Ölmek bile, kendilerine böyle bir görev
verilenlerin işidir.
Zamansız öldü Poyraz. Ama Poyraz bu, kim mutlu olmasını
bekliyordu ki? Mutluluk onun peşinde koşması için vardı, yakalayıp sonsuz bir
huzura kavuşması için değil. Mutlu olup sıkıntıdan öleceğimize hiç mutlu
olmayalım anasını satayım! Zaten Poyraz da böylesini isterdi. E, insan ölecekse
aşktan filan ölmeli değil mi? Başka türlüsü yakışır mıydı hiç Poyraz'a?
Oysa...çıkarlarını düşünmeyenler
unutulacaklardır... Hayattan çıkarı olmayanların ölümden de çıkarı
olmayacaktır... Hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına
imkan var mıdır?
Unutuldu Poyraz. Sinan ağladı, ama unuttu. Ayşegül çok
ağladı, çok ağladı, çok ağladı, ama o da unuttu. Unutuldu Poyraz. Yanlış bir
hayata doğdu, ama ölümü belki en doğru şeydi.
Bütünüyle unutulmaya kimsenin gücü yetmiyor.
Bir duvarda iki satır yazı, bir albümde soluk bir resim, bir hafızada silik bir
hayal olarak kalıyor istemese de.
Yine de biz hatırlıyoruz Poyraz. Hayattan çıkarı
olmayanların mahkemesinin yapıldığı gün biz de izleyenler arasında olacağız.
Siz davayı kazanacaksınız, diğerleri ise ceza olarak sonsuza kadar
unutulacaklar.
O gün herkesin hakkına kavuştuğu gün olacak.
O günden sonra ölüm
bile kimseyi üzemeyecek.
Ve biz de diyeceğiz ki:
"Bu alemden bir Poyraz Karayel geçti be."

AHMET POYRAZ KARAYEL: Tutunamayanların 21. yüzyıl nadir örneklerinden
olan Ahmet Poyraz Karayel iki çocuk babasıdır. Biri hiç doğmamıştır. Göbek adı
Müzeyyen olmakla birlikte dünyanın en güzel Ayşegül'ü olan bir kadına
sevdalanmış, uğruna her şeyi yapmıştır. Çok güzel çamaşır asan bir annesi, onu
terk edip giden bir babası ve içinden çıkılmaz bir hayatı vardır. Hatta hayatı
öyle içinden çıkılmazdır ki öldüğünde bunu tüm dünyayla birlikte kendisi de
şaşkınlık ve hüzünle karşılamıştır.
Öldükten sonra ölüm ilanını yazan bir
albayı -ki kendisi Poyraz'ın çok zor zamanlarında akıl hastalığının getirisi
olan halüsinasyonlarla albay kıyafeti içinde belirerek tavsiyeler vermiş, onu
çok müşkül durumlardan kurtarmıştır- , boş zamanlarda cepheye yaprak dolma
taşıyan ve dul bir hanım olan komşusu ve tüm ödevlerini kendisine yaptırdığı
için ölümünden büyük ıstırap duyan ve bundan sonra sınıfta kalacağı korkusuyla
gözyaşlarını tutamayan dul Ümran Hanım'ın oğlu hayatındaki kıymetli kimselerden
bazılarıdır.
Ayrıca çok haylaz olan
oğlu, her ne kadar birbirlerinin hayatlarını mahvetmiş olsalar da eski eşi ve
ona baba olmuş sevdiği kadının babası ve her ne kadar yıllar sonra çıkıp gelmiş
olsa da anarşist kardeşi ve bırakmak zorunda kaldığı mesleği de onun için çok
değerlidir. Tam mutlu olacakları bir anda kalbine aldığı kurşunla ölüm
yolculuğuna çıkan Ahmet Poyraz Karayel hayatı boyunca rastlamadığı mutluluğu
ölmeden önce en son dünyanın en güzel Ayşegül'üne bakarak bulmuş ve herkesi
şaşırtan bir şekilde mesut olarak ölmüştür. Toprağı bol olsun...