Mahir'i ilk gördüğümde serseri,
dolandırıcı, kaypak bir karakter sanmıştım. Bu kadar yanılabilir bir insan, bu
kadar yani. Yuh bana diyor ve en sevdiğim karakterlerden birini ilk görüşte
harcadığım için kendimi ayıplıyorum. Bölüm bölüm işlendikçe hikayesi ne kadar eşsiz
bir insan olduğunu gördüm. Aslında her parayı verenle abuk subuk işler
çevirmezmiş. Aslında sadıkmış hep sevdiklerine. Aslında insan severmiş, hep
kendi çıkarı değilmiş derdi. Hayat mücadelesiymiş derdi onun da Hülya gibi. Punk'mış
şarkısı, sisteme düzene isyanmış yani. Daha 6 yaşında, 6 yaşında evet, bir
çocukken kucağında bir bebeğin açlıktan ölmesini önleyemeyen düzene isyan! Ve
vicdanında, o minicik bedenin sonsuz ağırlığını taşımış hep. Zaten o dolap
çevirmek için doğmamış, bu lanet hayata doğmuş işte. Memo’nun doğumuna şahit
olduğu sahneyi izledim tekrar, nasıl dehşet ve panik içinde ama bu mucizeye
tanık olurken, o vicdan artık bu masum
yavruyu korumaya kilitlenmiş, fark etmemişim o zamanlar, anlamamışım henüz
derdini.
Hayat, hep yerden yere vuracak değil ya, bir şansı olmuş işte, ‘Eminna’
annesi ile Nevzat amcası. Ona en ihtiyaç duyduğu zamanda aile sevgisini vermişler,
yalnızlığını gidermişler. Sarılmışlar bir kere ya, ilk kez hem de. Yani bu
çocuğu 6 yaşına kadar kimse kucaklamamış, kimse sarılmamış Emine Annesi
kollarına alana kadar. Sonrasında da kendine, kendi gibi yaralı, ama savaşçı,
ama çılgın, bir dost bulmuş. Birbirlerini tanıdıkları kısacık zamanda ömürlük dost
oluvermişler. Türlü türlü işler çevirmişler ama hiç ihanet etmemişler
birbirlerine. Kimseye anlatmadıkları kırık hayatlarının hikayesini paylaşmışlar
birbirleriyle, dert ortağı olmuşlar. Ailesi olmuş işte bu insanlar.
İşte bunları gördükçe anlıyorum ki Mahir’in
derdi bu düzen. Güçlünün güçsüzü böcek gibi ezebildiği bu düzen. Ve vicdanı
olmayan huzursuz ruhlar, mesela Zeynep
gibiler, mesela Müfit gibiler, mesela Cem gibiler. Ve önce kendini, artık sevdiklerini
bu düzene karşı korumak.
Mesela Aylin belasına karşı. Hülya’nın
kendi kendine başına bela ettiği Aylin yüzünden korkusu bitmiyor bir türlü. Hülya
kazdığı kuyuya kendi düşecek mi düşmeyecek mi? Aylin artık kaçacak yeri
olmadığını düşündüğünden, Kerim ile
yüzleşmeye karar veriyor ve nihayetinde ona ulaşıyor. Kerim’e ne söyledi, ne
konuştular tam bir muamma. Kerim hatıralarını süze süze gittiği Almanya
seyahatinden cebinde bir saatli bomba ile mi döndü, yoksa hala hiçbir şey bilmiyor
mu tamamen açık kaldı. Hülya’yı daha birkaç haftadır tanıyor kendi deyişiyle. O
mutlu aile tablosu paramparça oldu mu çoktan da bizim haberimiz mi yok? Kafada deli sorular, bekliyoruz göreceğiz.
Mesela Nurgül belasına karşı. Nurgül’ün
azmini de takdir etmek lazım, ne yaptı etti, Aylin’i çıkardı ortaya. Gitti
Bayram Bey ile tanıştı, kaynaşmaya başladı. Süheyla Hanım’a bile tatlı tatlı
diklenme cesareti var kadında. Daha neler var kafasında bakalım neler. Canı çok
sıkılmış sanırsam Almanya’da, buldu Hülya’yı sardı. Ya da Memo'ya olan
sevgisinden. Yeğenim de yeğenim, onsuz olmaz diyor.
Mesela Zeynep’e karşı. Zeynep hastalık
kontenjanından girdi yine eve. Sakin, huzurlu ve dikkatli yaşayacak. Hmm, tabii
ki bunu son damlasına kadar kullanıp, kamp kuracak oraya. Süheyla annenin, anne merhametine şükretsin.
Zeynep aynı merhameti Süheyla anneye göstermezdi bence. Gösterse bile,
merhameti, gözlerine soka soka, yüzüne vura vura gösterirdi. Bir de hastalandım
ettim, bir durulayım, çoluğuma çocuğuma sahip çıkıp kendime geleyim derdinden
çok, nasıl intikamıma devam edeyim kafasında hanım hala.
Mesela Cem’e karşı. Cem malum
vakadan sonra düştü Cevher’lerin peşine, Hülya’nın peşine. Adamları geldi
falan, kendine gizli evler ayarladı, güvenli özel doktorlar filan. Yahu bu
Cem bu kadar donanımlıydı madem, kumar borcu varken mafyadan nasıl saklanamadı,
bu adamların parasının suyu nereden geliyor diye not düşüp devam ediyorum. Adamlar
takipte, can okuma planları yolda. Oturduğu yerden, başka yerlerine gitmeyen
kan beynine gittiğinden herhalde, çok can alıcı bir plan yapıyor. İlk
hamlesinde 12’den vuruyor resmen.
Mahir’i tespit ediyor, Emine anneyi tespit ediyor ve kaçırtıyor. Zengin
bebesine bak sen; tey, tey, tey.
20. bölüm itibariyle, Hülya’nın
şimdi bundan da sıyırdı dediğimiz bütün dertleri döndü dolandı, hortladı yine.
Aylin’den kurtulamadı, Filiz’e miras çıktı geri döndü +1 bonusu ile, Müfit
hapisten çıktı, Zeynep eve geri döndü, Cem daha da hırslandı intikam yeminleri
ediyor. Sezon finaline bir kala hepsi coştu ve de fragmanı da izlediyseniz çok heyecanlı bir bölüm bizi bekliyor,
kalbe zarar, belli. Bakalım Mahir ve Şef’i Hülya nasıl savuşturacak bütün
dertleri.
Ve o son sahne, bam diye gelen
telefonla hayatının en zorlu kararlarından biri ile karşı karşıya kalıyor Mahir, bir karar vermek zorunda şimdi. Bahçede
çiçeklerle, kapıyı açınca gelecek olan yemek kokusuyla hayal ettiği yuvası, Emine
annesinin hayatı mı? Dostu, yoldaşı, şefi, kader arkadaşı Hülya’nın mutluluğu mu?
Derdin çok, işin zor Mahir... Ama sizin ekibe güvenimiz tam.
Kısa kısa:
*Mahir’in Kaya
ile tanıştığı sahnede Kaya’nın saf hallerine verdiği tepki bile aslında
kendisinin de ne kadar temiz kalpli olduğunu göstermiyor mu?
*Kerim’le öncesi
sonrası yaptık bu bölüm, Almanya’ya kaçışı, dönüşü ve bugünü. Nereden nereyelik
bir durum tam da. Hayatında her şey o kadar değişti ki maçoluk ^^ ithamı ile
bile karşı karşıya kaldı salon beyefendimiz. Kerim’e maçoluk da yakışır gerçi,
hey şey yakışır beyefendiye. Ama her şeyden de çok baba olmak yakıştı ona.
Şems-i Tebrizi’nin bir sözü vardır, duymuşsunuzdur. 'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere
direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber
aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe
etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?’ İşte Kerim’in durumu da tam olarak bu. Aşık,
mükemmel bir oğlu var, kendi üniversitesini kurmak üzere, onu hep çok özleyen
ve saran ailesiyle bir arada, piyangodan bir kız kardeşi bile oldu.
* Bayram Cevher
Vakıf Üniversitesi! Ve Süheyla Cevher Aile ve Beslenme Bilimleri Fakültesi. ^^ Bayram Bey’in ismi duyunca ikna olması ama hemen koyvermemeye çalışması, bir de bıyık
altından gülmemek için kendini zor tutması...^^
*Detayınızdan
öperim ben sizi, çünkü iş dünyası gerçeğinde mavi muşamba klasörlerin içinde üç
beş kağıt değil, yatakta okunmaya çalışılan 60 bin liralık raporlar vardır.
*Hüseyin Abi’nin
Cem’i şeyinden vurduğunu öğrenince tırsan Mahir tatlılığı. ^^
*Can ya,
Hüseyin abi, ben ona birazcık yalan söyledim ama. ^^