İso… 45’te, dizinin en sevdiğim fon müziği eşliğinde söylediği "Ya bitmemiş lan ne acayip! Hiç bitmemiş." sözleriyle beni mahveden İso… Sana yapılır mı bu be! Sinan dükkanda sadece İso olduğunu öğrendiği an bir bahane uydurup oradan çıkmalıydı. Olmadı, hiç yakışmadı. Bu nasıl kalpsizlik? Zannediyor muydu ki İso bunu hiç öğrenmeyecek? Ben anlayamıyorum. Bazen karakterlerimizin yaptıklarına asla anlam veremiyorum. Bu adam bunu nasıl yaptı dediğim çok oluyor. Ve bende Sinan çok puan kaybetti. Adam gibi adam sensin be İso. Bu hikayenin başından beri belki de en hatasızı, ya da en az hatalısı, sensin be İso. Dilerim ki senin de gerçek aşkı bulduğun, gerçek mutluluğu tattığın günleri görürüz yeni sezonda. Çünkü sen ne kadar dibine kadar acını yaşayıp bizi hüzünlere gark etsen de bana göre bu aşk gerçek değildi. Gerçek olsaydı sonu böyle bitmezdi. O yüzden diyorum ya senin de gerçek mutluluğu tattığın hatta dibini sıyırdığın günleri görelim diye. O ayakkabılar da hak ettiğini buldu, üzgünüm. Ne kadar Ömer’in emeği diye azıcık içim cız ettiyse de zamanında Tranba’ya da çizimlerini hiç etmişti. Bu daha da kabul edilebilir belki. Sana buradan en has sanal kucaklaşmalar gönderiyorum İso. Adamsın! Sinan senin de kafana hafiften vuruyorum. Zira aklın başında değil belki yardımı dokunur.

Bölümün güzel sahnelerine değinmezsem ıslak odunla döverler Allah muhafaza! Ama önce küçük bir acı… Kolyeyi hiiç beğenmedim. Şahane ayakkabılar tasarlayan Ömer İplikçi’ye hiç yakışmadı. Tamam acı sonu. ^^ Koray’ı hemen postalayan tatlı Ömüşler… Ne diyeyim anam bacım! Öleceğim artık kıskançlıktan. İzlediği filmi beğenen ve yılda iki kez olmak suretiyle tekrar izlemek isteyen Defneler… Demek ki isteyince Ömer’in film arşivinde Defne’nin de seveceği filmler bulmak o kadar da zor değilmiş. Teşekkürler. ^^  Artık bir olmak isteyen Ömer Beyler... Git bas nikâhı gizliden diyeceğim ama zaten düğün vakti de geldi. İki haftamız var bildiğim kadarıyla. O düğün iki haftada nasıl hazırlanacak merak içerisindeyim. Kız isteme gerçekleşecek mi belli değil. Sonuçta dedeyi gören Ömer kırmızı görmüş boğa gibiydi son sahnede. O noktadan sonra Ömer eğer rol yapmazsa o isteme olmaz. Rol yaparsa da şimdiye kadarki çizdiği profile ters… Amaan, neyse onu da senaristciğimiz düşünsün. O yazsın, tatlişkolar çeksin, eh biz de artık yorumlarız. Herkes kendi bildiğini sonuçta. ^^

Bekliyoruz efenim, uzun lafın kısası. Haziran 2016’yı bekliyoruz. Olacakları bekliyoruz. Ömer’in sırrı öğrenmesini ve vereceği tepkiyi bekliyoruz. Çok uzun süredir bekliyoruz, döne döne bekliyoruz. Geriye 'küçücük bir Haziran bekleyişi'miz kaldı, sabrediyoruz.

 Tekrar görüşürüz Kiralık Aşk’a düşenler Kulübü üyeleri, kesin görüşürüz. ;)