KISA…KISA…
* Bu bölüm her şey şahaneydi. Herkes olması gereken yerde ve
olması gerektiği kadardı. Yeni karakterler, hikâyemize cuk diye oturmuştu. Hiçbiri gözümüze batırılmadan, oldukça yerli yerine konmuştu. Hepsini çok sevdim.
Pamir çok eğlenceli, Seda oldukça cesur, Ayşegül çok sempatik, Lara çok
sevimli, küçük İso ise (maşallah) dünya tatlısıydı. Hepsi şahaneydi ama küçük
İso’ya bayıldım. Sinan’ın ermesine de çok sevindim ayrıca. Malum kendisinin
durulmaya çok ihtiyacı vardı. Ömer’le yüzleşmeleri ve oradaki dürüstlüğü kalp
ben. Genelde elini taşın altına koymayan bir çizgideydi ama herkes gibi,
o da yaşadıklarıyla oldukça evrildi tabii.
* Mahalle Ömer’e kızgın, tabii Defne’nin bu süreçteki
hallerine duydukları üzüntüyle bu tepki normal. Ama Ömer İplikçi’nin
karizmasına çok fazla dayanamayacaklarını hepimiz biliyoruz, affetmeleri
yakındır. Yalnız Serdar pek değişmemiş, aynı duyarsızlık, aynı bencillik.
Defne’nin hayata dönmesine sevineceğine, yardıma gelmemesine bozulan bir adet
sorumsuz Serdar yine iş başında. Esra ise herkesten fazla duruma vakıf, zekâ
küpü yine.
* Koray Sargın… O bizim
olmazsa olmazımız. Şükrü abi ise canımız. Neriman mı? Malum o da entrika
ayağımız.
* Bize bu bölüm, çekim açılarıyla görsel bir şov izleten
yönetmenimizi ve ekibimizi ayakta alkışlıyorum. Sinema tadındaki çekim
açılarıyla muhteşemdiler, ellerine sağlık. Senaristimiz zaten bize özel, onun da
kalemine ve yüreğine sağlık.
* Ekip şahane, seyirci şahane, oyuncular zaten tartışmasız şahane.
Daha ne olsun, tabii ki her yer AŞK olsun. Madem KİRALIK AŞK is back, zirveler
her daim bizim olsun.