet Sefa
Öztürk gibi baletlerin de olduğu ülkemizin gerçek engelli bireylerini bir araya
getiren ilk yapım olan bu film, Hindistan’in en büyük film festivali Jagran Film Festivali’ne ve Amerika’da Ocak ayında yapılacak olan Indiewise
Film Festivali’ne finalist olarak davet edildi!
Film,
hayatımızın kocaman bir parçası olan ama sıklıkla yanlarından görmeden
geçtiğimiz insanları, engellileri ve onların bu yaşamda karşı karşıya
kaldıkları tüm gerçeklikleri konu alıyor. Film için tamamen bir “gönüllülük
işi” dersek yalan söylemiş sayılmayız. Hem oyuncuları hem de kamera arkası
ekip, bu işe gece gündüz demeden yüreklerini koymuşlar. Filmi izlediğinizde,
kısıtlı bir bütçeyle ortaya konan işe hem saygı duyuyorsunuz hem de bu ülkede
hala saklanan güzel kalpler olduğunu görmenin gururunu hissediyorsunuz.
Gözleri
görmeyen ama notaları kalbinde duyarak müziğiyle yaşama tutunan Ayşen, yürüyemeyen
ama dans edebilen Gökhan, Bora ve Can, down sendromlu diğer onlarca çocuk…
Onlar bu hikayenin yalnızca görünen yüzü. Tam da gerçek hayattanlar ve hepsinin
ayrı ayrı mesajları var insanlara, hayata...
“Yaşamak, hayata dört elle tutunmak
demek değildir. Yaşamak hayata tüm hücrelerinle tutunmaktır.” diyor GÖKHAN.
“Bazen
hayat istediğimiz gibi gitmeyebiliyor ama Tanrı bir şanssızlığın karşısında
başka bir yetenek veriyor.” diyor AYŞEN.
“Bu
dünyadaki işim bitti, öbür dünya için bir şeyler yapmak lazım. Günahlarımızı
camilerde değil, sokaklarda, caddelerde, dışarıda gerçekleştiririz.” diyor
CAN.
Film
ilk kez geçtiğimiz yıl 6 Mayıs’ta vizyona girdi. Ama maalesef, Türk halkı olarak
duyarsızlığımıza takıldı ve gişe izlenme sayısı düşük kaldığı için yalnızca bir
hafta içinde vizyondan kaldırıldı. İzmir Karaca sineması direnerek filme iki
hafta destek vermişti ancak maalesef izleyici sayısı 2000’i zor buldu.
Filmin
karakterlerinden Ayşen, konservatuara gitmek isteyen, ses tonu ilham perilerini
bile kıskandıracak kadar güzel bir karakterdir. Ancak gözleri görmüyordur ve toplumsal önyargıların aşılabilmesi için ona inanan birine ihtiyacı vardır. Çünkü inanmak, hayattaki
her şeyi değiştirebilecek güçtedir. Ve bu durum filmde, çok güzel bir atıfla
perdeye yansıtılmıştır.
Beethoven’ın Ay
Işığı Sonatı’nı nasıl bestelediğinin hikayesini bilir misiniz? Büyük müzisyen
yolda yürürken çok güzel bir müzik sesi duyar. Başını kaldırıp sesin geldiği
pencereye bakar. Kimin çaldığını merak ederek evin kapısını çaldığında,
piyanoyu çalanın gözleri görmeyen bir kız olduğunu görür. Büyülenen Beethoven
genç kıza bir isteği olup olmadığını sorar. Kız “Ben ay ışığını hiç görmedim.
Bana onu anlatabilir misin?” der ve bunun üzerine Beethoven piyanonun başına
oturarak Ay Işığı Sonatı’nı besteler. Yani mucizeler, hayatın önümüze sunduklarının
ta kendisinden çıkagelirler. İşte Ayşen, mucizelerin görünmesine değil,
keşfedilmesine ihtiyaç duyulan şeyler olduklarını perdeye taşıyan bir karakter.
Bir trafik kazasında iki bacağını birden kaybeden
balet Gökhan’ın hikayesi ise yine gerçek hayattan. İZDOB baletlerinden Bora
Acar Zöngür’ün yaşadığı trajik trafik kazasından yola çıkılarak yazılmış bir karakter.
Bora, sosyal medyada engelli farkındalığı yaratmak için çektiği kısa videolarla
çok kişiye ulaşmaya çalışmıştı çünkü hemen hemen tüm engelliler bu güzel ülkede
benzer sorunlara ve duyarsızlıklara maruz kalıyorlardı... Bu bazen bir engelli
rampasına konan araç, bazen üzülerek bakan gözler, bazen rampa olmadığı için
gidilemeyen kafelerde hayat buluyordu. Ama sonucunda bizleri değil, bizlerle
aynı yaşam hakkına sahip bu güzel insanların yaşamlarını kısıtlıyordu.
Filmde yeniden dansa dönmek isteyen ama kendisine
güvenemeyen Gökhan’ın annesi diyor ki: “İstersen yapabilirsin. İstersen
yaşayabilirsin. İki kolu ve iki bacağı olan herkes dans ediyor. Eğer sen
sanatçıysan, tekerlekli sandalyede de dans edebilirsin. Yapabilirsin oğlum,
inan Gökhan!”
Film, müzikleri ve dans sahneleriyle, yer yer
gözlerinizi yaşartıyor... Koreografisini İzmir Devlet Opera ve Balesi
Dansçıları’ndan Banu Dağcıoğlu’nun yaptığı filmde, gerçekten engelliler dans
ediyor. Banu, aynı zamanda Wheel Chair Dance Project’in de koreograflığını da yürütüyor.
Film geçtiğimiz yıl gerekli ilgiyi görebilseydi,
sonucunda engellilere vaad edilen sözler vardı ancak yeterli tanıtım
yapılmadığından düşük gişe sonucu vizyondan kalkmasıyla bu güzel hayaller
engellere takılmıştı. Şimdi ise, adım adım yeni hayaller kurma zamanı, çünkü
yeryüzüne saklanmış iyi insanların emeği, dünyaya er ya da geç ışık yayar.
Adım Adım filminin özel gösterimleri İzmir’de
Karşıyaka’da yer alan Karşı Sanat’ta yapılıyor. Filmin yönetmenleri
Sinan ve Pelin Uzun adı gibi adım adım ilerleyen süreç için şöyle diyorlar:
“Ülkemizdeki
engelleri yıkmak isterken yine engellere takıldık ama dünya sineması bize kucak
açtı. Bu iki güzel ülkede finalist olmak ve davet edilmek gurur verici.”
“ADIM
ADIM”, adı gibi dünyayı
aydınlatmaya, engelleri kaldırmaya başlayacak. 29 Eylül’de Hindistanda
başlayacak festivalde film 17 gün boyunca Hindistan’ın tüm şehirlerinde
vizyonda olacak. Sırada ise Ocak ayında Amerika var!
İnanıyorum; onlar zirveye 'adım adım' yürüyorlar!
Yolları açık olsun...
Bu güzel filmin fragmanı: