Adım Adım: Hindistan ve Amerika'da engelleri aşıyor!

Adım Adım: Hindistan ve Amerika'da engelleri aşıyor!
Engel olduğumuz her şey er ya da geç hak ettiği değeri bulur. İşte Türkiye’de castını gerçek engelli bireylerin yaptığı ilk sinema filmi olan Adım Adım da bu filmlerden!
 
Büyük usta Haldun Dormen, Asuman Dabak, Yüksel İnan gibi çok değerli oyuncuların tamamen gönüllüce yer aldığı ve aralarında Bora Acar, Zöngür ve Memet Sefa Öztürk gibi baletlerin de olduğu ülkemizin gerçek engelli bireylerini bir araya getiren ilk yapım olan bu film, Hindistan’in en büyük film festivali Jagran Film Festivali’ne ve Amerika’da Ocak ayında yapılacak olan Indiewise Film Festivali’ne finalist olarak davet edildi!
 
Film, hayatımızın kocaman bir parçası olan ama sıklıkla yanlarından görmeden geçtiğimiz insanları, engellileri ve onların bu yaşamda karşı karşıya kaldıkları tüm gerçeklikleri konu alıyor. Film için tamamen bir “gönüllülük işi” dersek yalan söylemiş sayılmayız. Hem oyuncuları hem de kamera arkası ekip, bu işe gece gündüz demeden yüreklerini koymuşlar. Filmi izlediğinizde, kısıtlı bir bütçeyle ortaya konan işe hem saygı duyuyorsunuz hem de bu ülkede hala saklanan güzel kalpler olduğunu görmenin gururunu hissediyorsunuz.
 
Gözleri görmeyen ama notaları kalbinde duyarak müziğiyle yaşama tutunan Ayşen, yürüyemeyen ama dans edebilen Gökhan, Bora ve Can, down sendromlu diğer onlarca çocuk… Onlar bu hikayenin yalnızca görünen yüzü. Tam da gerçek hayattanlar ve hepsinin ayrı ayrı mesajları var insanlara, hayata...
 
 “Yaşamak, hayata dört elle tutunmak demek değildir. Yaşamak hayata tüm hücrelerinle tutunmaktır.” diyor GÖKHAN.
 
Bazen hayat istediğimiz gibi gitmeyebiliyor ama Tanrı bir şanssızlığın karşısında başka bir yetenek veriyor.” diyor AYŞEN.
 
Bu dünyadaki işim bitti, öbür dünya için bir şeyler yapmak lazım. Günahlarımızı camilerde değil, sokaklarda, caddelerde, dışarıda gerçekleştiririz.” diyor CAN.
 
Film ilk kez geçtiğimiz yıl 6 Mayıs’ta vizyona girdi. Ama maalesef, Türk halkı olarak duyarsızlığımıza takıldı ve gişe izlenme sayısı düşük kaldığı için yalnızca bir hafta içinde vizyondan kaldırıldı. İzmir Karaca sineması direnerek filme iki hafta destek vermişti ancak maalesef izleyici sayısı 2000’i zor buldu.
 
Filmin karakterlerinden Ayşen, konservatuara gitmek isteyen, ses tonu ilham perilerini bile kıskandıracak kadar güzel bir karakterdir. Ancak gözleri görmüyordur ve toplumsal önyargıların aşılabilmesi için ona inanan birine ihtiyacı vardır. Çünkü inanmak, hayattaki her şeyi değiştirebilecek güçtedir. Ve bu durum filmde, çok güzel bir atıfla perdeye yansıtılmıştır.
 
 
 
Beethoven’ın Ay Işığı Sonatı’nı nasıl bestelediğinin hikayesini bilir misiniz? Büyük müzisyen yolda yürürken çok güzel bir müzik sesi duyar. Başını kaldırıp sesin geldiği pencereye bakar. Kimin çaldığını merak ederek evin kapısını çaldığında, piyanoyu çalanın gözleri görmeyen bir kız olduğunu görür. Büyülenen Beethoven genç kıza bir isteği olup olmadığını sorar. Kız “Ben ay ışığını hiç görmedim. Bana onu anlatabilir misin?” der ve bunun üzerine Beethoven piyanonun başına oturarak Ay Işığı Sonatı’nı besteler. Yani mucizeler, hayatın önümüze sunduklarının ta kendisinden çıkagelirler. İşte Ayşen, mucizelerin görünmesine değil, keşfedilmesine ihtiyaç duyulan şeyler olduklarını perdeye taşıyan bir karakter.
 
Bir trafik kazasında iki bacağını birden kaybeden balet Gökhan’ın hikayesi ise yine gerçek hayattan. İZDOB baletlerinden Bora Acar Zöngür’ün yaşadığı trajik trafik kazasından yola çıkılarak yazılmış bir karakter. Bora, sosyal medyada engelli farkındalığı yaratmak için çektiği kısa videolarla çok kişiye ulaşmaya çalışmıştı çünkü hemen hemen tüm engelliler bu güzel ülkede benzer sorunlara ve duyarsızlıklara maruz kalıyorlardı... Bu bazen bir engelli rampasına konan araç, bazen üzülerek bakan gözler, bazen rampa olmadığı için gidilemeyen kafelerde hayat buluyordu. Ama sonucunda bizleri değil, bizlerle aynı yaşam hakkına sahip bu güzel insanların yaşamlarını kısıtlıyordu.
 
Filmde yeniden dansa dönmek isteyen ama kendisine güvenemeyen Gökhan’ın  annesi diyor ki: “İstersen yapabilirsin. İstersen yaşayabilirsin. İki kolu ve iki bacağı olan herkes dans ediyor. Eğer sen sanatçıysan, tekerlekli sandalyede de dans edebilirsin. Yapabilirsin oğlum, inan Gökhan!”
 
Film, müzikleri ve dans sahneleriyle, yer yer gözlerinizi yaşartıyor... Koreografisini İzmir Devlet Opera ve Balesi Dansçıları’ndan Banu Dağcıoğlu’nun yaptığı filmde, gerçekten engelliler dans ediyor. Banu, aynı zamanda Wheel Chair Dance Project’in de koreograflığını da yürütüyor.
 
Film geçtiğimiz yıl gerekli ilgiyi görebilseydi, sonucunda engellilere vaad edilen sözler vardı ancak yeterli tanıtım yapılmadığından düşük gişe sonucu vizyondan kalkmasıyla bu güzel hayaller engellere takılmıştı. Şimdi ise, adım adım yeni hayaller kurma zamanı, çünkü yeryüzüne saklanmış iyi insanların emeği, dünyaya er ya da geç ışık yayar.
 
 
 
Adım Adım filminin özel gösterimleri İzmir’de Karşıyaka’da yer alan Karşı Sanat’ta yapılıyor. Filmin yönetmenleri Sinan ve Pelin Uzun adı gibi adım adım ilerleyen süreç için şöyle diyorlar:
“Ülkemizdeki engelleri yıkmak isterken yine engellere takıldık ama dünya sineması bize kucak açtı. Bu iki güzel ülkede finalist olmak ve davet edilmek gurur verici.”
 
“ADIM ADIM”, adı gibi dünyayı aydınlatmaya, engelleri kaldırmaya başlayacak. 29 Eylül’de Hindistanda başlayacak festivalde film 17 gün boyunca Hindistan’ın tüm şehirlerinde vizyonda olacak. Sırada ise Ocak ayında Amerika var!
 
İnanıyorum; onlar zirveye 'adım adım' yürüyorlar! Yolları açık olsun...
 
Bu güzel filmin fragmanı: 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER